- Kategori
- Güncel
Heybeliada Ruhban okulunu açmak!

Türkiye günlerdir darbe söylentileriyle, sahte belgeleriyle çalkalanıyor. Bütün kamuoyunun dikkati “sahte belgeye” ve bir gece ansızın çıkarılıveren “askerlerinde sivil mahkemelerde yargılanmasına” kitlenmiş durumda.
Ankara’nın bu “tozu dumanı” arasında ise gözlerden kaçırılmak istenen bir konusu var ki, Türkiye’nin geleceği için çok önemli.
Gözlerden adeta kaçırılmak istenen bu önemli konu ise “Heybeliada Ruhban Okulunun açılması” çalışmalarının hızlandırılmış olması.
Merkezi İstanbul’da bulunan Fener Rum Kilisesinin papazı Bartholemeos, kendisini “ekümenik” ilan ederek T.C kanunlarını hiçe saymış, Heybeliada Ruhban Okulunun “tekrar” açılması için de baskılarını yoğun bir şekilde arttırmaktan çekinmemiştir.
Fener Rum Patriğinin yoğun çalışmaları sonucu, AB ve ABD de Türk Hükümeti üzerindeki baskılarını arttırmakta gecikmemiştir.
2005 yılında AP Hıristiyan Demokratlar Grubunun İstanbul’da yapılan uluslar arası konferansta konuşan Grup Başkanı Haus- Gert Poettering: “Heybeliada Ruhban Okulunun bir an önce açılmasını istiyoruz. Bu yapılmadığı takdirde, Batı Avrupa toplumlarında İslam fobisi artacaktır.” Sözleriyle “bu okulun bir an önce açılmasını istediklerini” açıkça beyan ediyorlardı.
Fener Rum Patriği 2007 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi genel kurulunda yaptığı konuşmada; Türkiye’yi şikayet ederek, patrikhanenin statüsü ve ruhban okulu konusundaki taleplerini dile getirerek, AP nin Türkiye’ye baskı yapmasını istemişti.
Yine AB genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn, “Türkiye ile yürütülen müzakerelerde aksama yaşanmaması için ruhban okulunun bir an önce açılmasını” istemekte gecikmemiştir.
AB uğruna “önümüze zorla dayatılan” bir çok konudan biri olan “ruhban okulu dayatmasına” bu kez ABD’de dâhil olmuş, ABD Başkanı seçilir seçilmez Türkiye’yi ziyaret eden Barack Obama görünüşte “İslam âlemine olumlu mesaj vermek, perde gerisinde ise Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasını sağlamak” için ülkemizi tercih ettiği TBMM’de yaptığı konuşma sonrası anlaşılmıştır.
ABD Başkanı Obama TBMM’de yaptığı konuşmada: “Heybeliada Ruhban Okulunun açılması gibi eylemlerin son derece güçlü sinyaller vereceğini düşünüyoruz. Ayrıca hukukun üstünlüğü olan taahhüt, adaletin insanlara ulaştırılması anlamında atılabilecek en önemli adımdır. Azınlık hakları sayesinde halk, her türlü katkıdan, her bireyiyle yararlanma fırsatı bulacaktır.”
ABD Başkanı da bu sözleriyle açıkça Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasına destek vermiştir.
Tüm bu baskılar altında “ezilen” iktidar ise bu sorunu bir an önce çözmek için MEB bürokratlarına talimat vererek “Çözüm formülleri” istemiştir.
MEB yaptığı çalışmada “iki formül” bularak hükümetin önüne koymuştur.
Birinci formülde Ruhban Okulunun lise bölümünün MEB bağlı “din lisesi” formülü.
Bu formülün uygulanabilmesi için Özel Öğretim Kanununda değişiklik yapılarak “dini ve askeri özel öğretim açılamaz” maddesini değiştirmek.
Yasada yapılacak değişiklikle Ruhban Okuluna bir nevi “İmam hatip özel lisesi statüsü verilecek.
Ruhban Okulunun yüksek okul kısmı ise YÖK’e bağlı olarak açılması. Ancak bunun için de 2547 sayılı YÖK Kanununda değişiklik yapılması gerekiyor.
MEB hazırladığı diğer bir öneri ise Ruhban Okulunun vakıf bünyesinde açılması.
Görüldüğü gibi MEB hazırladığı bu raporları başbakana sunma aşamasında. Hükümet 2009 öğretim yılına ruhban okulunu açmayı hedefliyor.
Benim merak ettiğim ve birçok okuyucumun da merak ettiği ise “patrikhanenin kin kapısının” ne olacağıdır.
Kısa bir hatırlatma yapalım.
Osmanlı döneminde Mora isyanı çıkmış, isyanda binlerce Müslüman katledilmiş, katliam sonucu kasabaya giren isyancı başı Kolokatianes “Yukarı Hisar kapısından başlayarak atımın ayağı hiç yere değmedi” sözleriyle atıyla geçtiği yollarda “Türk cesetlerinden döşenmiş bir halı üstünde” yürüdüğünü söylüyordu.
Mora’da ki bu vahşetin arkasında ise Patrikhanenin olduğu belgeleriyle sonradan ortaya konulmuş dönemin patriği yargılanarak patrikhanenin orta kapısına asılmıştı.
Bu olay üzerine gizlice toplanan patrikhane yönetimi “aynı yerde eşdeğer bir Türk devlet adamı asılana kadar” kapının kapalı tutulması kararı alınmıştı. Bu karar halen günümüzde de devam etmekte, bu kapı “kaynaklanarak” sabitlenmiş durumdadır.
İstanbul’da faaliyet gösterdiği yıllardan bu yana hep İslam ve Türk dünyasına her fırsatta “kin ve nefretini” kusan bu patrikhane şimdi karşımıza AB ve ABD destekli çıkarak Ruhban Okulunun açılmasını istemektedir.
Atatürk’ün 1923 yılında patrikhane ile ilgili sözleri açıkça ortada durmaktadır. Atatürk” Patrikhane bir kin ve fesat yuvasıdır. Asıl yeri İstanbul değil, Yunanistan’dır” diyor.
Şimdi merak edilen ise Hükümet baskılara dayanamayarak “AB sevdası” uğruna Ruhban Okulunu açmaya kalkarsa;
Kin kapısının durumu ne olacak?
Atatürk’ün “Kin ve fesat yuvasıdır” dediği ve bu gerçeği yıllar önce görerek yaptığı bu tespitler boşa mı gidecek.
Bekleyip göreceğiz.
Sonsuzluk (Osman Özeker)