- Kategori
- Mimarlık
Hiç kimsenin ve herkesin...

İnsanoğlu yerleşik yaşama geçip kalıcı yerleşimler yapmasıyla beraber yapay çevremiz oluşmaya başladı. Bu yapay çevreye de kendi yaşam şartlarımızdan oluşan kültürümüzle biçim verdik. Dünyanın değişik yerlerinde farklı yaşam süren insan toplulukları da kendi kültürleriyle farklı yerleşimler yarattı.
Mülkiyeti bir kişiye ait olan yapı aynı zamanda bir başkasının da yaşam çevresini oluşturdu. Bu hem görsel alanımızı hem de hareket alanımızı belirledi. Bu açıdan baktığımızda her yapılan yapısal işlem bizi ilgilendirmekte. Yani yapılan her inşaat faaliyeti hem görsel açıdan hem hareket alanımız açısından baktığımızda aslında beni ilgilendirmez diyemeyeceğiz bir durumdur.
Yapının sağlamlılığı açısından da durum aynıdır. Herhangi bir yapının sağlam yapılıp yapılmadığı bizi yüzde yüz ilgilendirmektedir. Neden? Çünkü söz konusu yapı kendi mülkiyetimizde olmasa bile biz yada herhangi bir yakınımız o yapıya misafirliğe gidebilir, o binada kiracı olarak bulunabilir, hatta o yapının ikinci sahibi olabilir. Bu açıdan baktığımızda o binanın sağlamlığıda bizi direkt ilgilendirmektedir. Deprem anında hatta kendiliğinden yıkılması halinde biz veya yakınlarımız orada ölebiliriz.
Şimdi diyebilirmiyiz ki bu bina bana ait değil beni ilgilendirmez. Hayır kim yaptırıyorsa onu ilgilendirir diyebilir miyiz?
Hayır! Hiçbir yapı bir tek kimseye ait değildir. O yapı aslında herkesindir. Yani "HİÇ KİMSENİN VE HERKESİNDİR."