- Kategori
- Gündelik Yaşam
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır...

UMUŞ
Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır.
Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.
Edip CANSEVER
İşyerimdeki binanın dördüncü katındaki, tam ortaya bir vaha gibi yerleştirilmiş bahçeye bakıyordum. Bir ara, zaman zaman ofisimizin koridorlarını da ziyaret eden küçük bir kertenkele gördüm. Sonra da bu görüntünün eşliğinde kendi kendime düşündüm…
Buraya, bahçe yapmaya karar veren kişi ya da kişiler, ortamı güzelleştirmek, insanın doğayla olan bütünleşmesinden kaynaklanan moral gücünü ve enerjisini ortaya çıkarmak, her şey bir tarafa, belki de işle, çalışmayla alakası bile olmayan, sadece oraya bahçe yapma arzusundan kaynaklanan içsel bir nedenden ötürü yıllar önce girişmişlerdi işe; mutlaka odaların köşe bucağına, her tarafı saksıyla donatmak da mümkündü; ama öyle değildi işte; binanın ortasına böylesi iç rahatlatıcı bir yer konduruluvermişti.
Burayı ilk ziyaretimde, iş görüşmesini, bu bahçeyi gören bir masanın başında yapmıştım. Unutmuyorum.
Şimdi bunu nereye bağlayacağım?
Kertenkeleyi düşündüm. Sordum kendime? Evet, buraya bir bahçe yapıyorsunuz, bahçenin binaya zarar vermemesi, yaz ve kışın etkilerinden korumak için, izolasyon falan yapıyorsunuz; üzerine toprak getirip, güzelce dağıtıyorsunuz, sonra gönlünüzün istediği şekilde bitkiyle, çiçekle donatıyorsunuz. Herbirinin dikilme süreci küçük küçük ritüellere dönüşüyor. Oraya uyum sağlayanlar olduğu gibi, ölüp gidenler de oluyor. Bugün bahçeye baktığınızda bunun izlerini görebilmek mümkün. Sonuçta, ortama uyum sağlayanlanlar kök salıyorlar, toprağın her hacmine dolanıyor kökleri, bulduğu her boşluğu dolduruyor. Artık onların orada olması bir doğallık oluyor. Gözümüz alışıyor.
Hatta doğallık öylesine boyutlara ulaşıyor ki, doğa kendi canlılılarını da oraya yerleştiyor. Kertenkele gibi.
Bahçeyi biz yaptık da, kertenkeleyi oraya koyan kim? Kim getirdi? Bilen var mı?
Sanırım bunu düşünmeye gerek de yok. Çoğumuz bu soruyu kendimize sormuyoruz bile. Çünkü, ağacın, toprağın olduğu yerde olması gereken bir görüntü bu. Dün bu soruyu kendime sormazken, bugün neden soruyorum?
Bugün kertenkelenin toprağın üzerinde bir şeyler yediğini gördüğümde, orada olmasının tesadüf olmadığını, beslendiğini hatta bize rağmen mutlu olduğunu fark ettim. Kimbilir, görmüyoruz ama belki bir ailesi bile vardır?
Biz de doğanın bir parçası olarak, yaşadığımız yeri kendimize ait olanla dolduruyoruz. Çalıştığımız yeri de…
Etrafımızdaki hiçbir şey biz istemeden olmuyor. Burada bulunmanın da, etrafımızdaki insanların da bir nedeni var; üstelik bu çok güzel bir şey. İnsan güzelleştirdiği yerin içinde mutlu oluyor, sanki bütün doğası oymuş gibi. Kendiliğinden, suyun akışı gibi yaşıyor. Hesap yapmıyor; alt alta toplaması gerekmiyor; ya da çıkarması… Aynen kertenkele gibi.
Sonra…
Doğa hareket halindedir. Hareket doğanın doğasındandır. Fırtınalar, yağmurlar, kar, lodos, poyraz… Hatta deprem… Bazen bütün canlılar; kendileri dışında olup bitenler yüzünden anlamadıkları süreçlerin içine giriverirler. Toprak değişir, önceden kara olan yer su, anakaraya bağlı bir parça ada oluverir. Canlılar için yepyeni bir dönemdir bu.
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır…
Kaç gündür dilimde bu şiir. Neden bilinmez.
Önemli olan elbette hayatın bütün alanlarını birbirleye birleştirebilmek. Uyumlu hale getirebilmek. Dahası doğayla birlikte yaşadığımızın farkına varabilmek.
Dahası az konuşup, daha fazla gülebilmek. Gülerken de buna bir anlam verebilmek.
Uzay Gökerman