Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Ocak '11

 
Kategori
Blog
 

Haydi hep birlikte!..

Haydi hep birlikte!..
 

Yazıda hiç "mavi" yoktu da :)


İki gün önce, telefonum çaldığında beni arayan numarayı tanımıyordum. “Alo” dediğimde, arayanın kim olduğunu anladığımda bir heyecanlandım ki sormayın!.. Alev Hanım’dı arayan ve perşembe günü eşyaların alınacağını haber veriyordu. “Şaşırdınız mı?” dedi Alev Hanım, tepkimi algılayınca, “Yoo, heyecanlandım, inanamadım birden.” dedim. Aynen böyleydi, gerçekten çok heyecanlanmıştım.

Tam iki hafta önce ki ben bir ay olduğuna yemin edebilirdim, grup arkadaşlarımızın olduğu posta adresime bir posta geldi ve şöyle yazıyordu:
.
“HAYDİ İZMİRLİLER...

Bildiğiniz gibi ÇYDD olarak bu yıl öğrenci evi döşeme konusunda aktif olarak çalışılmakta. 100. Öğrenci evi tamamlandı ama sırada bekleyen 45 bursiyer var!!
ACİL olarak mutfak eşyası (tabak,çanak,tencere), yatak,yorgan,ütü ve beyaz eşya ihtiyacı varmış. Diğer ev eşyalarını da reddedilmiyor tabii ki…
ÇYDD İzmir şubesine bir telefonunuz yeterli. 232-4643359’u
arayıp vereceğiniz eşyayı söyleyin,kamyon (Konak Bld. tahsis ediyor) topluyor.
Bu eşyaların hepsi yine belediyenin verdiği bir depoda toplanıyor ve çocuklara dağıtım kontrollü yapılıyor.
Bu duyuruyu çevrenize yollayın lütfen. Bugün olmasa bile yarın verecek bir eşyanız olabilir. İhtiyaç hiç bitmiyor!
İlginize şimdiden teşekkürler,sevgiler
Not : Tanıdığınız beyaz eşya bayii varsa, onlara gelen eski çalışır durumdaki (Topladıkları) buzdolaplarını derneğe bağişlamaları sağlanabilir mi?

Not 2 : Emin olmak için 232-4643359 nolu tlf. araştırılabilir.”

Bunun üzerine heyecanla ve hevesle, çorbada bizim de tuzumuz olsun diyerek, önce yazıdaki telefon numarasını aradım ve sonra işyerinde önüme gelen herkese anlattım ve “Getirirseniz eşyaları benim evde biriktireceğiz” dedim ki dağınıklıktan hiç hoşlanmam ama işin ucunda evlatlar vardı. Postama gelen yazının çıktısını alıp dağıttım, tanıdığım bir arçelik bayisi vardı ona da verdim. Apartmanda komşularım da haberdar olsun diye yöneticiye söyledim, “Muharrem’le yollarım” dedi ki kapıcımız olur Muharrem Bey, ben kendisinin söylemesini rica ettim. Bu apartmana taşınalı iki yıl oldu nerdeyse, hoş geldine gelmedi henüz komşularım o yüzden kapılarını çalan ben olmak istemedim. Ve duyan herkes, hemen “olur tabi” dedi. Muharrem Bey ise beni şaşırtacak kadar sahiplendi olayı, yan apartmana söyledi, ahbap olduğu bazı arkadaşlarına söyledi, onlar da işyerlerine haber götürmüşler. Ve bu duyuruyu yaptığım gün perşembe ertesiydi. Kendim haftasonu hazırlık yapacağım, evdeki eşyaları gözden geçirip evlatlar için gerekebilecek fazla ne varsa ayıracağım ya, herkes öyle yapacak sandım. Pazartesi geldiğimde, kendimden başka kimsenin eşya hazırlamadığını öğrendim. Ama yılmadım, ne olursa olsun, kâr kârdır diyerek, her fırsatta gündeme taşıdım ama...

Neyse ki birkaç gün sonra iş yerinden arkadaşımız Filiz, neredeyse bir koli eşya ile geldi, hem de hiç kullanılmamış, apartmandan bir kişiden, bir kişiden daha geldi, ben evi iki olmadı bir tur daha dolandım, neler olabilir diye, ve bir de en önemlisi, yan komşudan şu sıra derneğin deposunda tükenen eşyalardan birisini; yatak vereceği haberini almaz mıyım; nasıl sevindim bilemezsiniz!.. Onları odada biriktiremezdim, “onlarda kalsın” dedim, yan yanayız zaten.

Ve bekliyoruz… ama en çok ben bekliyorum, bu yüzden zaman en çok benim için geçmiyor. O yüzden bir aydan fazla olduğuna yemin edebilirim. İlk aradığımda adresimi, telefonumu almıştı Alev Hanım, “haber vereceğiz” diyerek. İşte telefonumun çaldığı gün beni heyecanlandıran haber bu. “Yarın gelecekler” dedi. Yarın, yani bugün; yani pemperşe!.. “Benim bu perşembeleri, pemperşe yapışım boşuna değilmiş demek ki” diye gülümsüyorum kendi kendime, içim ısınıyor, ille de yüreğim.

Ve hemen eşya yollayacağını haber aldığım Güzelbahçe’de oturan Serap’ı arıyorum, “ Bu akşam getir” diyerek, o yanındakilere de söylüyor, hepsini toplayıp yarın sabah erkenden getirmeye karar veriyor. Aynı odayı paylaştığımız Belgin, haberi duyar duymaz, öğleden sonra “Evden getirecek eşya bulamamıştım” diyerek aldığı 12 adet su bardağını uzatıyor…

Çalışıyorum, izin almak sorun, gelecekleri saat belli değil, yine Muharrem Bey imdadıma yetişti, eşyaları geceden onun evine indirdik ve “geldikleri zaman haber ver” diye de sıkı sıkı tembihledim; sanki “çeyiz” yolluyorum. Keşke!.. Bütün evlatlara çeyiz olabilecek kadar güzel eşyalar yollayabilseydik…

Ama onlar için ne bardakların, tabakların, çatal kaşığın… takım olmasının önemi var, ne gönderilenin bir iğne iplik olmasının. Yeter ki kullanılabilir olsun, yeter ki onların işine yarasın, yaşamlarını sürdürmelerini kolaylaştırsın.

Eminim hepimizin evinde aylardır kullanmadığımız borcam, bardak, sürahi, ütü… aylardır içinde yemek pişirmediğimiz tencere, tava, çay demlemediğimiz çaydanlık… bizi ısıtmayan, battaniye, yorgan… aylardır kullanmadığımız… Ve belki de hiç kullanmayacağımız kimbilir neler var?

Bu ilkti ama öğrencilerimiz bitmiyor ki son olsun. O yüzden devam!..

Haydi hep birlikte.

Sevgilerimi yolluyorum, aydınlık selamlarımla.

Not: İzmir dışındaki diğer illerde olup da katkıda bulunmak isteyen olursa, lütfen oradaki ÇYDD’ne başvursun çünkü her ildeki uygulama farklıymış. Bazen ne yapacağımızı bilemediğimiz, kullanmadığınız eşyaların bir öğrencinin işine yaracağı fikri insanın içini ısıtıyor doğrusu.

Ufuk Gürol

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara