- Kategori
- Halkla İlişkiler
Her mevsimde üşütmeyen, terletmeyen gerçekler

DOĞRULUK
Sevgili; Dostlar, Blog Yazarları ve Okurlar,
Yaşamın onurlu ve mutlu bir ortamda geçmesi, kuruntu ve üzüntülerden bir nebze uzak kalmamız için, aşağıdaki değerleri biriktirmeye, bölüşmeye ve yerinde bolca harcamaya özen göstermek, ne büyük bir hoşluktur.
Nedir bu ayrıntılar diye meraka gerek yoktur elbette. Hepimizin bildiği, ancak bu bilgileri toparlayarak, hayatımızın vazgeçilmezleri haline getirmeyi başaramadığımız ayrıntılardır, belki.
ÖĞRENMEK;
Yaş sınırı olmayan, sonsuz bir düzlemdir, öğrenmek. Doğru bilgilerle kendimizi donanımlı kılmak (eskilerin tabiri ile mücehhez hale getirmek) , bu bilgiler üzerine yenilerini eklemek, haz ve mutluluk verir.
Bilgiyi maddi kazanca dönüştürmenin öncesinde, zorda kalanlara ve etrafımızdaki ihtiyaç sahibi tanıdıklarımıza yardımcı olmak amacıyla kullandığımızda, erdemin ışıltısıyla parıldadığınızı hissedersiniz.
Bilgi, ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCENİN VİDALARI İLE SAĞLAMLAŞTIRILDIĞINDA, tehlikeli diğer güçlerin esaretinde kalmanız olası değildir.
DOĞRULUK;
Doğruluk, hayatımızın her evresinde, düşünce, tasarım ve icraatinizde ilke olarak yer alıyorsa, ürettiklerinizin üzerinde, adeta bir ibadetten kalmış, ulvi bir örtü ve etrafında hoş bir rayiha gibi yayılmaktadır. Başkalarınca fark edilen bu duyum, sizlerin, haklı gurur ve onuru ile, taşıdığınız ödüldür.
HUKUKA, DEMOKRASİYE VE ŞEFFAFLIK DEĞERLERİNE BAĞLILIK;
Bireysel ve toplumsal yaşamın suyu, hamuru ve mayası olmalıdır bu değerler. Varsın taşsın bu maya, bırakın taşsın! Etrafa yayılmasından herhangi bir kir, leke ve koku hissetmeniz mümkün değildir Kırıntıları dahi her akıl ve gönülde, paha biçilmez değerlerdir.
Toplumun pratik akıl ve hukuku ile özdeşleşmiş, başkalarının göz, gönül ve menfaatlerine aykırı düşen ÖRF VE ADETLERİN ÇELİŞMESİ, tepkiye, ilişkilerin bozulmasına, sürtüşme ve kavgaya sebebiyet vereceği cihetle, bu ilklere zıt gitmenin, insanı küçülteceği ve itibarsızlaştıracağı bir vakıadır.
ÇOCUK EĞİTİMİ;
Çocuklarımızın kendilerine ve topluma yararlı ve hayırlı varlıklar olarak gelişmesini, olumlu düşünceler ışığında, onları tasavvur ettiğimiz nitelikler içerisinde yetişmesini gerçekleştirmek istiyorsak, onları yukarıdaki ilkelere bağlılık ve saygınlık içerisinde yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızla, sık sık biraraya gelerek, onlara sevgi ve saygı ilkelerini aşılamalıyız. Her yaştaki çocukla düzgün cümlelerle, sanki erişkin insanlarla konuşuyormuş casına konuşmak, çocuğun küçük yaşta edebi kişiliğinin gelişmesini ve doğruları, doğru tanımlarla benimsemesini sağlar.
Yönetirken ve yönetilirken, hak ve hukuktan ayrılmamayı, etrafın sesine kulak vermeyi, çocuklarınıza öğütleyin ki, yarınlarında, despot, adaletsiz ve nadan kişilikler olarak toplum içinde yer almasınlar.
Ellerine fırsatlar geçtiğinde, kendi menfaatlerini oluşturmak, bu zaafiyet içindeki karakterlerle bir araya gelerek, dışarıdan müdahale edilemez bir güç oluşturmak, başkalarının yüreğinde yangına, beddualara, öfke ve kine sebebiyet verir ki, bu gelişmeler, toplumda kutuplaşmayı, çözülmeyi, nefret ve kavgayı beraberinde getirir.
Artık toplumun her kesiminde asgari düzeyde oluşmuş bir algılama yetisi mevcuttur. Safsata ile başkalarını yanıltmaya kalkmak, ayrı bir ahlak sefaletidir.
Kuralları, kanunlar yok sayarcasına, yoluna devam etmek,bu vurgundan dünyevi menfaatler sağlamak, ayıp ve günahtır.Unutmayalım ki, dünya fani, ölüm hepimiz için yadsınamayacak bir gerçektir. Ölümleri yakında takip ettiğinizde, cepsiz bir kefenle toprağa gittiğinizi görüyorsunuz.
Toplumun gönül ve huzurunda mahkum edilenlerin, kanunlardan kaçabilseler dahi, Allah'ın yüce katındaki mahkumiyetleri çok daha acı olacaktır.
Toplumu sevk ve idare eden herkesin, ihtirasları arasından başını kaldırarak, bu gerçeklerle yüzleşmesi, KAYBEDERKEN KAZANMANIN BİR YOLU olsa gerek.
Saygılarımla.
Refik BAŞDERE