- Kategori
- Şiir
Hiç

Bak bir hiç daha bitti. Yine hiçlik bıraktı ve gitti. Yazmak kaldı bana, bir gitmek vardı, bir de yazmak; hani yüreğin yerinden çıkacakmış gibi, göğüs kafesini delecekmiş gibi, delirmiş gibi, ama hep zamana yenilmiş, tuş olmuş bir pehlivan gibi yeniden, yinelenen bir savaşın ortasına atılan bir cengâver gibi atar, atar da duygularını dizginleyemezsin, işte o anlar kaldı bana ve bir de yazmak… Öylece bakakaldığım duvarlara astığım, geçmişimi geçirsin diye, bu süreğen hastalığı bitirsin diye çırpınan, hani ahşabı çok sevdiğin için ahşap olan o saat… Başladığı yere her geldiğinde hafızamın bir daha yoklamasını almak, bir benliği yıkıp sen mefhumunu ruhuma hapsetmek gibi ulvi görevleri üstlenen o saat; neden hep seni göstermek zorunda, neden ‘o’, ‘o’, ‘o’ diye atmak zorunda ve neden içimde o nefesimi kesen göğüs ağrısına sebep olmakta? Hadsizlik ediyorsun çoğu zaman! Gelme, yazdırma bana bir daha, zaten bitmiyorsun, ne kadar karalasam da, olmuyor karanlıklarımdan sıyrılamıyorum işte!
Yine yenik düştüm sevdanın uğradığı saatin tık taklarına
Vur kaçlara karıştı kalp atışlarım
Vurup kaçtı anılar
Yıkık bir benlik bıraktı ardında
Yüzünde bir gülümseme
Yüzümde acı var
Yüzsüzlüğünde bir sınırı var
Yine yazdıracaksın be kadın!
Yine kırdıracaksın kalemi
Yırtıp attıracaksın kâğıdı
Nasıl anlatayım ben seni
Kaç cümle kurdurur bu hayat
Kaç nefes aldırır
Susturamazsın beni
İsyanımı bastıramazsın
Neyi senle çarpayım beni bulmak için
Seni kaça böleyim
Bin parçayım zaten
Dokunma
Acıtma sende
Ben sende aldım nefesi
Susturma acılarımı
Bırak haykırsınlar
Onlarında hakkı var
Onlar da haklılar
Benim son hakkımı harcadı hayat
Kısa kalır biliyorum
Yaşatmaz seni bana
Ama bitirir
Ama yitirir
Bitik yitik hiçlik
Ne söylesem
Ne yazsam
En az sen kadar
En az ben kadar
Biz kadar hiç…
Ben, hiçten vazgeçtim…
Murat Sinan İNCE