Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '09

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Herşeye Rağmen DİREN

Herşeye Rağmen DİREN
 

Bazen hayat sizi alacakaranlığa götürür, yaşadıklarınızın rüya olmasını istersiniz. Kimi zaman uykunuzda rüyada olduğunuzu bilirsiniz, uyanıp kabusun sona ereceğinden eminsinizdir. Ama ben rüyamdan hiç uyanamadım.

Doğması imkansız denilen bir bebek dünyaya getirdim. Bebeğim daha doğmadan, işte böyle bir kabusa adım attım. Uyanmak, sıyrılmak çok istedim. Ama gözlerimi her açtığımda, daha da derine battığımı fark ettim.

Doktorların söylediği her bir kelime beynime saplandı kaldı. Onlardan kurtulmak, kelimeleri söküp atmak isterdim.

“Bebeğin ciğerleri su toplamış, Kurul kararıyla hamileliği sonlandırmalıyız.”

“Bebeğiniz yaşamayacak, yaşasa da çok ciddi hastalıklar sizi bekliyor.”

“Maalesef ! Kurul hamileliğin devamına karar verdi”

“Yasalar böyle, şimdi doğumu bekliyeceğiz”

Hiçbir yaşama şansı verilmemiş bir bebek doğurdum. Doğumda “ Nefes alamayacak “dediler, nefes aldı. “Ağlamayacak” dediler, ağlama sesi kulaklarımda kaldı.

Her teşhise bir yenisi eklenerek günler geçiyor. Şimdi yaşıyor, ama nasıl? Peki, bebekte ne var? –Bilinmiyor- (şimdilik)
Gelecekte bizi neler bekliyor? Tıpkı ” Lost dizisi ” gibi. Bir gün dehşet içindesiniz, diğer bir gün gülümseyebiliyorsunuz. Ama aklınızın bir köşesinde sinsice bekleyen kuşkunun, ne zaman çıkacağını hiç kestiremiyorsunuz.

Geçenlerde yolda yürürken duyduğum kokuyla birden sarsıldım. Bir çiçekçinin önünden geçiyormuşum. Nergizlerin kokusuymuş. Bir anda doğum yaptığım hastane geldi aklıma. Demek aynı mevsimdeydik, aynı çiçekler açmıştı.
Doğum yapanların odalarının önünün çiçek dolu olduğunu hatırladım. Nergiz kokusundan nefret ettiğimi o an anladım. Midem bulandı. Bir yıl öncenin belirsizliğine, hastane koridorlarına götürdü beni. Oysa kokular insana güzel şeyleri anımsatmalı, hele ki çiçekler…

-Kabullenmek- işte en zoru bu. Neyi, nereye kadar kabullenebilirsiniz? (Bir bilebilsem) Her çabada, her adımda tek başınasınız. Onca yılı bu sonucu görmek için mi yaşadınız? Ya eğitim, iş hayatınız, diğer çocuklarınız, kendinize ayırdığınız vakitler…. Hepsini toplayıp rafa kaldırıyorsunuz. –ya da sonsuza dek atıyorsunuz-

Bir dostunuzun, doktorunuzun ya da aileden birinin ağzından çıkan binlerce sözcüğün içinden, kendinizi mutlu hissettiren, en güzel cümleleri cımbızla çeker gibi söküp alıyorsunuz. Orada öylece asılı kalıyor. Ta ki yenisini duyana dek.

Hep, kendinizin ve bebeğinizin DİRENcini yitirmemesini ümit ederek.
 
Toplam blog
: 45
: 2610
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

Uzun yıllar insan kaynaklarında Ekonomist olarak çalistim. Bir sure Yaratici Yazarlik atölyesine dev..