Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '12

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Hayatın güzelliğini sağlıklı birinden dinleyin

Hayatın güzelliğini sağlıklı birinden dinleyin
 

Sağlıklıyken güne "oofffff, pofffff" nidalari ile başlayıp, asık bir suratla devam eden, ama ölümcül bir rahatsızlığa yakalandığını öğrendikten sonra, bir anda hayattan zevk alan, hiç olmadığı kadar yaşama tutunan, eskiden bakkala gitmeye üşenirken, hastalanınca en kısa sürede Himalayalara tırmanmayı hayal eden insalar bana ilham oldu. Bence psikologlar bu durumu dikkata alsınlar ve depresyon tedavisi için gelen hastalarının gırtlağını sıksınlar, olmadı yüzlerine yastık bastırsınlar. Ölümden dönen hastalar belki bu sayede hayata bağlanır.

Ben bunu şimdi durup dururken niye mi yazdım? Hayatın önemini, yaşamın değerini sağlığı yerindenken anlamayan, yaşamdan zevk almayan, insanları eleştiri yağmuruna tutan, durmadan dırdır eden, kendine acıyan fakat kanser olunca, ölüm korkusu yüzünden hayata bağlanan insanların, bir anda başımıza yaşam koçu kesilmesi son zamanlarda beni cidden rahatsiz etmeye başladı da o yüzden.

Yaşamak bir sanattır; sağlıklıyken hayattan zevk alan, yaşadığı her anın keyfini çıkartan, yeni fikirler öğrenirken "ben bunları zaten biliyordum" şeklinde ukala bir yaklaşımı olmayan, mütevazı, yeni tanıştığı insanlarda onların en güzel yanlarını görebilen, kıskanmayan, akrabalarının değerini bilen ve güzelliklere geniş bir yürekle iltifat edebilen insanlardır asıl yaşam koçları.

Ufak bir antr parantez girerek, sözüm meclisten dışarı demek istiyorum, çünkü bütün kanser hastalarını aynı kefeye koymak istemiyorum. Hedefim sadece vaktiyle zaten yaşamdan zevk almayan, ama hasta olduğunu öğrendiğinde filozof geçinen insanlar!. Çünkü hayattan gerçekten keyif almış bir insanın kanser olduğunda yaşam şeklini ve fikirlerini değiştirmesi imkansızdır; o kişi kanser de olsa yaşamına ara vermeden ve ertelemeden, hatta "neden ben" sorusunu dahi sormadan ömrünün geri kalan kısmını daha önce olduğu şekiliyle devam eder. Hayata zaten bağlı olan bu kişilere, yaşamın önemi hakkında sorduğunuzda "Çok güzel bir hayatım oldu, mükemmel dostlar edindim, harika çocuklar yetiştirdim, en kötü denen insandan bile çok önemli şeyler öğrendim, hayatın bir okul olduğunu biliyordum ve ben muhteşem deneyimler edindim" dediklerini duyarsınız. Bu hayat dolu insanlar, kanser de olsalar yaşadıkları müddetçe nefes aldıkları her günü şükran duygusu ile kutlamaya devam ederler.

Teşekkür etmesini bilmeyen, hastalığından bile onu en seven yakınlarını mesul tutabilecek kadar kindar, yaptığı hataları başkalarının üzerine yükleyen, kendisine yardım eden insanlara bir teşekkürü çok gören, en ufak bir başarıyı kendi zaferi ilan eden, kıskandığı kişiyi kötü hissettirmek için durmadan yeren, "Şu halimle bile sana beş çekerim" tavırlarında, verilen en güzel fikirleri bile ukala bir şekilde reddedip, üç günde filozof olan bu insanlar, kanser de olsa, hala nasıl yaşamaları gerektiğini öğrenememişlerdir.

Hele bir de hastalıklarına teşekkür etmiyorlar mı! Bakın siz de şahit olmuşsunuzdur "bu hastalığa çok şey borçluyum, benim gözümü açtı, hayattan yine zevk almamı sağladı" diyen hastalara. Yahu deli misiniz, nesiniz, kafayı mı yediniz? Sizi öldürmeye çalışan birşeye neden tesekkür ediyorsunuz? İşte bu insanlar vaktiyle güne uyandıklarında sağlıklarına, sahip oldukları güzelliklere, ailelerine, mesleklerine teşekkür etmeyen kişilerdir; en büyük iltifatlarını, kendilerini yatağa bağlayan bir hastalığa saklıyorlardır! Bu teşekkür ki, onları dinleyen en sağlıklı kişiyi bile "yahu kanser olsam da hayatın değerini anlasam" şeklinde düşünmeye tesfik eder!

Bir de yüksek müsaadelerinizle, kemoterapi öncesi saçlarını kestirdikten sonra, saçsız bir halde fotoğraf çektiren kişilere değinmek istiyorum. Belki de ne kadar güçlü olduğunuzu ispatlamak için gülümseyerek poz veriyorsunuz, hoşunuza gidiyordur gücünüzü bu resimler vasıtası ile ispatlamak. Ama çevrenizde, size bakmakla yükümlü, size destek vermek için yanınızda olan eşinize, varsa çocuklarınıza nasıl bir travma yaşattığınızı hiç düşündünüz mü? Kanser hastalarının evinde normal bir yaşamın olması beklenemez ama olabilecek en normal şekliyle hayata devam edilmeli ki, sizinle birlikte hayatını sürdüren insanlar bundan çok az etkilensinler. Hastaları düşünürken, yakınlarının es geçilmesi, o sağlıklı insanların her geçen gün depresyona bir adım daha yaklaşması büyük haksızlık. Kanser hastaları hayata bağlanırken, yakınları yaşamdan isyan eder bir hale geliyor, bilmem bunun farkında mısınız?

GDO'lu besinler, katkı maddeleri, havadaki azot miktarı, saç kurutma makineleri, bilgisayar, zirai maddeler, hatta kullandığımız en masum ilaçların yan etkileri ve insan ömrünün uzaması her gün pek çok kişinin kansere yakalanmasının sebebi. Artık her evde bir kanser hastası var. Yarının ne getireceğini de kimse bilemiyor. Hayattan keyif almak için illa ki başınızdan ölümcül bir deneyimin geçmesine gerek yok! Kansere yakalanmış bir insandan yaşamın güzelliğini duymaktansa, monoton bir hayatın içinden sıyrılmayı başarmış, sağlıklı bir insandan, her günün önemini dinlemeyi tercih ederim! 

 

 
Toplam blog
: 50
: 8547
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Gazetecilik mesleğine ilk olarak Hürriyet Haber Ajansı'nda muhabir olarak başladım. Daha sonra Ümit..