Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '15

 
Kategori
Futbol
 

Her şey Mersin’de bitti derken sahneye 90+2’de Emre çıktı!

Her şey Mersin’de bitti derken sahneye 90+2’de Emre çıktı!
 

Her şey bitti bitiyor/du; çünkü uzatmalara geçilmişti.

Bir yanda, Mersin’den “tersi”ne dönmek için, kala kala 3 dakika kalmıştı. Öte yanda, o anda kendisinin olmadığı, ama taraftarının olduğu takım adına, ülke genelinde ve sahada düğün bayram başlamıştı bile!.

Yitip gitmek üzere olan umutları birden yeşerten o gol olmasaydı, büyük bir olasılıkla stattan çıkan, 6 kilometre sonrasında sahile inecek, sahildeki “futbol meydanları”ndan “en görkemlisi”nde kutlama yapacaktı.

Gel gör ki, “hedef”teki Emre Belözoğlu’nun sahneye çıkması, sevinci hüzne, hüznü sevince döndürdü.

Mersin İdmanyurdu’ndan kimi futbolcular, şampiyonluğu yitirmiş ya da kümeye düşmüş görüntü içindeydiler. İki zıt durumu yaşatan, görüntüyü yansıtan Emre ise, sevinçten ağlıyordu.

Sevincin hüzne, hüznün sevince dönüştüğü anı, sonrasını anlatmak zor!

Kolayı ise, Mersin İdmanyurdu’nun, ilk yarıdaki Fenerbahçe maçı dışında, “3 Büyükler”le oynadığı maçlarda yenilgiyi hak etmediğini söylemekti. Oysa, bilinir ki, hak etmek başka, rakibinden fazlasını atarak puan/lar almak başka.

Oynarsın atamazsın, oynamazsın atarsın!

Mersin İdmanyurdu, oynayan, ama karşılığını alamayandı.

*****

Galatasaray salı, Fenerbahçe pazar günü geldi Mersin’e.

Son yazımızda, Galatasaray ve Fenerbahçe için şampiyonluk vizesinin Mersin’den alınabileceğini vurgularken, Mersin İdmanyurdu’nun kişilikli bir futbol oynayacağını söyledik.

Gerekçemiz neydi?

“Rıza Çalımbay, ikinci yarıda, transfer yasağı geldiği için eldekilerle yetinmek zorunda kaldı. Transfer yapılsaydı, “kiralık” gelecek/ler, belki de kimi maçlara “kuşku gölgesi” düşürecekti.

Akla gelen mi?

Boşverin, Mersin İdmanyurdu’nun adına “leke” sürecek futbolcuların bugün olmadığını düşünmek yerinde olur.”

Ne demek istediğimizi, örneksiz de olsa, anlayan anlamıştı; bu da bize yeterdi.

Ayrıca, “Mersin İdmanyurdu ne yapar?” sorusunu yanıtlamaktan kaçınmıştık:

“Ben bilmem, son düdük bilir; onun için maçları izlemeye bakalım”

*****

Ara Nağme

Fenerbahçe de, Emre de, her yerde “hedef”te...

Moda işte!

Yapılanlar karşılıksız kalırsa, eldekileri elden alma girişimleri sürerse, “moda”ya uyan çok olur.

Mersin’dekilerin neyi eksik?

Nerede duracağını bilmeyen Mersinli "biri", çıkardığı “ceride” için “Durak” olarak, gelmiş Mersin Stadı’nın tribünlerini bulmuş, “Hedef Fenerbahçe War” başlığını atmış, “hedef”e de Emre’yi koymuş!.

Ne büyük buluş, yaratıcılık!

Ulusal basındakiler yapar da yereldeki “biri” niye yapmasın?

Stada ha "silah" sokmuşsun ha bu "ceride"yi...

Yetkilisi, sorumlusu uyuyor ya da "teşvik" ediyor olmalı!

[Milliyet’ten: “... stada gelenlere bedava dağıtılan "Paskolik" adlı yerel bir gazete, maç haberini "Hedefte Fener War (savaş)" başlığıyla verdi.

Haberin fotoğrafında ise elinde tüfekle resmedilen futbolcu Mersin İdman Yurdu'nun forvet oyuncusu Prejue Nakoulme oldu. Hedefe ise geçtiğimiz günlerde Beşiktaşlı taraftarların saldırısına uğrayan Fenerbahçeli Emre Belözoğlu kondu.”]

*****

Mersin İdmanyurdu, Welliton’la  iki kez direklere takıldı. 

Welliton, topu bir de  Volkan’ın ayağına nişanladı.

Ya Fenerbahçeli futbolcular?

Mersin İdmanyurdu’nda kalecilere o kadar iş düşmedi. Çünkü Fenerbahçe’de topu kaleye göndermek isteyip de gönderemeyen çoktu. 50. dakikada kaleci Muammer’in kırmızı kart görmesiyle bir eksilen Mersin İdmanyurdu, eksik değilmiş gibi oynadı yine de.

Sonuç?

Fenerbahçe, “hayati” 3 puan kazandı.

Mersin İdmanyurdu, sadece 3 puan yitirdi. Futbolcular, başka takımlarda görüldüğü gibi “kuşku” yaratacak biçimde oynamadılar.

*****

Mersin İdmanyurdu, Galatasaray’a da yenildi, Fenerbahçe’ye de...

Oyun üstünlüğüne bakılırsa, yitirenin, her iki maçta da kazanan olması gerekirdi.

Olmadı!

Mersin İdmanyurdu için Fenerbahçe yenilgisi daha “acı verici” oldu.

Gel de, Orhan Veli Kanık’ın “Kitabe-i Seng-i Mezar” şiirinden bir dizeyi anımsama:

“Yazık oldu Süleyman Efendi’ye!”

Son söz:

Ey "düdük", nasıl ötersen öt de, sakın hak yeme, yoldan çıkma!

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..