Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '09

 
Kategori
Eğitim
 

Hızlı mı okumalıyız yoksa hazlı mı okumalıyız?

Hızlı mı okumalıyız yoksa hazlı mı okumalıyız?
 

“Bilgi”, “Başarı” ve “Öğrenme” çağımızda kişisel değerleri artıran en önemli kavramlardır. Bu kavramlara en hızlı, ucuz, kolay ve etkili ulaşma yöntemi de okumaktır. İlkokulda okumayı öğrenir, sonra da hayat boyu öğrenmek için okuruz. Yine de çoğumuz daha fazla bilgiyi daha kısa sürede kazanabileceğimiz hızlı okuma ve öğrenme için yeterince gayret sarf etmeyiz. Halbuki okumak, bilinçli toplumun öncelikli ihtiyaçları arasındadır.

Yaşadığımız dünyada bilgi akıl almaz bir hızla çoğalıyor. Geçmiş yüzyıllarda yüz sene içerisinde üretilen bilgi bugün birkaç gün içerisinde üretiliyor. Henüz yeni üretilmiş bir bilgi bir buçuk saat içerisinde eskiyor. Hayatın her alanını kuşatan bilgi yoğunluğu ve teknolojik gelişmeler okuma eyleminin de hızlanmasını zorunlu kılmaktadır. Yani, okunacak yığınla kitap, dergi, gazete vb. dururken hızlı okumayı öğrenmekten başka çare yoktur.

Günümüzde, normal okuma hızı kişinin ihtiyaç duyduğu bilgi yükü için yeterli değildir. Çünkü, içinde yaşadığımız yüzyıla kadar bilgiye ulaşabilmek ve onu elde edebilmek bu kadar kolay değildi. Ancak, 1990’lardan itibaren teknolojinin hızla gelişmesi, kitapların dışında internetin de hayatımıza girmesi insanların bilgiye ulaşmasını büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Geriye kişinin aldığı bu bilgileri özümseyip yorumlaması kalmaktadır. Bunun tek yolu ise, “hızlı okumak”tır.

Bilim ve teknolojinin bu kadar hızlı geliştiği günümüzde bilimin ve gelişmenin gerisinde kalmamak için düzenli, planlı ve hızlı okumaya ihtiyaç vardır. Hızlı okuma alışkanlığını kazanmamış bir insan, bilgi yoğunluğunun ve teknolojik gelişmelerin altında ezilecek demektir. Eric Hoffer der ki, “Değişim çağında öğrenenler dünyayı ele geçirecek; her şeyi bilenler ise var olmayan bir dünyaya ait bilgileri ile baş başa kalacaklardır.” Bunun için her insan, hızlı okuma tekniklerini öğrenmek ve hızlı okuma alışkanlığını kazanmak mecburiyetindedir. Yoksa , kaplumbağa yürüyüşüyle uçak kovalamak gibi bir çıkmazın içerisine girecektir.

İlköğretim birinci sınıfta öğretmenimiz bize şunu söylemiştir: “Çocuklar artık okumayı söktünüz. Artık bundan sonra başka konulara geçiyoruz.” Sekiz yılda, ancak, dakikada 150 kelime okuma düzeyine ulaştık. Öğretmenlerimiz, “Bundan daha hızlı okuyamazsın. Bunu aklından çıkar. Bu mümkün değil.” demişlerdir. Bunun üzerine bizlerde okuma hızımızı geliştirmeyi hiç düşünmedik. Yıllarca hep aynı hızla okuma başarısı gösterdik. Bundan dolayı okuma hızı eğitimi sürdürülememiştir. Yapılan bir araştırmaya göre, ülke nüfusunun sadece %10’u okumak için kitap satın alıyor. Kitap satın alan bu %10’un da sadece %10’u satın aldığı kitabı bitirebiliyor. Neden? Okuma hızımız yavaş olduğu için, arzulu bir şekilde aldığımız kitabı okurken sıkılıyor ve bitirilememiş kitaplar mezarlığına onu da gönderiyoruz. Bence alınan bir kitap en kısa sürede bitirilmeli. Bu konuda kendimize hedef koymalıyız. Bu kitabı 3 günde bitireceğim gibi.

Bununla birlikte, beynimizin 1 dakikada algılayabileceği kelime sayısı ortalama 1200 civarındadır. Okuma hızımız bundan aşağı olduğunda beynimiz o kadar boş kalacak ve dolayısıyla konsantrasyon ve dikkat azalacak, anlayamadım kuruntusuyla geri dönmeler artacaktır. Sonuç olarak anlama azalacağından o kitabı okumayı sürdürmemiz güçleşecektir. Ama beynimiz doğası gereği hız istiyor. Hız arttıkça dikkat, konsantrasyon ve tabii ki anlama oranı da artacaktır.

Bununla birlikte her zaman hızlı mı okuyacağız sorusu akla geliyor. Cevap, tabii ki hayır. Hızlı okuma tekniklerini gerektiğinde kullanacağız. Örneğin; gazete dergi, roman okurken, bir kaynaktan bir kavramı ararken, bir metnin ana fikrini anlamaya çalışırken hızlı okumamız bize zaman kazandıracak ve okuma eylemini zevkli bir iş haline getirecektir. Bununla birlikte felsefi eserleri, şiir kitaplarını ve üzerinde düşünmemiz gereken kaynak eserleri hızlı okumak zorunda değiliz yani hazlı okuyabiliriz. Ama en çok hızlı okumaya gereksinim duyanlar öğrencilerdir. Özellikle zorlu bir yarışın var olduğu ülkemizde öğrencilerin işine çok yarayacaktır hızlı okuma. Bu yarış, ÖSS ve SBS yarışıdır, ne bileyim KPSS yarışıdır. Bu sınavlarda zaman sınırlaması bulunduğundan öğrenciler, “verilen sürenin yetmemesi” sorunu ile karşı karşıyalar. Bu ise öğrenci için ciddi bir handikap. Öğrenci sınavdan çıkıyor, Türkçe sorularını bitiremedim diyor. Süre olsaydı bitirecekti. Uzmanların gözlemlerine göre, hızlı okuma tekniklerini öğrenip kullanma, ortalama 25-30 dakikalık avantaj sağlıyor. Bu da öğrencinin istediği üniversiteye girmesine ciddi katkı yapıyor.

Hızlı okuma becerisine sahip olan yöneticiler, işadamları, avukatlar, gazeteciler, emniyet görevlileri ve subaylar hızlı okuma tekniklerini öğrenip uygulamaları sayesinde eve iş götürme gibi bir sorundan kurtuluyorlar, dağ gibi evrakları, dosya ve dökümanları işyerinde kısa zamanda bitiriyor, dolayısıyla ailesine ve kendine daha fazla zaman ayırıyorlar. Düzenli bir kitap okuma alışkanlığına sahip oldukları için ailesine ve çevresindekilere güzel örnek teşkil ediyorlar. Çocuklarına “kitap oku!”, “ders çalış!” deme gibi külfet ve sıkıntılardan kurtuluyorlar. Çevresinde bilgili, kültürlü bir insan olarak görülüyor ve değer veriliyor. Kendi uzmanlık alanlarındaki gelişmeleri daha rahat takip edebiliyorlar. Sonuç olarak hızlı okumanın faydaları saymakla bitmez.

Bir örnekle yazıma son vermek istiyorum, “Lise mezunu 21 yaşında, 15 kilo fazlası olan, insan ilişkilerinde bocalayan, hayattan beklentisi az, 37 metrekarelik bekar evinde mutfağı olmadığı için bulaşıklarını banyo küvetinde yıkayan ve oldukça mutsuz bir insan, birden insanların ilgi odağı haline gelmişti. Aynı zamanda bu insan saygı duyulan, insan ilişkilerinde mükemmel ve dünya çapında başarı gösteren önemli kişi oluvermişti.”

Bu kısa hayat hikayesi “Sınırsız Güç” adlı kitabın yazarı Anthony Robbins’e ait. Lise mezunu olduğu halde Anthony Robbins, bugün Amerika’nın en iyi kişisel gelişim uzmanlarından biridir. Dünya çapında düzenlediği seminerlerine devlet başkanları, en büyük şirketlerin müdür ve genel müdürleri katılmaktadır.

Peki 7-8 yıl gibi kısa bir zamanda Anthony Robbins, bu kadar büyük bir başarıyı nasıl yakalıyor? Başarısının sırrı nedir? Kendisi bir kitabında başarısının sırrını şöyle anlatıyor: “Önce bir hızlı okuma kursuna gittim. Hemen ardından birkaç yıl içinde, kişisel gelişimle ilgili 700 kitap okudum. Bir çok seminere katıldım. Daha sonra Amerika’nın bir çok yerinde seminerler verdim.

Ben de -bu satırların yazarı olarak- bir karar verdim ve bir hızlı okuma kursuna katıldım. Sonunda hayatım değişti. 2005 Temmuz ayında her gün 1 kitap okuyarak bir ayda 31 kitap okuma başarısını gösterdim. Siz de bir karar verin bakın sizin de hayatınız değişecek. Bunu göreceksiniz.

H.İbrahim BAYDUR

Kişisel Gelişim Uzmanı

Rehber Öğretmen

 
Toplam blog
: 3
: 22398
Kayıt tarihi
: 22.12.08
 
 

Aydın ilinin şirin ilçesi Nazilli'de Rehberlik ve Araştırma Merkezinde Psikolojik Danışman olarak ça..