- Kategori
- Gündelik Yaşam
Huzur almaya gidiyorum…

http://csicop.org/si/2001-07/criticism.jpg
Vatan gazetesi köşe yazarlarından Haşmet Babaoğlu, birçok okuru tarafından eleştirilmiş. Gündemde bu kadar sorun varken o nasıl olur da aşktan, meşkten söz edermiş.
Nasıl bir anlayış bu? Nedir yani çorbada tuzun olsun sen de eleştir demek mi?. Türbanı anlat, Türkiye geriye gidiyor heyy sen nerelerdesin demek mi? Sen nasıl Atatürk çocuğusun, onun emaneti Laiklik ilkesine hiç mi sahip çıkasın yok demek mi?
Nasıl bir anlayış bu? Günlerdir gerek görsel ve gerekse yazılı medyada zaten görüyor ve okuyoruz. Artık telefon çaldığında ahizenin içinden başörtüsü çıkacakmış gibi geliyor. Gelen maillerin haddi hesabı yok. Hepsini de okuyorum. Okumadan silip attığım yok. İçim acıyarak okuyorum.
Yazanları çizenleri destekliyorum ayrıca. Yazmaya devam etsinler, konuşmaya da. Kimbilir belki değişir bir şeyler ki, epey zor. Ama bir köşe yazarının, “başka şeyler” de yazıyor diye eleştirilmesi yersiz! Ayrıca eleştirenleri merak ediyorum, ne yapmışlar acaba “türban” sorunu için? Mangalda kül bırakmamak kolay olsa gerek.
Mecliste türbanla ilgili ilk tur tamamlandı. İkinci tur Cumartesi yapılacak. Sonuçlar zaten belli. İçim daralıyor. Bugün öğlende tost almaya giderken, bir adam gördüm; yalnız değildi. Sağında ve solunda çarşaflı iki kadın vardı. Hale bakın ya dayanamıyorum, kahroluyorum.
Her şeyin hayırlısı demekten yoruldum. Bunun hayrı falan yok. Zerre kadar yok.
Ben Haşmet Babaoğlu’na bakayım bugün neler yazmış. Zira ateş, hiç durmadan faal akımda olan bir burun, peçeteyle muhataplıktan kızarmış ve hafif yara olmuş burun kenarları, şişmiş gözler, halsizlik halinde olan kendimin az biraz huzura ihtiyacı var.
Esra/bubinick