Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '15

 
Kategori
Deneme
 

Hayvanlara imrenmek

Hayvanlara imrenmek
 

Kimi insanları görünce hayvanları baş tacı etmek gerektiğini düşünüyorum.


İnsanların işledikleri suçları, yaptıkları yanlışları gördükçe hayvanlara imreniyorum.

Kimi insanlar yaratılışları gereği, kimi insanlar zamanla uyarıldıkları, uyandırıldıkları için, kimi insanlar geçmiş yaşamlarındaki zor zamanlarda zorunluluktan öğrendikleri için, kimi insanların da kulaklarına üflendiği için suç eğilimi taşırlar.

Sonra genel çevresel koşullar, özel çevresel koşullar ve içsel koşullar girer devreye.

Genel çevresel koşullar derken insanın içinde yaşadığı en geniş ortamdan, o ortamın kişiye dokunan, kişiyi etkileyen durumlarından söz ediyorum. Dünyalı olmaktan yurttaş olmaktan, belli bir anakentin, kentin, köyün parçası olmaktan söz ediyorum.

Özel çevresel koşullar dediğimde de, birey olarak her gün, her an, her hafta dokunmak, görmek, karşılaşmak, etkileşmek, konuşmak durumunda olduğumuz, insanlara, varlıklara, durumlara dikkat çekmek istiyorum.

Bireyin geçmiş yaşam süreçleri boyunca içinde oluşturduğu değerler, sevinçler, korkular, kaygılar, kırgınlıklar, hevesler, beklentiler ve diğer her şeyi de içsel koşullar olarak değerlendirebiliriz.

Bütün bunlar insanın yüreğine ve aklına değdikten sonra çeşitli renklerde, tatlarda ve yoğunluklarda suçlara dönüşebilirler.

Yürek ve akıl bu anlamda içsel motivasyon merkezleri olarak çalışırlar.

İnsan bütün bunlara değerek, dokunarak; bütün bunları soluyarak o güne kadar örnekleri olan ya da hiç örneği olmayan suçlara yönelir.

İnsan, bu noktada hayvanlardan ayrılır ve potansiyel suç kaynağı olarak onların fersah fersah önüne geçer.

Norveç’te çocukları katleden ve bundan pişmanlık duymayan katil olur insan.

Özgecan örneğinde olduğu gibi kendi küçük hevesleri için diğer insanların canlarına, düşlerine kıyan bir cani olur.

Rüşvetle, dalavereyle yetkili olduğu bulunduğu kimi kamu görevlerinde milyonlarca insana ekmek, aş, çatı olacak paraları, kaynakları nasıl sömürürüm hesabı yapar, fırsat bulduğu anda da gözünü kırpmadan götürür banka hesaplarına, gayrimenkul tapularına gömer.

Siyasal kimi hesaplarla, kendini besleyen güçlerin talimatlarıyla harekete geçip, her türlü propaganda aracını; medyayı, interneti kullanarak masum insan topluluklarını kandırarak, beyinlerini yıkayarak, yönlendirerek suçların, katliamların parçası haline getirir, ortaya çıkan kanlı sonuçları da görmezden gelir.

Daha çok kazanma hırsıyla fabrikalarının zararlı kimyasal atıklarını derelere, çaylara boşaltır, çevre katliamı yapar.

Ailelerinin geçimini sağlamak için yönetiminde canla başla çalışan insanların ücretlerini parasını faize yatırıp kazanacağı için zamanında bazen de hiçbir zaman vermez, onları mağdur ve perişan eder.

Kadını mal gibi görür. Boşanmış olduğu insanları yıllar sonra bile bulup aileleri ile birlikte katletmekten uzak durmaz. Kendisi ile artık yaşama gücü kalmamış eşini tehditle, zorbalıkla yanında tutmaya devam eder ve bunu insanlardan gizler.

Yedi sülalesinin bile harcayarak tüketemeyeceği paraları insanlara, çevreye zarar vererek yığmaya devam eder; karşı çıkanların üzerine para ile tuttuğu fedailerini salar.

Uyuşturucu ticareti yapar. Uyuşturucu satabilmek için okul önlerine torbacılar gönderip gencecik çocukların geleceklerine, ailelerinin düşlerine kıyar; uyuşturucu müptelası yaptığı insanları akla hayale gelebilecek her türlü kullanır.

Emperyalist bir devletin yöneticisi ise ekonomik sömürü hesaplarıyla, sözde ülkesinin emperyal amaçlarıyla paralı askerlerini uzaklardaki yoksul ülkelere gönderir, oraları derdest eder, oraların halkının kitleler halinde katledilmesine, ülkelerini bırakıp vatansız kalmalarına, iltica yolunda denizlerde boğulmalarına, dağlarda, çöllerde telef olmalarına neden olur.

Devlet gücünün yeteri kadar caydırıcı olmadığı ülkelerde büyük şehirlerin caddelerini özellikle gece vakitlerinde güvensiz yerler haline getirir.

Bütün bunların dışında da benim şu an aklıma gelmeyen ama bu yazıyı okuyan herkesin “şunlar da var” diyerek ekleyebilecekleri daha binlerce yanlışın, suçun, günahın kaynağı olur.

Hal bu olunca ancak aç kaldıkları için birbirlerinden çalan ya da birbirlerini öldüren; insana özgü bunca suçun, yanlışın, günahın, kabahatin farkında bile olmayan hayvanlara imrenmemek mümkün değil.

Onların motivasyon merkezleri olan kalpleri ve beyinleri arasında sağlıklı bir bağ var. Onlar mecbur kalmadıkça bizim suç sayabileceğimiz şeyleri yapmıyorlar.

Biz, beyni onlara göre çok daha gelişmiş olan insanlar biliyoruz suçun bin bir çeşidini.

O çok övündüğümüz beynimizin çok önemli katkılarıyla hem suç olduklarını biliyor, hem de suçları gerçekleştiriyoruz.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

10:15

 

 

 
 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..