- Kategori
- Felsefe
Hiçliğin Poetikası
HİÇLİĞİN POETİKASI
Dudaklarımda Pazartesi,
Parmaklarımda ikindi
Bir menzil kilitlense bakışlarıma da
Yürüsem diyordum,
Aralanmış kapıya bakan buğulu bir camdan seyrediyordum hayatı,
Önümden zaman geçiyor,
İnsanlar geçiyor,
Bulutlar geçiyor,
Geçiyorum kendimden.
Gecemi sonlandırmayan güneş içime doğmuş,
Su yeşiline düşmüş yakamoz
Al ve sev demiş bana evren
Karşılık beklemeden.
Ki en görkemlisini bilirim sevmenin,
Sevginin en yalın halini taşırım kalbimde,
Avucun beyaz zambak gibi kokar,
Gardenya saman kokar aklıma geldiğinde...
Gelmişine geçmişine sövme sıramı beklerken,
Bıçak kesen sözler bileyliyordum hayata dair.
Ama mellisuga kuşu girdi rüyamdan
Mavi bir balina kalbi getirdi bana
Su yeşiline düştü yakamoz
Belki geçme sıram gelmiştir yaşamdan...
II
Bir şarkının naifliğine tutunarak yaşadığım hayatı
Bir dağa yaslanamadan yaşamayı ben seçmedim
Binlerce kez geçildi benden,
Ama sevgiyle kaldım,
Kendimden gayrısından geçmedim.
Üstüme üstüme geliyor siyah,
Anlamsız bir güneşe geriyorum göğsümü,
Karanlığı delen küfürler savurmak istiyorum,
Derinleşebildiği kadar derinleşsin bu yalnızlık,
Beni yıkamayacak biliyorum...
Anamdan ememediğim sütü
Babamdan dilenmek gibi bir muamma,
Daha kaç kez yüzleşeceğim senle çocukluk,
Daha kaç kez deşip geçeceksin sinemi,
Daha kaç kez girdabına savuracaksın beni bilinmezliğin,
III
İnadına yapacaklarım var,
Seveceklerim var daha,
Saracak can diyeceklerim...
Bir dağa yaslanamayanlara dağ olma hevesim,
Ben sevilmek nedir bilmedim Tanrım !
Sevebilmektir benim nefesim...
Bilmem kaç milyonuncu kez kendimi alıp karşıma,
O cevapsız soruyu sorma cüretini buluyorum kendime,
Asılı durduğu yerden bir kaç göz yaşı,
Bestelenmeyi bekleyen bir kaç şiir,
Ben kim olduğumu biliyorum Tanrım
Yüzleşemediğim kimdir…
IV
Şairin en güzel şiiridir hayatı
Ve en güzel şarkı hep son söylenendir,
Beni karartan üzümle
Aynı kadehte şarap olamadıktan sonra,
Ne anlamı kalır kalbimde taşıdığım muskanın,
Yazmış olmak İçin yazamadım hiç,
Kalbimi koydum her satırın altına,
Hiç kimsenin hiçbir şeyi olamadığım hayatta,
Hiç kimseyim hiçbir şeyim ne garip.
Babamın babası oldum,
Sevgilinin dostu,
Sonbaharın son yaprağı,
Güneşin son ışığı,
Deminde demlendiğim gece bile
Sabaha kavuşmak İçin can atarken,
Durağan bir zamana kafa tutmak bu işte,
Okumak var,
anlamak var,
Söylemek var,
Hissetmek var,
Bir de yaşamak var
en iyi bildiğimiz…
Bir tutam kefen kokusu alıp burnuma
İçimin en derinine gömüyorum kendimi,
Bunu yapmaya hakkım yok,
Bir zaman hissettiğimdendir bütün patavatsızlığım,
Biliyorum,
Hiç kimseyim hiçbir şeyim
Diyemediğindendir dost dediğin...
bir kalbi varsa insanın
her gün gamı kederi yüklenir
döner kendine
dönemez bir önceki güne.
Söküp atası gelir bazen
kalbini ,benliğini
tırnaklarıyla deşesi gelir
İçinin en derinini...
Vücudumdan ayırasım gelir hücrelerimi tek tek
Rüyamda Mellisuga kuşu
Burnumda Gardenya kokusu,
Hiçliğe gidiş bu yürüyerek…
Üzerine lanetli bir yün yorgan örtüyorum kederin,
İçinden geçtiğim gülistana da içinde öten bülbülede yazıklar olsun
Ben çoktan alıp başımı gitmişim bu kentten,
Bakmayın bedenimin aranızda dolaştığına,
Nefes aldığım yeri bir ben bilirim...