Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '07

 
Kategori
Havacılık
 

Hezarfen gerçekten uçtu mu?

Hezarfen gerçekten uçtu mu?
 

Tarihimizde adı en çok anılan meşhur kişiliklerden birisi de Hezarfen Ahmet Çelebi’dir. Hezarfen’i bu denli ünlü kılan şey, Galata Kulesinden Üsküdar’daki Doğancılar Meydanı’na uçmasıdır. Hezarfen’in, 1632 yılında kuş kanatlarına benzer kanatlar takıp kendini boşluğa bırakarak ve uçarak İstanbul Boğazını geçip Doğancılar Meydanına sağ salim indiği öyküsünü duymayanımız yoktur.

Bu olayın tek yazılı kaynağı Evliya Çelebi Seyahatnamesi’dir. Seyhatnamenin bu konuyla ilgili satırlarında Hezarfen’in daha önce Okmeydanı’nda yaptığı uçuş denemeleri ve Galata Kulesi’nden Doğancılar Meydanına uçuşu anlatılmaktadır; "İptida, Okmeydan'ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu'nda Sinan Paşa Köşkü'nden temaşa ederken, Galata Kulesi'nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar'da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: "Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil, " diye Gâzir'e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür). Orada merhum oldu.” (Evliya Çelebi Seyahatnamesi. C. 1, S. 670)

Dikkat edilmesi gereken nokta, tarih ve bilim açısından böylesine önemli bir olayın yerli ya da yabancı başka hiç bir kaynakta yer almamasıdır. Hezarfen Ahmet Çelebi hakkında yazılanların hepsi Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne dayandırılmaktadır. Zira, Evliya Çelebi’nin renk katmak amacıyla yazılarında bazan fantaziye kaçan öğelere de yer verdiği de bir gerçektir. Örneğin, yine aynı Evliya Çelebi, Erzurum’da çok soğuk bir günde kedilerin damdan dama atlarken donduklarını anlatmaktadır. Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen Osmanlı otoritelerinin birlikte hazırladıkları Osmanlı külliyatında “Galata Kulesi’nden Üsküdar’a kanat takarak uçtuğu öne sürülen Hezarfen Ahmet Çelebi, sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde anıldığı ve başka hiçbir kaynak tarafından doğrulanamadığı için efsaneden öte bir anlam taşımaz.” denilme gereği duyuluyor.

Olayı aerodinamik bilimi açısından analiz eden mühendisler de böyle bir uçuşun gerçekleşemeyeceğini hesaplarla ortaya koyuyorlar. Çünkü, Galata Kulesinin tepesi ile Doğancılar Meydanı arasındaki yükseklik farkı 62 metre, iki nokta arasındaki mesafe de yaklaşık 3382 metredir. (Bazı kaynaklarda 5 veya 6 km olarak verilmektedir. Google Earth kullanarak ben tam 3382 m olarak ölçtüm). Bu hesaba göre Evliya Çelebi’nin uçuşu gerçekleştirbilmesi için 1/55 süzülme açısıyla yol alması gerekir. Yani yatayda 55 metre yol alırken düşeyde de en fazla 1 metre alçalması gerekir. Oysa günümüzde en hafif malzemelerle yapılmış olan delta kanat denilen uçuş aletlerinde bile bu orana ulaşmak neredeyse olanaksızdır. Ayrıca, lodos rüzgarının da uçuşa ters etki yapmış olması beklenirdi. Konunun uzmanları teknik olarak bunun mümkün olamayacağını söylerken Hezarfen’in ancak “iman kuvvetiyle” uçmuş olabileceğini belirtiyorlar.

Öte yandan, seyahatnamede padişahın Hezarfen’i bir kese altınla ödüllendirdiği yazılıdır. Oysa, Osmanlı’nın hazine kayıtlarının ne kadar titizlikle tutulduğu bilinmektedir. Henüz böyle bir kayıda da rastlanmış değildir.

Anlaşılıyor ki, Hezarfen Ahmet Çelebi olayı da, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” özdeyişinde olduğu gibi kendi kendimizin egosunu şişirmekten öteye giden bir şey değil. Tersi olsaydı, ataları bundan 375 yıl önce böylesine üstün başarılara imza atmış olan bizlerin en azından kendi uçak sanayimizi kurmuş olmamız gerekmez miydi?

 
Toplam blog
: 29
: 3606
Kayıt tarihi
: 22.02.07
 
 

Uçak yüksek mühendisiyim. Evli ve 2 çocuk sahibiyim. Okumayı, yazmayı, gezmeyi, görmeyi, yeni şeyler..