- Kategori
- TV Programları
Hayatımız tivi!

Merak ettiniz mi hiç: çekinmeden salonunuzun baş köşesini kaplayan tivi nin hayatınıza ne kattığını?
Geçen gün evde boş boş oturuyorum. Yani o kadar boşum ki Facebook’ta takılmaktan bile sıkılmışım. (evet bazen olabiliyor, inanması güç ama…)
Televizyonu açıp başladım kanallar arası zamping yapmaya. Ee malum canım sıkkın olunca komik şeyler izlemek istiyorum doğal olarak. Milletin yeni gözdesi Nihat Doğan çıktı karşıma. Adam harbiden komik, komik olmasada söylediği saçmalıklar insanın yüzünü güldürmeye yetiyor. Hoş mecburiyetten izliyoruz yoksa cepte para olsa Cem yılmaz’dan iki-üç küfür dinleyip kafayı toplarım ama malum öğrencilik işte…
Hasılı Nihat Ağabeyimiz sarmayınca değiştirdim kanalı, bari dedim romantik bir şeyler izleyeyim! Defalarca tekrarı verilen dizilerden birine denk geldim. Çoğumuzun izlediği dizilerden biridir bu eminim; hatta izleyince başınızda Kavak Yelleri bile esmiştir hani! Ağabey o kadar yavaş vermişler ki odunu bize, hissetmemişiz anlaşılan! O; onunla çıkıyo, öteki diğeriyle, sonra toplanıp birlikte çıkıyorlar. (heee salona çıkıyorlar..) Bir an gaza geldim, benim de çıkasım geldi ama itiraf ediyorum yemedi. Şimdi kalk taaa İstanbul’a git falan bulaşmak istemedim yani…
Sonra o dizi de sarmadı tabi kanalı değiştirdim, bu kez komedi-dram karışımı bir proğramın ortasına düştüm. Kadının teki çıkmış izdivaç proğramına kocasına veriyo veriştiriyo.. Yaşlıca teyzeleri (belli ki hepsi huzur evinden toplanmış) çıkarmışlar oraya kimi gülüyo, kimi de vah vah, tüh tüh replikleriyle destek çıkıyorlar. Tam gülecektim ki kararsız kaldım aslında ağlamak daha doğru gibiydi…
Tekrar zamping yaptım ve yine bir dizi. Bir adı skandal diğeri Muhteşem Yüzyıl! Dedim tamam, diğerleri sarmadı en iyisi mi tarih öğrenelim, bu sıkmaz hem.. Oturup (ki zaten oturuyordum, lafın gelişi işte..) başladım izlemeye. Ooo ne güzelmiş o zamanlar. Harem dolusu hatunlar, efendim biri geliyo biri gidiyo falan. Bizim tarih hocaları hep işkembeden atmışlar yok savaştı yok barıştı diye.. Tarih asıl burada yazılıyo adamlar bildiğin eğlence yapıyorlar…
Neyse ağabey komedi izleyip kendime geleyim derken neredeyse bunalıma girip camdan atacaktım kendimi ki dedim müzik dinler rahatlarım. Ruhun gıdasıymış ya! O cihetten. De galiba eskidenmiş müziğin gıda olduğu dönemler, şimdilerde ne sözü belli ne de demek istediği doru düzgün şey ifade eder olmuş. Çevirdim kanalı sanıyorum ki öyle duygu yüklü, dişe dokunur müzik çıkacak. Yok nerdeee! Kimi seveni arıyo, kimi kaçamaktan bahsediyo, kimi gel acımayacak diyo öteki de çıkmış acısa da öldürmez… Hoooop dedim bir Dakka ne oluyo orada…
Hemen çevirdim kanalı ki karşıma belgesel çıktı. Bir tane şebek iki tane çitayı parmağında oynatıyo, sinir ediyo. Değiştirmedim ağabey kanalı. Doğal maymun izlerim dedim hiç yoktan, maymun olmaya çalışan çok ama en azından bunun gerçekten kıçı açık!.. (kıçına baktığım için değil, maymunu kastettiğim için öyle. Yanlış anlaşılmayalım hemen :))
Sonra kapadım hayatımız olan tivi’yi, başladım düşünmeye. Bir de siz düşünün bakalım neyi izliyorsunuz acaba? Merak ettiniz mi hiç: çekinmeden salonunuzun baş köşesini kaplayan tivi nin hayatınıza ne kattığını?
Kadir İmdat
28.06.2011