- Kategori
- Üniversiteler
Hoşçakalınız...

Türkiye Üniversiteleri Güzel Sanatlar Fakülteleri Dekanları toplu halde. Büyük Buluşma Sergisi için MSKÜ. Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeler- 12. 11. 2009
İnsanların yaşamı, kendileri için “ilginç bir roman” veya “gözlerden film gibi geçen bir macera” olarak değerlendirilir. Bu kapsamda yaşamlarının sıra dışı olduğunu belirtenler de vardır. Benim yaşamım, kendi ölçeğimde ve kendi ortamımda biraz olağandışılık gösterir. Belki, çok önemli tarihi bir kişilik değilim. Ama ilim Muğla’da olsa, çocukluk ve gençlik yıllarım, yoksul bir Anadolu bozkırının kavrukluğu içinde geçmiştir. Bu süreç içinde geçen yaşantımı, değerli bir yazar kaleme almak için uğraş vermektedir. Bir başka arkadaşımda yazdığı, ama henüz yayınlanmamış bir nehir- şiirinde şöyle tanımlamaktadır :
“Muğla’ın bir dağ köyünde doğmuştur.
Kitaplara ve kaleme düşkünlüğünün
nasıl başladığının
farkında değildir kendisi de.
Ortaokula gitmesi,
bir olaydır Hasan Atilla’nın
Çünkü;
okumak ne ola ki ?
peki, oğlaklara kim bakacak?
kim, kıracak tütünü ?
Öyle pek iyi bir adet değildir okumak köyde
Hele, hele,
Üniversitelere filan hedeflemek lise sıralarında
olacak iş midir?
Babanın deyimi ile
altından kalkılacak “masarif midir ?”
yüksek tahsil yaptırmak.”
(ç.ö.k. )
Kalabalık, fakir bir köylü ailesinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Paylaşmayı ve bulduğu ile yetinmeyi, hatta kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayacak her türlü üretimi gerçekleştirmeyi daha çocuk yaşlarında başlamıştır. Yazları tütün işçiliği ve keçi çobanlığı, kışları da okuluna giderek bir yaşam formunu geliştirmek hiçte kolay olmamıştır.
Bugün, Sakar’dan zevkle Gökova’yı seyrettiğiniz ve onun uzantısı “Okaliptus Ağaçları” ile muhteşem bir koridor oluşturan yolun yapımında , “yol vergisi” için üç ay emeği ile çalışan; Cazkırlar köy ilkokulunun yapımında öncü- katkı koyan; Bencik Çayı üzerinde çocukların okullarına gelebilmesi için ilk köprüyü kendi elleri ile yapan, okuma-yazmayı kendi kendine öğrenen, yöresinde 600’den fazla köy evi yapan bir babanın, “Cumhuriyet’in Anadolu kırlarında yerleşmesi”nin sessiz ve gösterişsiz katkısını gururla taşıdım. Yozlaştırılmış bir demokrasinin uygulanması nedeni ile 4,5 (dört buçuk) köye parçalanan Cazkırlar’dan yeni bir Ayhan ÇIKIN’ın çıkması kolay olmayacaktır. Çünkü güzelim yavrularımızın günde en azından 4-5 saati, taşımalı eğitim nedeniyle yollarda kaybolmaktadır.
Ortaokulu bitirdiğimde yatılı öğretmen okulunu kazanmıştım. İlle de liseye gideceğim diye tutturduğumda rahmetli babam, “aha!.. keçiler, aha!... tütün tarlası . Hangisine gidersen git” uyarısıyla başlayan yolculuk, pek çok sıkıntılardan ve uğraşılardan sonra bugünkü konumuma kadar geldi.
Türkiye’nin en özgürlükçü anayasasının uygulandığı bir dönemde üniversitede öğrencilik yaptım, akademik hayata başladım . Bu dönemde çok çeşitli politik görüşler gündeme geldi ve tartışıldı. Bu ortamda Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın, Cumhuriyet’in ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere “Kurucu”ların felsefesini, “insan odaklı” olarak özümledim. Atatürk devrim ve ilkelerini , bilimsel sorgulama çerçevesinde gözden geçirerek, “Yüce Koşu” şiirini yazdım ve bu devrim ve ilkelerini savunmayı , korumayı ve sürdürmeyi kendime ilke edindim.
Uzun bir kalp yetmezliği sonucunda, tam bu dünyayı terk etmeyi hazırlanırken, bilimin muhteşem mucizesi ve “Yüce”nin izniyle, 2000’de bir “başka yürek”le yaşamayı sürdürdüm. 2007’de Muğla Üniversitesi’nde görev aldım. Bu benim için inanılmaz bir “yaşama dönüş”tü. 2013 başından itibaren yasal olarak görev sürem bitiyor.
Görev dönemimde, başta üniversitemizin ikinci rektörü Sayın Prof Dr. Şener Oktik, üçüncü rektörü Sayın Prof. Dr. Mansur Harmandar olmak üzere, tüm akademisyen arkadaşlarıma (burada sayın Prof . Dr. Atila Çolak’ı ayrıca anmam gerekir); yöneticiliğim süresince katkılarını ve yardımlarını hep yanımda hissettiğim Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi ve Milas Meslek Yüksekokulu akademisyenlerine ve çalışanlarına şükran borçluyum.
“Ağaçlar ve sular arasından
Coşup gidiyorsa yürek ağrıları
Ilgım mıdır? Sorgula, geçmişteki anıları ?”
Herkese en içten saygılarımla “Hoşça kalınız” diyorum.
Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN
01.01.2013
1960’lı yıllarda üniversiteye ancak lise mezunları gidebilirdi. Meslek okulları (liseleri) mezunları ancak lise bitirme sınavlarını başarabilirlerse, üniversite sınavlarına girebilirlerdi.