- Kategori
- Öykü
Huzur Kapısı

Alıntıdır.
Pencere kenarındaki ovuklar ekim rüzgarının sert esintisiyle beraber oda içerisinde büyük uğultuya sebep oluyordu. Büyükanne Sofia hasta yatağından iniltiyle bu uğultuya eşlik ediyor ve odada adeta bir klasik müzik resitali sunuyordu. Ceviz ağacından yapılmış ve özenle oyularak işlenmiş büyük kapının bir kanadı, gırtlaklanmış tavuk misali büyük bir gıcırtıyla açıldı. Yedi yaşına daha yeni girmiş ve gözleri pırıl pırıl parlayan Antony elinde bir tepsiyle odaya girdi. Antony, bakıcının yapmış olduğu koyu kıvamlı çorbanın bulunduğu tepsiyi büyükannesinin yanında duran cilasız, ahşap, eski bir taburenin üzerine bıraktı. Cılız bir ses tonuyla:
- Haydi koca Sofia, maman geldi, dedi.
Büyükanne Sofia gözleri nemli bir şekilde torununa baktı. Dördüncü felç atağından sonra konuşma yetisini de kaybeden büyükanne nemli gözlerle “Antony’m, küçük beyefendim.” Dedi kendince inleyerek. Antony tek kanadı açık kapıyı çarparak çıktı. Geniş koridorda sesi yankılandı:
- Ahh koca Sofia, kulübende hırlıyorsun, artık dışarı bile çıkamıyorsun, seni bakımevi paklar.
Büyükanne bir çorbaya baktı bir de kaşığa. Nemli gözleri Karadeniz’in yağmur yüklü bulutları gibi kendini saldı en sonunda. Bu sırada kapıdan mini eteği ve fırfırlı gömleğiyle hizmetçi Adelita girdi. Karadeniz kıyılarındaki Rus topraklarında İspanyol bulmak zordur. Fakat Adelita üç kuşaktır Rusya’da. Anadili Rusça. Güzelliği de Ruslara taş çıkartacak cinsten. Bembeyaz teni, incecik bacaklarıyla adeta noel şekerini andırıyordu. Gömleğinin üstten iki düğmesi açılmış, beyaz gömleğinin içindeki renkli sutyenin askıları omzunda raks ediyordu. Büyükanne Adelita içeri girer girmez irkildi. Başını güç de olsa kapıya çevirdi. Gözleri genç kızın göğüslerine kaydı. Adelita düğmelerinin açık olduğunun o an farkına vardı. İçinden demek Efendi Gregor bu yüzden sabah benimle çok ilgilendi diye geçirdi. Hemen kendine çekidüzen verip:
-İyi günler Bayan Sofia, dedi.
Bu evde Bayan Sofia’ya iyi davranan sadece bu bakıcı kız vardı. Antony’de altı yaşına kadar büyükannesini çok severdi. Fakat her şeyin farkına varmaya başladığı anda annesi Natalie ve babası Gregor onu etkilemeyi başarmıştı. Altı yaşındayken her ne kadar annesi ve babasını dinliyor gibi görünse de onlar yokken büyükannesinden masal dinlemeye bayılırdı. Tabii o zamanlar Sofia tekerlekli sandalyede ve konuşabiliyordu. Antony’nin büyükannesine davranışının kötü olduğunu Adelita her fırsatta dile getiriyordu. Fakat küçük bey oralı bile değildi. Adelita büyükanne de olduğu gibi Antony’de konusunda da çok sabır gösteriyordu. Her şeyin düzelecek ve büyükanne Sofia huzurlu bir şekilde ölecekti. Adelita:
- Kusura bakmayın efendim, çorba biraz koyu oldu, ama tadı harika. Az önce bir kase de ben içtim, dedi.
Bayan Sofia içtenlikle gülümsedi. Fakat bu gülümseme felç nedeniyle Adelita’ya buz gibi göründü. Genç kızın tedirgin olduğunu gören büyükanne gözlerinin kömür karasını tavana çevirdi. Adelita büyükanneye yemeğini yedirirken ona yeni erkek arkadaşından bahsediyordu. Bu sırada cama birkaç damla su çarptı. Ve en sonunda fırtınayla birlikte bardaktan boşanırcasına bir yağmur indi. Hava aniden soğuduğundan olacak camlar bir anda buğulandı. Buğular yoğunlaştıkça su damlasına dönüşüyor, su damlaları birbirlerine katılarak dut ağacından yapılmış ahşap çerçeveyi ıslatıyordu. Oda da keskin bir orman kokusu dolaşıyordu.
- Nikolay beni çok seviyor galiba, ama ben henüz ciddi bir ilişkiye hazır mıyım bilmiyorum. Şu anda her şey çok güzel ama ilişkimiz yıllandıkça şarap misali güzelleşeceğine, sirke gibi ekşirse, dedi.
Yaşlı Sofia bu kelimelerden çok hoşlanmış olacak ki gülme sesine benzer iniltiler çıkardı. Adelita çok uzun zamandır büyükanneyle ilgileniyordu. Bu nedenle bu seslerin gülme olduğunu anladı. Ve şen bir kahkahayla büyükanneye eşlik etmeye başladı. Yüksek tavanlı geniş bir ambarı andıran oda kadınlar matinesi gibi kahkahalarla yankılanıyordu. Bayan Sofia ve Adelita kahkahalarını yarıştırıyordu sanki. Bu sırada dev kapı menteşeleri yıkılırcasına gıcırdayarak açıldı.
…………………………………