Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Haydi gel köyümüze geri dönelim

Haydi gel köyümüze geri dönelim
 

Kuş sesleri ile uyandım. Aman tanrım geç kaldım diye fırladım yataktan alı al moru mor. Hızla yüzümü yıkamaya gider iken aklıma bu günün pazar olduğuna dair ihtimal di.
Durdum, şöyle bir gevşedim, kocaman bir gülümseyip daha sıcaklığını yitirmeyen yatağıma döndüm. Elim kumandaya gitti, bir müzik kanalı açtım...İlhan İremin o yumuşacık insanın ruhunu okşayan sesi doldu odama ve ruhuma.
Uzaklarda bir düş kur
Yapayalnız bir gülüş ol
O gülüşlerden bir ev kur
Delilenme git gelme dur.

Ve pazar sabah kahvaltısına en çok özendiğim o güzel gün. Pazartesiye iyi girmek için bir şans, kalk yatma dedim içimden. Dışarı çıksam şöyle bir köy kahvaltısı? bir iki kez gittim böyle bir kahvaltı için ama ben köyü göremedim nedense kahvaltısı hiç yoktu. Her zaman soframızı süsleyen peynir zeytin çökelek üzeri zeytinyağı ve plastiği andıran dilimlenmiş biraz da hafif solmuş domates salatalık ve biber birlikteliği. Hani üzerinden yıllar geçmiş bir şeylerini yitirmiş evlilikler gibi sıradan ve özensiz duran kahvaltılıklar.
Üzerin gelen o gallavi hesap. Yok paşam yok ben bugün evimde kendi köyümü yaşatmalıyım dedim ve hazırlıklara giriştim keyifle.

Çaydanlığı su ile doldurup günün şerefine bir orduya yetecek kadar çay koydum. Olsun insanın önce gözü dolmalı değil mi ama. Buzdolabını açtım, gözüme ilk ilişen biberlerdi ardından taze soğan gülümsedi uzaktan al beni soluyorum bari bir işe yarayayım, benim girdiğim her ortam tatlanır dercesine koştu geldi ellerime.
İndirime girdi diye ve haydi kendimi arada bir hkendimi şımartayım diye aldığım sucuktan bir parça kestim bağırmasına aldırış etmeden. Maydanoz ve ufalanmış peynirler beni de al, beni de dediler. Kıramadım yüreğim yufka ne yapayım. Çilli kızın iki yumurtası haydi bari bensiz olmaz deyip hep beraber buzdolabının o soğuk ortamından beni soframı süslemek için hazırdılar.

Büyükçe bir tabağa önce taze soğanı ardından biberi sucuğu, peynir kırıntılarını maydanozu en son yumurtaları kırdım. Çatal yardımı ile iyice çırptım baktım herkes halinden pek memnun. E kaderleri onların buzdolabında solup sonra birçöplüğün içinde de son bulabilirdi hayatları ama ben onları bu hayattan kurtarıp köy soframın omleti yaptım. Gurur duydum kendimle.
Yağı kızdırıp karışımı boca ettim tavaya önce, altını pişirdim etrafa saldıkları koku komşu köpeğinin mutfak pencereme tünemesi ile ne kadar güzel yaptığımı hatırlattı bana.
Aynı şık restoranlarda ki gibi şık bir görüntüde idi. En hoş tabağımı çıkardım, yanına siyah ve yeşil zeytinlerimi, domatesimi, çıtkırıldım biberlerimi yeşilin en hası ile donanmış tere ve maydonazlarım ile süsledim tepsimi.
Isıtıcıda ısıtp fırından yeni çıkmış imajı verdiğim ekmekleri de köy ekmeği görüntüsünde ekledim keyifle.

Çayım o çoktan demini almış iç beni dercesine neşeli çığlıkları ve dumanı ile adeta davet eden ince belli bardakta görünüşü ile zaten yoldan çıkan açlığımla keyifle dudaklarımla buluşması...

Ben pazarları seviyorum. tembelliği seviyorum. Pazar gazetelerini ve onun eklerni seviyorum, Tüm camları açıp odalarıma günü doldurmayı seviyorum, vazoda solan çiçekleri tazelemeyi, saksılara diktiğim domates ve barbunya ve hatta salatalık tohumlarının boy atmasını izlemeyi seviyorum. Mucize bu doğanın mucizesi.
Benim domatesim benim bibberlerim ve benim barbunyam olacak...
Şimdi dışarıda aniden bastıran bahara çok yakışan bahar yağmurunu seviyorum.

Ey hayat seni ben çok seviyorum yaaa...

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..