- Kategori
- Öykü
İcra - 2. Kısım
Birden karısına seslenerek “Hanım salona gelir misin konuşmak istiyordum” dedi. Biraz sonra içeri hafif uykulu gözler ve kazulet bir tavırla karısı girdi. Kocasından hem çekinen hem de kocasına lafını esirgemeyen tuhaf bir kadındı bu .Aslında pek de tuhaf sayılmazdı hani. Büyük bir istekle karısına durumu uzun uzun anlattı. Ona bu durumdan tek bir çıkış yolunun olduğunu onun da karısının kolundaki bilezikleri bozdurmak olduğunu söyledi. Şu altın ne garip şeydi. Çıkaranın değil de çıkarttıranın para kazandığı şu değerli maden … Kadın bu teklifin karşısında bir şok geçirdi. Suratı kıpkırmızı oldu. Yalnız bunun sebebi öfke falan değildi. Başka bir şey vardı bu işte. Bileziklerini en son model o arkadaşında görüp aşık atmak için aldığı cep telefonunu almak için bozduğunu nasıl söyleyecekti ki. Kolundaki bileziklerin imitasyon olduğunu anlatmak da ayrı bir meseleydi. Her şeyin sahtesi vardı bu ülkede.İnsanın bile sahtesi vardı. Teknolojsi ileri olmadığı halde başarabilmişti bunu hem de.Çok gerekli bir şeydi şu cep telefonu bu ülkede. Bu normal ülkede ekmek,suya zam gelir ama cep telefonuna zam gelince bu halk dağları yırtıp enginlere taşıp sığmazdı. En son çıkan şeyleri almak olağandı. En son çıkan don,en son çıkan telefon,en son çıkan araba … Telefonsa gerçekten akıllıydı. Sahibi kendisi için neler yapmıştı. Yalnız kısa bir süre sonra pabucu dama atılabilirdi. Telefonun da duası vardı;teknolojinin ilerlemesinin durması.
Adam en sonunda dayanamayıp “Bu sene cevap verecek misin?” diye sitemkar bir ifadeyle kadına bağırdı. Kadın korkudan hıçkırdı. Tam cevap verecekti ki kapı çaldı.Saat 16.00 sularıydı. Gün artık batmak üzereydi. Çok garipti akşamın bu dar vaktindeki bu kapı zili. Korkar olmuşlardı bir sabahın köründe çalınan kapıya bir de akşamında çalan kapıya. Sütçü bile bu paranoyaklıktan nasibini almıştı ve artık kapıları çalmıyordu. Adam yavaşça kapıya yöneldi. Kim olabilirdi derken kapıyı yavaşça açtı. Kapıda takım elbiseli,iri 2 adam duruyordu. İcra memuru olduklarını söyleyerek içeri girdiler. Adam şaşırdı daha bir çözüm bile bulamamışken problem iyice karmaşık bir hal almıştı. Memurlar evi incelemeye başladılar. Yalnız ellerindeki defterin satırları bir türlü dolmuyordu. Daha doğrusu tek bir nokta dahi yoktu defterde daha.
Uzun uğraşlardan sonra nihayet karar verdiler. Bulundukları odada masanın üstünde duran somun ekmeği ve bundan sonraki ekmeklerini haczettiler. Adamın eve ekmek getirme uğraşı uzunca bir süre sona ermişti.