Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Aralık '13

 
Kategori
Siyaset
 

Hiç kimse kendi kendine gelin-güvey olmasın

Şu siyaset, çok çetrefilli bir iş…

Meydan, sahte kahramanlar meydanı olmuş.

Kimin eli kimin cebinde, inanın belli değil.

Sabah bir yerde olan biri, akşam başka yerde oluyor.

Biraz evvel birinin yanında olan biri, daha sonra başka birinin yanında oluyor, görülüyor.

Siyasette çoğu şeyler, tepede farklı şekillenirken, yerel de daha farklı şekillenebiliyor.

Tepede farklı görünenler, yerelde daha da farklı olabiliyor.

“Vatan, Millet, Sakarya” ayağına yatanlar, başka birinin yanında daha farklı söylemlerde bulunabiliyor.

Yani insanlar ikiyüzlü olarak bilinirken, şimdi bin bir yüzlü olmuşlar, bu yüzleri seçim arifelerinde daha da çok artıyor

Yaptıklarından ve söylediklerinden o kadar pişkin hale gelmişler ki, ne yüzleri kızarıyor, ne dilleri tutuluyor, ne de…

Üslubun ne olduğunu unutarak, her yerde, her an, her şeyi söylüyorlar.

Kaygan zemin olan siyasette, bazıları ne kadar tökezleyip düşseler de, kaysalar da, yine de bildiklerinden geri kalmıyorlar.

Bu yüzden, çoğu insanların kalbini kırıyorlar.

Arkadaş, arkadaşının kalbini kırıyor.

Dost, dostun kalbini kırıyor.

Sevdiği kişi için, sevdiği parti için, sevdiği ideoloji için hanımıyla bile arası bozuluyor.

Çocuklarına söz geçiremediği için, ilişkileri zedeleniyor.

Kardeşleriyle uzun süreye yayılan bir kırgınlık, dargınlık ve sitemkarlık sürüyor.

Akrabalarına istediklerini yaptırmadığı için,  akrabalık bağlarını zayıflatıyor.

Bilahare samimiyet, dostluk ve akrabalığın bitmeyeceğini bilmesine rağmen; yine de bildiklerini yapmaktan geri kalmıyorlar.

Ufacık bir menfaat için, âdeta nokta kadar bir menfaat için, bir virgülden daha fazla eğiliyorlar.

Küçücük bir menfaat için el, ayak, etek öpebiliyorlar.

Hoşgörü, tahammül, edep, adap ve terbiyeyi bir kenara itiveriyorlar.

Siyasetle uğraşan bazı zevatlar var ki kendi adına kararlar vermekten acizken, başkaları adına karar verme yetisini kendilerinde görebiliyorlar.

Hiç kimse, başkası adına karar verme lüksüne sahip değildir.

Her insan, her konuda karar verme yetisine sahiptir.

Herkesin her konuda söyleyeceği, söyleyebileceği fikir, görüş ve düşünceleri muhakkak vardır.

Kendini lider konumunda gören, öyle düşünen bazı insanlar var ki, mensubu olduğu ailenin, kabilenin sorumluluğunun kendinde olduğunu düşünerek, öyle bir izlenim bırakarak onlar adına fikirler beyan edebiliyor.

“Ben, ne dersem öyle olur, benim dediğimden dışarı çıkmazlar/çıkamazlar” diyerek, onların adına kararlar verip, kararlar alabiliyorlar, çeşitli taleplerde bulunabiliyorlar.

Her insanın kendine has, mahsus bir düşüncesi vardır, bunu hür iradesiyle,  etki altında kalmadan karar verme gücü ve kuvvetine sahiptir.

Kimsenin onların bu hür iradesine, ipotek koyma hakkına sahip değildir.

İnsanlar akıllarını başına almalıdır.

Bu siyasette olduğu/olabileceği gibi, her konuda geçerlidir.

Kimsenin “arkamda bu kadar güç var, kuyruk var, şu kadar bilmem neyim var” diyerek, kendini farklı şekillerde göstermez ve kabul ettiremez.

Bu hem insanî açıdan doğru değil, hem sosyal açıdan etik değil, hem de gözden düşerler.

Kendilerini dev aynasında görerek, arkadasında ki bilmem kimler/neler/nelerine güvenerek, onun oylarını sahiplenerek, “ben ne dersem o olur/olacak” demek, sanırım ahmaklıktan başka bir şey olmasa gerek.

Hiç kimse, kendini ifade etmekten aciz değildir.

Hiç kimse, kendi kendine gelin-güveyi olmasın.

Kerim BAYDAK

Kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara