Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Hepimiz başrol oyuncusuysak hayatta, peki ya...

Hepimiz başrol oyuncusuysak hayatta, peki ya...
 

İyi dök içini rahatlamalarrrrr dedim, psikiatriste doğru yola çıkan arkadaşıma... İyi günler, iyi çalışmalar, iyi geceler gibi doğal bişey olarak dudaklarımda dökülüverdi... Bir anda ağzımdan çıkıverdi işte, ne anlama geliyor tam olarak bende bilmiyorum aslında. Gerçekten de insanlar birşeyleri başkalarına anlattıkça rahatlıyorlar mı acaba? İçindekileri anlatınca sorunlar çözümleniyor mu? Ya da paylaşıldıkça dertler azalıyor mu? Bunlardan pek emin değilim ama anlatılan şeylerin vücut bulduklarını biliyorum... Nasıl mı? Birşeyi anlatınca o düşünce olmaktan çıkıyor ve bir gerçek olarak karşınıza dikiliyor... Korkularınızdan bahsedince bir anlamda onları kabul de etmiş olmuyor musunuz? Anlatmak , yüzleşmek demek, hatta bazen kendimizin inanmadığı ama öyle olması gerektiğini düşündüğümüz şeyleri başkalarına anlatarak, hatta onları bu konuda ikna ederek, bir anlamda kendimizi de ikna etmek demek... Öyle ya herkes aynı seyi düşünüyorsa eger o sey dogru demektir... Peki ya ' Herkes benimle aynı fikirdeyse yanılmaktan korkarım' sözü doğruysa... O zaman napıcaz?

Bir de olayın diğer tarafı var tabi, dinleyici tarafı, dinleyici genelde memnundur bu pasif konumdan çünkü o anda anlatanın hayatına dalar gider, kendi dertleri sıkıntıları da vardır elbet ama o anda uzaklaşır onlardan... Tıpkı bir film seyreder bir kitap okur gibi... Kitap okurken de öyle olmaz mı ya da film izlerken, bir anda kendimizi başrol oyuncusunun yerinde buluruz... Onunla güler onunla ağlarız... O kadar kolay olur ki onun yerine kendimizi koymamız, eee ne de olsa tecrübeliyiz bu konuda her birimiz, kendi hayatımızın başrol oyuncusu değil miyiz, hem de senelerdir. Diğer figüranlarla birlikte yaşayıp gitmiyor muyuz? İşte bu bir süreliğine de olsa bizi kendi hayatmızdan ayırmalar, bizi mutlu eder... Egomuzu tatmin eder... Bir dinleyici arada sırada yaptıgı yorumlara haklı olduguna dair bir sinyal alıyorsa daha bayılarak dinler, öyle ya madem başkasını sorunlarını sadece dinlemekle kalmayıp ona fikir de verecek kapsiteye sahiptir, o zaman kendi sorunlarına bulduğu çözümlerde işe yarıyacak demektir... Bu düşüncenin iç rahatlığıyla hem dikkatli hem de kendine güvenle dinler... Hatta o kadar konsantre olmus bir biçimde dinler ki bazen, iç sesinin 'senin merhemin olsa kendi başına sürersin'diye bağırışını bile duymaz...

Hayatımda hiç psikoloğa ya da psikiatriste gitmedim... Açıkçası nasıl olduğunu bilmiyorum... Ama en kısa zaman da deniyeceğim. Gitmeyişimin sebebi bu güne kadar herşeyin yolunda gitmesi değil aslında, malesef öyle mutlu bir tablo çizemiyeceğim... Hep şunu düşünmüştüm psikiatristte bir insan değil mi sonuçta, tabi ki profesyonel ve tabi ki diğer insanlardan daha bilgili insan psikolojisi konusunda, ama insan bazen kendi kendinin bile ne düşündüğünü ne hissettiğini tam olarak anlayamazken nasıl olur da baska bi insan onu anlar ve bi de üstüne üstlük anlamakla kalmaz bir de teşhis koyar... Diyorum ya deniycez ve görücez... Çünkü şunu biliyorum ki denemeden bilemezsin... Sonuç olarak ister dinleyen olalım,ister anlatan, dertleşmeyi seviyoruz. Allah hiçbir zaman insana dertleşecek tek bir kişi bile bulamıyacagı gün göstermesin...

 
Toplam blog
: 20
: 1230
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Yunan dili ve edebiyatı mezunuyum.. İçimdeki yazma isteğine mani olamayınca, madem yazıyorum yazdıkl..