- Kategori
- Deneme
İçim Vıcıktır Benim
Bakmayın sert göründüğüme içim vıcıktır benim.
Zaman zaman senin suratını buruştursamda bir çok yerde beni aradığını duydum.
Hatta bulamadığında nasıl da kıvrandığını.
O günün sabahı üzerimdeki ağırlıktan kurtulmak için bir sağa bir sola dönmek suretiyle yorgun bir şekilde var gücümle, rüzgarında etkisiyle ittim üzerimdeki örtüyü. Evet sabah olmuş ve yine çaresizce beni almak isteyen insanların, başkalarının üzerinde kuramadıkları hakimiyetin acısını alırcasına beni mıncıkladığı anın ne zaman geleceğini bekliyordum. Derken beklenen an geldi o kaba ellerin beni sırt üstü zor hareket ettiğim yerden sersemletir şekilde almasının beni, hayatımın geri kalanında hiç kestiremediğim geleceğimle ne şekilde buluşturacağını nereden bilebilirdim.
Göz açıp kapayana kadar kendimi bir evin kapısında buldum. Kim bilir belki de böylesi benim için daha iyiydi. Daha sıcak, daha sevimli bir şeyler bulurdum belki de burada.
Şeytan alsın tüm bunların canını!
Ah tanrım bu sert görünümüm bile beni korumaya yetmedi ani bir düşüşle sanki içim dalgalanır bir şekilde bir aşağı bir yukarı var gücüyle bir kuvvet inip çıkmak suretiyle tüm bedenimi altüst ederken beynimi kaybedecekmiş hissiyle kalakaldım yerde.
Bu beceriksiz kaba elli adam beni yere düşürmüştü.
Bu ağır ve kör ağrıyla artık tüm umutlarımı kaybetmeye başladım derken narin bir el beni olduğum yerden aldı. Zira dokunuşuyla bile vücudumdaki taş kütlesi sanki yavaş yavaş ufalanmaya başlamıştı.
Usulca beni bir grup arkadaşımın yanına koydu. Artık kuvvetlenmiş, sallanmadan durabilecek aşamaya gelmiştim. Karşımda duran yeşilliklerin, telaşla dans ederken beni gördüklerine ne kadar sevindiklerini anlayabiliyordum.
Daha bu sabah hiç bir şeyim yokken, kendimi yalnız, beceriksiz ve faydasız hissederken şimdi bu yeşillikle yaşadığım şey nasıl da iç gıcıklayıcı.
Şimdi tüm sulu hallerimi ortaya koymalıyım.
Onunla bütünleşip yeniden doğan bir limon olmalıyım.