- Kategori
- Felsefe
İçimizde bir yer

Güçlü olmak sanıldığı kadar zor mudur? Bazen adım atmaya korkarken bazen, dağları yıkacak kadar güçlü hissediyorum kendimi. Kadınlara özgü bir duygu mu yoksa insan olarak hepimiz mi böyleyiz bilmiyorum.
Rüzgarın karşısına dikilmek istiyorum, saçlarımı savururken... veya sırtüstü denizde yatıp yüzümü güneşe dönmek istiyorum...beni saklasın diye.
Uçsuz, bucaksız ovalarda at üstünde koşturup, ağaçlara tırmanmak sonrada zirvede gün batımını izlemek... doğanın sesini dinleyerek...
Durağan, olağan ve sıradan yaşamları sevmiyorum.Hayalleri olmayanlar...günlük yaşayanlar... laylaylom yaşayanlar... hayatı boşa harcıyorlar gibi geliyor.Belki de ben boşa harcıyorum bilmiyorum ki...
Eteklerimde ve ceplerimde avuçlar dolusu iyilik tozu olmasını isterdim ve onları etrafa saça saça bütün dünyayı dolaşmayı...
Mutlu ve huzurlu insanlar ülkesine gitmeyi...geçen her saniyenin, dakikanın önünde olmayı...benim değil zamanın beni yakalamaya çalışması...
Ellerimden akıp giden bir hayat ve benim hangi ucundan tutacağımı bilememem...
Bütün kirliliğin ve karanlığın ortasında duran içimde bir yerde saklanan...
Günlerimi güneşin altın tozlarına bulayan, gecelerimi aydınlığın ortasına atan...
Dünyanın bütün güçlerini bende toplayan, elime sihirli bir asa veren...
Nereden gelir, nereye gider bilemediğim...Hayat denen uzun ve yorucu yolda...
Birde kötülükler olmasa, fesatlık olmasa, yüreğinin derinliklerine saklanan okları fırlatmak için fırsat arayan insanlar olmasa...herşey ne kadar güzel olacak...
Belki de bir tutam iyilik tozu içinizde bir yerdedir...harikalar diyarı...