- Kategori
- Haber
Herkesin Bir Hikâyesi Var

-Allah düşmanıma evlat acısı vermesin , her sabah kalktığımda bu duayı ediyorum :'Ne mutlu sana,' diyorlar : 'oğlun şehit oldu!' Bir de bana sorsunlar bakalım !..Şüphesiz iğne , saplandığı kişinin yüreğini sızlatır.
Gözlerini siliyor.
Mümkün olsa cümleleri ,
Koyabilsem torbama ,
Azık yapsam,
En acıkmış hallerimde,
Paylaşabilsem...
Geçmişte ve de gelecek bilmem ne yıllara değin iletişim önemli bir sorun olmuştur, olacaktır da . Bakış çok önemlidir. Herkes kendince haklı kabul eder kendini.
***
Seksen yaşlarındaydı... gazete okurken , müsaade alarak bitişiğindeki masaya oturdum. Yanına iliştirilmiş pediatrik koltuk değneğine gözüm ilişti.
-Geçmiş olsun ! Sorununuz nedir ?
-Bel fıtığı, beş kez ameliyat oldum , ne çare artık, fizik tedaviyle idare edeceğim.
Bir süre suskunluk...telefonu çaldı.Harıl harıl yabancı bir lisanı konuşuyor, çözemedim, merakım merak, deşeceğim Billah !
Yılları bedeninde sindirmiş insanların sohbetine doyulmaz. Görünüşe hiç bakmamalı...her dünya ayrı bir hazinedir, görmek için elden gelen neyse yapmak gerek!
Erzincanlıymış Mehmet Dede, Tercan'dan . 39 Erzincan depreminden beri ilk kez geçen yıl memleketini solumuş.
-Baraj yapılmış ,fasulye eksen köşeyi dönersin, ama köyler bomboş , terör belası vurmuş bizim oraları, cana kıymak çok kötü caniler var, caniler, diyor. Kemik misali incecik ellerini usulca masaya vuruyor.
1951 aralığında askerdeyken Kore'ye götürmüşler.
-Tahsin Yazıcı Paşa vardı başımızda, bir gecede 250 şehit verdik. Katılmamız gerekmiyordu bu belaya.Hamburg'a 12 valizle döndüm.İçinde 45 tabanca kıyafet, postal neler neler vardı. Tahsin Paşa'm kırdırdı ABD depolarının kapısını:
-Ne alırsanız alın,dedi ,ganimet dedik, helaldir, yüklendik.
Devam ediyor anlatımına :
-Bir kadın paşamın önünü kesti,ağlayarak sarıldı.Yahudiymişler, 600 kişi 1938'de sığınmış bize. Taksim Cihangir'de Çiçek sokak 9 numaralı apartmanın 3 nolu dairesinde ağırlamışız onları.
-İnsanlığı sizden öğrendik, Türk milletine minnettarız, dedi Alman kadın.
Mehmet Dursun, bir yandan cigarasını yakıyor bir yandan da bilmem kaçıncı kezdir anlattığı anılarını döktürüyordu. Arada bir de bastonuna yaslıyordu etsiz çenesini.
Elli yıl Almanya'da yaşamış.-Telefondaki dil meselesini anlıyorum . - Leopard silah fabrikasında büro işlerine bakıyormuş. Kızı Alman Yargıtayı'nda hakimmiş. Oğlu üsteğmenken şehit olmuş.
-Allah düşmanıma evlat acısı vermesin ,her sabah kalktığımda bu duayı ediyorum.'Ne mutlu sana' diyorlar,' oğlun şehit oldu,' bir de bana sorsunlar bakalım !..
***
Şüphesiz ki iğne, saplandığı kişinin yüreğini sızlatır. Gözlerini siliyor.
***
Dede söylüyor , ben yazıyorum . Bir kadın sesi duyuyorum ,dileniyor, umursamıyorum , gittiğini hissediyorum .
***
-Asker'de Karaçi'ye silah götürdüm.Ben Acem'ce de bilirim , bir polise adresi sordum , Türk olduğumu öğrenen polis parmaklarını 'Âlâ ,' dercesine birleştirdi, dudaklarına götürüp öptü.Beni karşıdaki bir lokantaya gönderdi.İçeri girdim,dondum kaldım.Baş köşede altından yapılmış bir Atatürk portresi vardı. Lokantacı Ankara Üniversitesinden mezunmuş. İtalya'da 18.000 liraya yaptırmış bu fotoğrafı, baş köşeye astırmış. Pakistan Halkı Atatürk'ü seviyor. Bize ne oldu böyle ,"diyor, maziye dalıyor.
***
-Kaşığı yok edebilir misiniz , ya da bardak denilen aracı kaldırabilir misiniz hayatınızdan , fikirler de öyledir. Atatürk, fikirleriyle yok edilebilir mi, diyorum .
Yüzüne belli belirsiz bir huzur geliyor. Aynı fikri paylaşmanın mutluluğunu bakışlarıyla hissettiriyor.Yavaşca kalkıyor, sendeliyor, gidiyor.
Aniden irkiliyorum . Arka masalardan beyaz tenli bir ihtiyar lafa atlıyor ;
-Dört sitesi, taksi plakaları var! Dileniyor ben gördüm bunu !..
Göz göze geliyoruz ,gözlerini indiriyor, kalkıyor, gidiyor...
***
Artık "İçer misiniz ?" diye sormuyor , çayımı getiriyor.Başımı kaldırmadan usulca sesleniyorum
-Herkesin bir hikâyesi var değil mi Neriman Hanım ?
Kül tablasını boşaltmak için alırken, bala çalan gözleriyle, öteki masaları kolacan ettiğini hissediyorum ."Doğru!" diyor sessizce "Herkesin bir hikâyesi var!"
***
Dilenci kadına gözüm takılıyor...demin yüzüne bakmamıştım . Şimdi dehşet mahcubum.Seksen yaşlarında ...iki büklüm. Siyah damalı hırkasının üzerinde başına taktığı beyaz başörtüsü beline kadar inmiş.Tek serveti elindeki bastonu. Hırkasının açık sağ kolundan kökünden kesilmiş , iliklerine kadar ortada, kol yeri, tüm haşmetiyle gözler önünde...
***
Bir yerlerde bomba sesleri duyuluyor .
Boğuluyorum.
03 08 2012
msgazioğlu
.