Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '13

 
Kategori
Blog
 

Her gün yazmak

Her gün yazmak
 

Her gün yazmak, ancak her gün okumakla mümkün.


Her gün yazmak, emin ol ki, hiç de kolay bir iş değil...

Her gün yazmak, her doğan güneşle ve hatta gece yarılarına kadar  hayatı gözleyebilmek, hissedebilmek ve yaşayabilmekle mümkün...

Her gün yazmak; her zaman anlatacak bir şeylerinin olması demek. Her sözünü kendince söyleyebilmelisin; her gün yazmaya niyetliysen eğer.Yaşadıklarını, duygularını, düşüncelerini yeniden yeniden yorumlayabilmen; her gün kendini yeniden yenileyebilmendir her gün yazmak.

Her gün yazmak; içeriğini, biçimini canlı, değişken, esnek tutabilmeni gerektirir; her gün birbirinden anlamsız, boş sözler söylemeni değil...

Bunları söylemesi kolay da... Onu bi de gel; yaşayana, yazana sor bakalım! Sor bakalım, o adam sana neler anlatır!

Her gün yazmak, zordur elbet, zor olmasına da; bi de insana kattıkları, bi de yazana yaşattıkları var; ancak yaşayanın, yazanın bildiği...

Her gün yazmak için, yaşama dikkat kesilmelisin. Her anın, her ayrıntının farkına varabilmelisin. Herkesin bilip söylediğini, kimselerin bilmediği yönleriyle ve kimsenin söyleyemeyeceği şekilde söylemelisin. Söylemeye yürek isteyeni, çocuk oyuncağına çevirmelisin kendin ve okurun için; konuşurken ve yazarken. Anlaştık mı?

Her gün yazmak, ancak sıkı sıkıya bağlandığın yazı ve yaşam ideallerin olunca mümkün... Her gün yazmak, çuvalla para verseler de, onu kazanç kapısı yapana zevk vermiyorsa, inan Çin işkencesine dönüşür.

Her gün yazmak, yaratıcı zeka ister. Ve hissedebilen bir yürek. Gören bir gözle anlayan bir akıl da olmalıdır saydığım özelliklerin yanı sıra; her gün yazanda.

Her gün yazmak, kendini tekrarlamaktan korkmayan bir cesaretle sağlam bir kendine güven duygusunu da zorunlu kılar.

Her gün yazmak, nitelikli ve nicelikli okumanla, okuduklarını düşünmenle, düşündüklerini kendince yorumlayabilmenle mümkündür ancak.

Her gün yazarken laf kalabalığı yapmadan, işin ruhuna nüfuz edebiliyorsan; sen oldun demektir.

Seni bilemem ama; ben yazarak hamlığımı atmaya, pişmeye, yanmaya çalışmaktayım... Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Şems gibi ve dahi Ak Şemseddin gibi...

Ben pişmekte, yanmakta onların tırnağı bile olamam ama; yazdıkça hamlığımı atarım belki...

Yazdıklarım, herkesten önce bana şifa olsun. Yazdıkça; hamlığım gitsin, geriye insanlığım, adamlığım kalsın; kalabildiği kadar.

Her gün yazmak, hiçbir işe yaramasa bile, yazanı adam etmeye yarar.

Yazmanın yazanı adam etmesi, az iş mi?

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..