- Kategori
- Kitap
Hitit Güneşi
Sekiz yıl önce alıp zevkle okuduğum kitabı kaç zamandır tekrar okumak için niyetleniyordum. Sanki biliyormuşum gibi denk getirmişim. Haftaya bugün, onaltısında ikinci ölüm yıldönümüymüş.
Kimden mi söz ediyorum? Mualla Eyüboğlu Anhegger'den. Nam-ı diğer HİTİT GÜNEŞİ!
Çok ünlü bir ailenin bireyidir Mualla hanım. İkinci dönem Trabzon milletvekili Rahmi Eyüboğlu'nın kızı. Ressam, şair Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Türk aydınlanmasının öncülerinden yazar, öğretim görevlisi Sabahattin Eyüboğlu'nun kız kardeşidir.
Okuduğumuz her kitap farklı etkiler bırakır bizlerde. Kimini öylesine okur geçeriz, kimini beğenir okur, ama koyar kitaplığa bir daha yüzüne bakmayız, kimini de müthiş bir iştahla okur, önümüze çıkan başka başka dünyalara, açılan kapılara girer çıkarız. Ve kitabı tekrar tekrar açıp bakmak isteriz, o dünyalarda tekrar dolaşmak.
Gazeteci Tûbâ Çandar'ın kaleme aldığı 'HİTİT GÜNEŞİ Mualla Eyüboğlu Anhegger' biyografik söyleşisi işte böyle bir kitap.
1919 yılında babasının görevi nedeniyle bulundukları Sivas'ta doğmuş ama, beş yaşında gittikleri Trabzon Maçka'da geçirmiş çocukluğunu. Lise ve üniversite eğitimini İstanbul'da yapmış ve bundan sonra Trabzon'a çok ender gitmiş olmasına rağmen kendisini "Ben bir Trabzon kızıyım" diye tanımlıyor. Aile Trabzonlu, hatta bir hikayesi var; on altıncı yüzyılda Kanuni devrinde (Kanuni Trabzon doğumlu bir şehzade) bir ara şap hastalığı yüzünden et bulunmaz olmuş. Anneannesinin büyük büyük dedelerinden biri padişah ordusunun etsiz kaldığını duyunca koyunlarını mavnalarla Pulathane'den getirip deniz kıyısına salıvermiş. Koskoca padişah tabi bunun altında kalmamış ve tutmuş Maçka'yı onlara vermiş. Bütün Maçka, Sümela Manastırı'nın olduğu topraklar dahil onlarınmış o zaman.
Trabzon'u yeniliklere çok açık, modern bir şehir olarak anlatıyor. Tenis kortu bile varmış, elektrik yokken aileler kızların çeyizine elektrik süpürgesi, elektrikli ütüler getirtip koyarlarmış. "Biraz da gösterişe meraklıydı bizim Trabzon halkı" diyor. Sonradan elektrik gelince hepsini çıkarıp kullanmışlar.
Ailenin tüm çocukları babanın isteği ile kız erkek ayrılmadan okutulmuş. O dönemde bırak orta okulu, lisede bile okuyamazken bir çok kişi, Eyüboğlu ailesinde 'liseden sonra mutlaka üniversite okunacak' kuralı varmış.
Mualla hanım da okumuş, Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü'nde dört kız öğrenciden biri olarak eğitim görmüş. Sonrası tam bir maraton. Dur durak bilmeden çalışma, hep çalışma.
İlk olarak, ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu'nun öncüleri arasında bulunduğu Köy Enstitüleri'nde hocalık yapmak için yollara düşer. Ankara yakınlarındaki Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde idealist bir ruhla köylü çocuklara eğitim verebilmek için uğraş verir. Okuma yazma oranının yüzde üç ve nüfusun yüzde doksanının köylü olduğu ülkede köylüleri eğitmek için, şehirlerden uzak ama tren istasyonlarına yakın yirmi bir bölgede enstitülerin yerleri belirlenmiş. Zehirli sıtmaya yakalanıp geri dönene kadar beş yıl çalışmış burada Mualla hanm.
1953'den emekli olduğu 1983 yılına kadar Anadolu'nun bir çok yerinde ve İstanbul'da onlarca eserin restorasyonunda başmimar olarak çalışır. Rumeli Hisarı ve Topkapı Sarayı Harem dairesi restorasyonları onun eseridir.
1958 yılında Alman Türkolog Dr. Robert Anhegger ile evlenir ve onun 2001'deki ölümüne kadar Beyoğlu'ndaki ünlü Doğan Apartmanı'nda yaşarlar.
Kitap çok renkli ve mizahi aslında. Bakmayın siz benim böyle kuru anlatımıma.
Benim en ilgimi çeken ve hayretle okuduğum bölümü aktarayım size en iyisi.
Efendim, dünyaca meşhur Adanalı romancımız Yaşar Kemal Mualla hanıma âşık olmuş, hislerini açacak cesareti olmadığından direkt evlenme teklifinde bulunmuş. Bizim kızımız evlenmeyi düşünmeyecek kadar realist olduğu için reddedilmiş. Yaşar Kemal işi gereği seyahatlere çıkmak zorunda kalınca aşkı külleneceğine daha da alevlenmiş. Tabi o zaman cep telefonu falan olmayınca sarılmış kâğıda kaleme yazdıkça açılmış, açıldıkça yazmış. Bir dolu karşılığı olmayan aşk mektubu. Sevdadan ölecek hale gelmiş, ama bizim kızdan 'tık' yokmuş. Sonunda pes edip Tilda ile evlenmiş o da işte.(Mektupların bir çoğuna da kitapta yer verilmiş.)