- Kategori
- Ruh Sağlığı
Hayatın en büyük sırrı 2
DUYGU YÖNETİMİ 2
" Bir sorunu o sorunu yaratan düşünce biçimiyle çözemezsiniz. " Einstein
Sorunlarımızı yoksayarak onlardan kurtulamayız. Sorunlar çığ gibi büyüyen bir bumerang gibi sonunda küt diye gelip ya kafamızı ya da belimizi kırarlar.
Sorun çözmek aslında yaşamın amacıdır. Yaşam zaten bunun için vardır.
Sorunu halletmenin tek yolu, sorunu her bir tarafıyla korkmadan tarafsızca sorgulamak ve onu oluşturan bakış açımızı değiştirmekten geçer. Einstein’in bana göre en anlamlı sözlerinden biridir : Bir problem varsa onu yaratan düşünce biçimiyle çözemeyiz.
Bazen sorun biz oluruz ! Eğer biz bir sorunsak yapılacak şey yine aynidir. Sorunu anlamamız gerekir yani kendimizi ! Kendimizi tanımak için düşünce biçimimizi değiştirebilirsek kendimize farklı açılardan bakmış oluruz. Böylece kendimize ve hayata nasıl baktığımızı daha iyi kavramış oluruz. Çünkü açı değiştiğinde bir önce bulunduğumuz açıyı daha iyi görebilecek buna göre de önceki konumumuz ve tutumuzu daha değişik perspektiften inceleme fırsatımız olacaktır. Bu inceleme sonucunda olayları, yaşamı ve kendimizi değerlendirmemiz farklı olacak, bu da bizi daha ileriye götüren gelişmiş bir bilince sahip kılacaktır.
Aksi takdirde korku ve kaygılar tekrar eder, büyür, alışkanlık haline gelir ve çözümlenemezler. Çözümsüzleştikçe bilinçaltı hafızada bir kabuk oluşur. Bu kabuk zamanla sertleştikçe de alışkanlıklarımız kişiliğimizin kırılması gittikçe zorlaşan bir parçası haline gelir. Bir bakarız ki tüm hayatımız geçmişte yaşadığımız bir ilk korkunun esaretinde geçmiş gitmiş.
Nedenini bildiğimiz ve bilemediğimiz korku ve kaygılarımız vardır.
Eğer nedeni biliyor da sırf yaramıza neşter vurmayalım diye kabuğu kaldırıp sorunu deşmezsek yaranın büyümesine ve kronikleşmesine neden oluruz. Kronikleşmiş duygusal yaralar ilerde bize depresyon, şiddet veya kanser gibi hastalıklar şeklinde geri dönecektir. Yakında depresyon konusunu Zen Budizm konusuyla birlikte işleyeceğim.
Nedenini bilemediğimiz endişe ve kaygılarımızın kaynağı içinse yapabileceğimiz bir şey var. İlk korku çoğu kez 0-6 yaş aralığında, çocukluğumuzda yaşadığımız ilk duygu kırılmalarıyla başlar.
Örneğin yalnız, doyumsuz, çaresiz hissetmemizin nedeni yaşamdaki herşeyi değersiz veya herkesi - tabii kendimizi de- yetersiz bulmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Ama biz bu nedenin farkında olmayız. Biz bilemeyebiliriz ancak bilinçaltı bilir. Bu olumsuz duyguların altında yatan daha önce söylediğimiz gibi çocukluğumuzda ve öncelikle 0-6 yaş dönemi içerisinde yakın çevremizde yaşadığımız, belki çok basit bir nedenden -ilgi odağı olamamaktan veya yanlış anlaşılmalardan bazense çok travmatik- ana-baba kaybı-terkedilme-ölüm-kaza gibi nedenlerden kaynaklanır.
Yaşamdaki bu " ilk kırılma "ne kadar yüzeysel olursa olsun çocukluğun saf benliğini derinden yaralar ve izleri sonraki hayatımızda, yetişkin olduğumuzda da görülecek içe kapanıklık ya da tersine öfke ve güvensizlik gibi karmaşık duygular yaratır.
Nedeni geçmişte yatan böyle bir sorunu çözmek için yapılan Geçmiş Yaşam Terapisi (Regresyon ) çalışmalarında biz bilinçaltı programını devreye sokarız.Bilinçaltında yatan sorunu kendi ekranınıza yansıttıktan sonra sizi sorunun nedeniyle yüzyüze bırakır ve onu farketmenizi sağlarız. Sorun ancak bundan sonra hafızadan silinebilir. Ve yine ancak silme işleminden sonra boşalan yeri olumlu bir başka amaçla doldurmak mümkün olacaktır.
Bilinçaltının derinliklerinde bastırılmış duran bu duygular bilinçli bir şekilde ortaya çıkarılıp hafiflemedikçe- ifade edilmedikleri sürece- bir şekilde farklı yollardan kendilerini tekrar edecek hayatımızda sürekli mevcut olacaklardır.
Hayatımızın bir döneminde maruz kaldığımız olumsuz bir duygu yüzünden tüm yaşamımızın mahvolması veya gelecekteki kaderimizin mutsuzluk ve depresyon olması gerekmiyor.
İlk kırılma anının esas kaynağını bulduğumuzda öz güven eksikliği, kaygı, üstü örtülü veya açık öfke, depresyon, suçluluk duyguları gibi duygularla da baş edebiliriz. Bunun için " Geçmiş Yaşam Terapisi "denen, en fazla 1 veya 2 gün süren bir programla bilimsel self-hipnoz ve aile modelleme tekniklerini kullanarak başarılı olabiliyoruz.
" Geçmişle yüzleşmeden korkularını bilemezsin. Kendini bilmeden, kendini bulamaz ve kendinden kaçamazsın.
Çünkü geçmişle yüzleşemeyenler geçmişi tekrarlarlar.
Kendinle yüzleştiğinde öfken bitecek. Değişecek olan hayat değil sensin. Bakış açın değiştiğinde Sen,
Sen değiştiğinde hayatın değişecek ! "
Unutma, hayatın en büyük sırrı , aynadaki sensin !
Mine Kavalalı