Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

İçgüdüsel refleks ve anayasa değişikliği

İçgüdüsel refleks ve anayasa değişikliği
 

msn den


Dünya ülkemizdeki gelişmeleri izliyor. Bilinen sosyolojik ölçü aletleri ile ölçümlemeye ve literatürde çürütülememiş teorilerle anlamaya çalışıyorlar.

Siyaset bilimi açısından; objektif yaklaşımla analiz edildiğinde, yaşanmış süreçlerle kıyaslandığında, hiçbir deneyimle açıklanamaz sancılar, bazı teorileri gözden geçirtecek derecede farklılık gösteriyor.

Hep gelişmiş ülkelerin yerleşmiş demokrasileri ve oturmuş hukuk sistemleri diye söze girdiğimiz, hatta uygar dünya diye tanımladığımız ülkelerin yaşadıkları süreçlerle düşündüğümüz için içinde yaşadığımız değişimleri anlamakta zorlanıyoruz. Beklide o ulusların içinden geçtikleri tarihsel süreçlerin aynısını yaşayacağız sanmamızdandır.

Avrupa’nın geçmişinde yaşadığı mezhep savaşları ve kilisenin iktisadi ve içtimai hayatın tamamını kuşatan otoritesine karşı sekülerizmi keşfettiğinde, Osmanlı devletinde tüm inanç mensupları kendi inançlarının gereklerini yapabiliyorlardı.

İslam anlayışına göre davrandığından; her inanç mensubu bu inancına bağlı kalma ve inancını öğrenerek öğreterek sürdürme hakkına sahipti Osmanlı devletinde. Bu nedenle batıda yaşanan mezhep savaşları yaşanmamıştı.

Batılı ülkelerde olduğu gibi dini müesseseler; topluma hükmetmiyor, tam tersine diğer dinlere karşı saygılı olma öğretisi aşılıyordu. Osmanlı Devleti'nde din birleştirici barıştırıcı unsurdu.

İslam öğretisine göre; ‘Arap’ın Arap olmayan üstünlüğü sadece takvadadır’ ve ‘Tüm kitap gelmiş dinler Hak dini, tüm kendisine kitap gelmiş Peygamberler Hak Peygamberidir’ temel ilkesi Müslümanlara kendisi gibi olmayanları, Yaratanından ötürü sevmeyi emretmiştir. Bu bakımdan Osmanlı Devletinin toplumsal dokuya bakış açısında; Allah’ın yarattığı herkesin diğerlerinin sahip olduğu her hakka sahip olduğu ilkesi hakimdi. İşte bu nedenle Avrupa’daki din ve mezhep hatta ırk zulmünden kaçan milletler Osmanlı Devletine sığınmışlardır.

Batılı uluslara mezhep savaşlarını yaşatan Kilise; düşünce adamlarına sonunda pozitivist algı modelini ürettirdi ve Tanrı’yı kovduk dedirtti.

Batıda yaşanan bu kaotik süreçler içerde Türk milletini farklı etkiledi.

Daha çok din algısına batıda yaşanan süreçler sonunda o toplumlarda gelişen refleksleri edindirdi. Bu refleksler din olgusuna genelleme yaklaşımla kilisenin o dönem davranışları içerde dini çevrelerinde davranışı olabileceği kaygısından beslenen dayanaksız refleksler edinilmesine neden oldu.

1850’li yıllardan bu yana ülkemizdeki sosyolojik meselelere Avrupa’nın o denem sancıları penceresinden bakılma alışkanlığı ve refleksleri yerleşik hale geldi. Bu gün hala bu reflekslerle düşünüp, bu reflekslerle siyaset yapan önemli ölçüde bir kitle siyaset sahnesinde etkindir.

Özellikle üst düzey yönetici ve üst düzey bürokrasi kesiminde hakim sayıda insanımız bu reflekslerden kurtulamamış kendini yenileyememiştir. 19.yy Avrupa’da yaşanmış ve aşılmış, hatta hatırlanmak bile istenmeyen bir zaman dilimi olarak kayda geçmiş dönemin bakış açısı Ülkemizde hala yerleşik bir refleks halinde varlığını sürdürmektedir.

Kendilerini toplum içinde seçkin ve özel sanan bir kesim; aydın, kalem tutan, siyaset yapan, devlet yetkisi taşıyan oldukça egemen bir kesimi kapsayan, halkı ‘göbeğini kaşıyan insan’ olarak gören bir zihin bu.

1960’lı yıllardan beri meydanlarda; devrimcilerin, işçilerin, memurların, sosyal demokratların mücadelesini verdiği temel hakları, sırf ‘Muhafazakar Demokrat bir parti verdiği için’ karşı çıkan bir zihin. 1982 anayasasını yürürlüğe girdiği günden beri eleştiren, değiştirilmesini isteyen, memura grevli toplusözleşmeli sendika isteyen, Yüksek yargının yapısından şikayet eden, hukukun her kes için tarafsız olmasını isteyen sosyal demokratlar, sırf sağ bir parti bunları yapıyor diye anayasa mahkemesine iptal davası açıyor.

İşte bu; kendi tarihiyle barışık olmayan, kendi milletinin değerlerine Avrupa’nın yaşadığı karanlık tarihinin penceresinden bakarak edinilmiş iç güdüsel reflekstir.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara