Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '15

 
Kategori
Deneme
 

İç içe geçen dünyalar, içinde sevdalar...

İç içe geçen dünyalar, içinde sevdalar...
 

Görsel kaynak: http://sosyalteorisyenler.blogspot.com.tr


Bildiğimiz ve sandığımızın aksine yaşam olmadık açılımları olan müthiş bir şey ve fiziksel dünya dışında içinde bir sürü dünya barındırmakta...

Dış dünya, iç dünya (anlam dünyamız); birincisi, iş-güç, çoluk-çocuk meşgaleleri, sosyal alan, alışverişler vb. dünyası, diğeri ise yalnız kaldığımızda, kendimizle baş başa iken daldığımız dünya... Yaşadıklarımızı sorgulayan, eleştiren, yorumlayan, onların bize ne ifade ettiği ile ilgili olan dünya... Ara sıra 'iç dünyalarımıza' dönme özlemiyle dış dünyada ömür boyu didinir dururuz!

Erkekler dünyası, kadınlar, çocuklar dünyası; birincisi daha çok mücadelelerin, rakipleri alt etmelerin, yenmelerin, yenilmelerin, başarı ve başarısızlıkların, cenklerin, savaşların ve çoğu hayali kahramanlıkların dünyası, ikincisi daha çok özverinin, uyumun, uzlaşma, dayanışma ve katlanmaların dünyası... Üçüncüsü ise, masumiyetin, saflığın ve sürekli keşiflerin dünyası...  Ve bu dünyaların bir alt bileşeni olarak da güçlüler dünyası, zayıflar ve engelliler dünyaları...  Her iki cins(iyet) de  Her iki cins(iyet) de -onca tarihsel ve güncel deneyime karşın- yekdiğerini ölümüne merak eder ve bu uğurda koştururken çocuk ve zayıfların özel dünyaları önünde diz çöker, duruluruz!

Dünün, bugünün ve yarınların dünyası; Birincisi tarih Ana'nın kalın kalın ciltler dolusu yazdığı, atalarımızın uzak bizlerinse daha yakın zamanlarda yaşadığı geleneklerin, göreneklerin, saygı duyulan kahramanlıkların, anıların dünyası, ikincisi "Das Zeitgeist"ın (Zamanın ruhunun) egemen olduğu hâlihazırdaki yapmalarımızın, etmelerimizin, düşünüş ve hissedişlerimizin dünyası... Ve sonuncusu, geçmişten çok onu düşünmemiz gereken, çünkü bundan sonra bizlerin -ve bizden sonra ölecek olanların- yaşayacağı geleceğin dünyası...  Üç ana bölümden oluşuyorsa bedenlerimiz, dün'ün dünyası'na basar ayaklarımız . Gövdelerimiz bugünleri hazmederken yarınlara uzanan tatlı hayallerle doludur başlarımız.

Bu dünya, öbür dünya; biri maddi, gerçek, içinde yaşanan dünya diğeri soyut, uhrevi, ruhani dünya... Çoğumuz da bu dünyada belli bir süre yaşadıktan sonra öbürüne gidip orada sonsuza dek var olacağımıza inanırız.

Sistem ve yaşam dünyası; Birincisi bürokrasinin, akılcılığın ve teknolojik ilişkilerin hâkim olduğu, ikincisi, çoğu zaman akılcılık değil, duygusal ve yüz yüze ilişkilerin hakim olduğu "günlük yaşam dünyası" (*) 'Sistem dünyası'na gündelik geçimlerimizi sağlayacak maddi arayışlar için -çoğu kez gönülsüzce- girer, 'yaşam dünyasına' döndükçe orada rahatlar ve yeniden bileniriz.

Emek dünyası, sermaye dünyası; Dünyaya sol'dan bakınca en büyük tarihsel çelişkinin dünyaları, sömürünün odağı ve onun bir alt bileşeni olarak yoksullar dünyası, zenginler dünyası... Çok azımız sermaye, büyük çoğunluğumuz 'emek dünyası'ndayızdır. Bir kısmımız da ikisi arasında bir yerlerde... Alın terlerimiz hak ettiğini alamadıkça hayıflanır, birlik olamadıkça hep böyle mi sürecek diye içten içe hep hüzünleniriz!

Ve düşün(ül)dükçe sayısı artabilecek bir sürü dikotomik (tezat ikili) dünya daha...

İşte güçte, trafikte, alışverişte, sosyal alanda iken bu dünyada yani dış dünyadayızdır. 

toplumda şarkı söylerken, dua ederkenŞarkı söylerken, dua ederken, yas tutarken, rüya görürken ya da hayallere dalmışken hem iç hem ruhani hem de bugünkü dünyalardayızdır.

Ya yaşamdaki bazı özel an'lar da; büyük ve sürpriz mutluluk veya büyük acıların, kayıpların, üzüntülerin yaşandığı an'larda… İç kemiren, meraklı, heyecanlı veya endişeli bekleyiş (zam)anlarında… İşte böylesi (zam)anlarda zaman sanki hem uzar, hem de içe ve dışa doğru bükülür. Böylesi anlarda ise bu dünya, dünün, bugünün ve yarınların birleştiği bir dünyadır.

İşte, sevda-aşk halinin karmaşıklığı, zorluğu da ve o ölçüde güzelliği de burada... O, öznesi (insan, Tanrı, doğa, nesne vb.) ne olursa olsun zamana, mekâna ve ölüme karşı bir isyan hali olduğu için hem bu dünyaya hem de öbür dünyaya aittir.

Nerede olursak olalım hep zihnimizde ve yüreğimizde olduğu için, insana verdiği aşırı coşku ile de tüm eylem ve tavırlarımızı önemli ölçüde belirlediği için hem iç hem de dış dünyamızdayızdır.

Sevda-aşk  (zam)anlarında da zaman hem uzayıp hem de içe ve dışa doğru büküldüğü için dünün, bugünün ve yarınların birleştiği bir dünyadayızdır. Emek dünyası, sermaye dünyası; Dünyaya sol'dan bakınca en büyük tarihsel çelişkinin dünyaları, sömürünün odağı ve onun bir alt bileşeni olarak yoksullar dünyası,zenginler dünyası... 

Zengin fabrikatör oğlu yoksul işçi kızına aşık olunca (içindeki derin çatlaklara rağmen) hemen birleşiverir emek ve sermaye dünyaları; el ele tutuşuverir yoksullar ve zenginler dünyası... G

O ruh hali içerisinde empati yeteneğimiz oranında (hem de ayrı ayrı en üst noktasında iken dahi) cinsel kimliklerimizin de birleştiği ve çocuklar dünyası kadar saflaşıp masumlaşabildiğimiz bir dünyadayızdır.

İşin hem güzelliği hem de zorluğu sevda-aşk halinin matruşkalar gibi dünyaların tümünü aynı anda içine alıyor oluşunda galiba?

Aşk-sevda, ilkel hücresel mekaniğin kendi üzerinden gelişmesinin bir sonucudur. Çünkü muhteşem yerküremizde iki milyar yıl önce evrim yoktu, güllük gülistanlık bir ortamda gelişme anlamında değişme vardı. Karşı eşeyde  DNA'nın narsist bir tutkusu olan aşk gibi insan doğasında bulunan "iyilik" kavramı da ta o dönemlerin bizlere bir mirasıdır!

O dünyalar ki, varlık ve egemenlikleri için iyi insanlara ihtiyaç duyarlarken kötüler o dünyaları kendi amaçları için durmadan kirletir ve kullanırlar. Bunun için sevda ile, aşk ile çıkılmalı onların karşısına ve hiç olmazsa bu ortak paydada birleştirilmeli o dünyalar...

Ya benim dünyam:

Benimkisi Beatles'ın efsanevi besteci ve şarkıcısı, aktivist (ve bu şarkının sözleri uğruna öldürülen) John Lennon'un "İmagine" (Hayal et) şarkısının sözleri arasında saklı olan bir dünyadır! İçinde sevdaların onca yorulmadan, örselenmeden çok daha rahatça sergilenebileceği bir dünya:

"...Imagine there's no heaven / It's easy if you try/ No hell below us /Above us only sky/ Imagine all the people/ Living for today...

(Tercümesi: Hayal et cennetin olmadığını/ Denersen bu kolay/ Altımızda cehennem yok/ Üstümüzde sadece gökyüzü/ Hayal et tüm insanların bugün için yaşadığını) 

Imagine there's no countries/ It isn't hard to do/ Nothing to kill or die for/ And no religion too/ Imagine all the people/ Living life in peace...

(Hayal et ülkeler yok/ Bunu yapmak zor değil/ Uğruna ölücek ve ya öldürülücek bir şey yok/ Hayal et bütün insanların/ Barış içinde yaşadığını) 

You may say I'm a dreamer/ But I'm not the only one/ I hope someday you'll join us/ And the world will be as one

(Bana bir hayalci diyebilirsin/ Ama tek değilim/ Umarım bir gün sende bize katılırsın/ Ve dünya tek vücut yaşar) 

Imagine no possessions/ I wonder if you can/ No need for greed or hunger/ A brotherhood of man
Imagine all the people/ Sharing all the world

(Hayal et mal mülk olmasa/ Bunu yapabilir misin merak ediyorum/ Açlığa ve aç gözlülüğe gerek yok/
İnsanların kardeşliği/ Hayal et tüm insanların/ Dünyayı paylaştığını) 

You may say I'm a dreamer/ But i'm not the only one/ I hope someday you'll join us/ And the world will live as one..." 

(Bana bir hayalci diyebilirsin/ Ama tek değilim/ Umarım bir gün sende bize katılırsın/ Ve dünya tek vücut yaşar...)      

 https://www.youtube.com/watch?v=RwUGSYDKUxU  

İ. Ersin KABAOĞLU,

28 Ocak 2014, Ankara

 Dünün, bugünün ve yarınların dünyası(*) Jürgen Habermas’ın ", “ İletişimsel Eylem Yaklaşımı "nda da rast geldiğimiz anlamlı bir dünyalar ayrımıdır.  Ona göre, bireylerin özgür olabilmeleri için, iletişimsel eylem içerisinde olmaları gerekir! 

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..