- Kategori
- Bebek - Çocuk
Hoşgeldin Mete bebek

Çoğul olmak güzel.
Dedemi çok severdim. Okullar tatil olunca Fethiye’nin kavurucu yaz sıcağından kaçarak Üzümlü köyümüze kaçardık. Tek odalı bir evde dedemin bütün torunları toplaşırdık. Evin önünde dedemin yaptığı çardağın üzerinde TRT’nin radyosundan (başka kanal yoktu) gelen Türk Sanat müziği eşliğinde hiç bitmeyen askerlik anılarını dinlerdik.
Nasıl bitsin hayatının koskoca 3 yılını askerlikte geçirmişti. Rahmetli dedeciğime sorardım: “Dede, senin Çanakkale’de şehit olan Mustafa dedem tek erkekmiş. Ee sen de tekmişsin. Babamın da 4 tane ablası var, hiç erkek kardeşi yok. Ee ben de tek oğlanım ama bizim soy ismimiz neden Kaptanoğulları?” Dedem gülerek 14 torununu baş ucuna toplar başlardı anlatmaya. “Benim dedemin dedesi bezirganmış. Kalkan limanına tekneyle gelen malları katırlara yükleyip civardaki köylülere satıyormuş. Yine o zamanlarda otel dediğimiz konaklama yerleri yerine hanlar varmış.
Bizim bezirgan ve oğlu, Üzümlü köyüne her geldiğinde aynı handa konaklıyormuş. Gel zaman git zaman hanın sahibi ile çok iyi ahbab olmuşlar. Fakat bezirganın oğlu, hanın sahibinin kızına aşık olmuş. Babasına o kadar ısrar etmiş ki, hanın sahibinden kızı istemek zorunda kalmış. Hanın sahibi; “seninle uzun zamandır dostluğumuz var. Seni severim bilirsin. Ama bu koskoca evde yanımda birtanecik kızım var. Başka çocuğum yok. O yüzden kusuruma bakma, kızımı senin oğlana verip gurbet hasreti çekemem” demiş. Bizim bezirgan baba, oğlunun umutsuz haline bakıp “al o zaman, bu oğlan sen de kalsın, evlenip yuvalarını kursunlar. Ben de daha çook erkek evlat var” demiş. Ne demiş atalarımız “büyük lokma ye, büyük konuşma.” Çok demiş ama bıraktığı erkek çocuktan itibaren 5 kuşak, hep tek erkek çocuk ile bugüne kadar gelinmiş.
Mazallah erkek çocuk olmasa ya da olanların başına bir şey gelse sülale soy ismine noktayı koyacak. Sonunda erkekleri ikiledik. Artık soy ismimiz gibi erkeklerimiz de çoğul oldu. Hayatta olsaydı bu işe en çok dedeciğim sevinirdi. Canım aşkım doğum gününde ikinci erkek çocuğumuzu, Mete bebeğimizi dünyaya getirdi. Kendine ve bize mükemmel bir doğum günü hediyesi verdi. Bilirsiniz bu işler zahmetli biraz. Ama biz hepimiz çok mutluyuz.
Nasıl bitsin hayatının koskoca 3 yılını askerlikte geçirmişti. Rahmetli dedeciğime sorardım: “Dede, senin Çanakkale’de şehit olan Mustafa dedem tek erkekmiş. Ee sen de tekmişsin. Babamın da 4 tane ablası var, hiç erkek kardeşi yok. Ee ben de tek oğlanım ama bizim soy ismimiz neden Kaptanoğulları?” Dedem gülerek 14 torununu baş ucuna toplar başlardı anlatmaya. “Benim dedemin dedesi bezirganmış. Kalkan limanına tekneyle gelen malları katırlara yükleyip civardaki köylülere satıyormuş. Yine o zamanlarda otel dediğimiz konaklama yerleri yerine hanlar varmış.
Bizim bezirgan ve oğlu, Üzümlü köyüne her geldiğinde aynı handa konaklıyormuş. Gel zaman git zaman hanın sahibi ile çok iyi ahbab olmuşlar. Fakat bezirganın oğlu, hanın sahibinin kızına aşık olmuş. Babasına o kadar ısrar etmiş ki, hanın sahibinden kızı istemek zorunda kalmış. Hanın sahibi; “seninle uzun zamandır dostluğumuz var. Seni severim bilirsin. Ama bu koskoca evde yanımda birtanecik kızım var. Başka çocuğum yok. O yüzden kusuruma bakma, kızımı senin oğlana verip gurbet hasreti çekemem” demiş. Bizim bezirgan baba, oğlunun umutsuz haline bakıp “al o zaman, bu oğlan sen de kalsın, evlenip yuvalarını kursunlar. Ben de daha çook erkek evlat var” demiş. Ne demiş atalarımız “büyük lokma ye, büyük konuşma.” Çok demiş ama bıraktığı erkek çocuktan itibaren 5 kuşak, hep tek erkek çocuk ile bugüne kadar gelinmiş.
Mazallah erkek çocuk olmasa ya da olanların başına bir şey gelse sülale soy ismine noktayı koyacak. Sonunda erkekleri ikiledik. Artık soy ismimiz gibi erkeklerimiz de çoğul oldu. Hayatta olsaydı bu işe en çok dedeciğim sevinirdi. Canım aşkım doğum gününde ikinci erkek çocuğumuzu, Mete bebeğimizi dünyaya getirdi. Kendine ve bize mükemmel bir doğum günü hediyesi verdi. Bilirsiniz bu işler zahmetli biraz. Ama biz hepimiz çok mutluyuz.