Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '21

 
Kategori
Felsefe
 

Hiçliğin Poetikası

HİÇLİĞİN POETİKASI

 

Dudaklarımda Pazartesi,

Parmaklarımda ikindi 

Bir menzil kilitlense bakışlarıma da 

Yürüsem diyordum,

Aralanmış kapıya bakan buğulu bir camdan seyrediyordum hayatı,

Önümden zaman geçiyor,

İnsanlar geçiyor,

Bulutlar geçiyor,

Geçiyorum kendimden.

 

Gecemi sonlandırmayan güneş içime doğmuş,

Su yeşiline düşmüş yakamoz

Al ve sev demiş bana evren

Karşılık beklemeden.

Ki en görkemlisini bilirim sevmenin,

Sevginin en yalın halini taşırım kalbimde,

Avucun beyaz zambak gibi kokar,

Gardenya saman kokar  aklıma geldiğinde...

 

 

Gelmişine geçmişine sövme sıramı beklerken,

Bıçak kesen sözler bileyliyordum hayata dair.

Ama mellisuga kuşu girdi rüyamdan

Mavi bir balina kalbi getirdi bana

Su yeşiline düştü yakamoz 

Belki geçme sıram gelmiştir yaşamdan...

 

                    II

 

Bir şarkının naifliğine tutunarak yaşadığım hayatı

Bir dağa yaslanamadan yaşamayı ben seçmedim

Binlerce kez geçildi benden,

Ama sevgiyle kaldım,

Kendimden gayrısından geçmedim.

 

Üstüme üstüme geliyor siyah,

Anlamsız bir güneşe geriyorum göğsümü,

Karanlığı delen küfürler savurmak istiyorum,

Derinleşebildiği kadar derinleşsin bu yalnızlık,

Beni yıkamayacak biliyorum...

 

 

 

 

 

Anamdan ememediğim sütü

Babamdan dilenmek gibi bir muamma,

Daha kaç kez yüzleşeceğim senle çocukluk,

Daha kaç kez deşip geçeceksin sinemi,

Daha kaç kez girdabına savuracaksın beni bilinmezliğin,

 

 

                 III

 

İnadına yapacaklarım var,

Seveceklerim var daha,

Saracak can diyeceklerim...

Bir dağa yaslanamayanlara dağ olma hevesim,

Ben sevilmek nedir bilmedim Tanrım !

Sevebilmektir benim nefesim...

 

Bilmem kaç milyonuncu kez kendimi alıp karşıma,

O cevapsız soruyu sorma cüretini buluyorum kendime,

Asılı durduğu yerden bir kaç göz yaşı,

Bestelenmeyi bekleyen bir kaç şiir,

Ben kim olduğumu biliyorum Tanrım

Yüzleşemediğim kimdir…

                        

                IV

 

Şairin en güzel şiiridir hayatı

Ve en güzel şarkı hep son söylenendir,

Beni karartan üzümle 

Aynı  kadehte şarap olamadıktan sonra,

Ne anlamı kalır kalbimde taşıdığım muskanın,

 

 

Yazmış olmak İçin yazamadım hiç,

Kalbimi koydum her satırın altına,

Hiç kimsenin hiçbir şeyi olamadığım hayatta,

Hiç kimseyim hiçbir şeyim ne garip.

Babamın babası oldum,

Sevgilinin dostu,

Sonbaharın son yaprağı,

Güneşin son ışığı,

 

 

 

 

 

 

 

 

Deminde demlendiğim gece bile

Sabaha kavuşmak İçin can atarken,

Durağan bir zamana kafa tutmak bu işte,

Okumak var,

anlamak var,

Söylemek var,

Hissetmek var,

Bir de yaşamak var 

en iyi bildiğimiz…

 

 

 

 

Bir tutam kefen kokusu alıp burnuma

İçimin en derinine gömüyorum kendimi,

Bunu yapmaya hakkım yok,

Bir zaman hissettiğimdendir bütün patavatsızlığım,

Biliyorum,

Hiç kimseyim hiçbir şeyim 

Diyemediğindendir dost dediğin...

 

bir kalbi varsa insanın 

her gün gamı kederi yüklenir

döner kendine

dönemez bir önceki güne.

Söküp atası gelir bazen 

kalbini ,benliğini

tırnaklarıyla deşesi gelir

İçinin en derinini...

Vücudumdan ayırasım gelir hücrelerimi tek tek

Rüyamda Mellisuga kuşu

Burnumda Gardenya kokusu,

Hiçliğe gidiş bu yürüyerek…

 

 

Üzerine lanetli bir yün yorgan örtüyorum kederin,

İçinden geçtiğim gülistana da içinde öten bülbülede yazıklar olsun 

Ben çoktan alıp başımı gitmişim bu kentten,

Bakmayın bedenimin aranızda dolaştığına,

Nefes aldığım yeri bir ben bilirim...

 

 
Toplam blog
: 10
: 105
Kayıt tarihi
: 15.07.14
 
 

Yorgun doğdu. Dinlenmek için yaşıyor... Eğlence-müzik sektöründe... ..