- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
İdam, kolay olandır. Zor olan, uygarlıktır.

18 Kasım 2012
Yukarıdaki tarih, 21.asrı gösteriyor. Kolay değil; "binlerce yıllık bir birikim ve aşama" demektir. Mağdurların intikam duyguları ayrı şeydir, toplumların ahlaki ve uygarlık değerlerine göre adalet sistemini kurmak ve uzantısında gelen cezaları şekillendirmek ayrı şeydir.
Adalet kavramı başlı başına bir tartışma konusu iken beraberinde, adaletin yansımalarından birisi olan, "cezaların uygulanma biçimleri" de ayrı bir tartışma konusudur.
Bugün demokrasi adına neredeyse kutsal bir rol üstlenen Amerika'da dahi şırınga ile zehir vererek, elektrikli sandalyede binlerce volt elektrik vererek çeşitli infaz yöntemleri uygulanıyor. İnsan aklının sınırları yok ki. Çin'de başka biçimler olduğu söyleniyor, Arap devletlerinde hala kafa kesiliyor. Kol, el, bilek, ayak kesiliyor. Yarı beline kadar gömülmüş kadınlar, adamlar taşlanarak recmediliyor.
"Kısasa kısas" diye bir yaklaşım var.
Ama tecavüzcüye tecavüz edilmiyor. Neden? Çünkü düşünmesi bile mide bulandırıcıdır, utanç vericidir. Aklı başında hiç kimse bunu yapmaz ve düşünmez. Nedense kısasa kısas olarak bir insan öldürülebilir.
İdam cezası, idam edenelerin ve edilenlerin kişiliklerinde bakıldığında çok farklı yansımalar doğurabiliyor. İran'da bir vincin ucunda asılı sallanırken ayakkabısı ayağından düşmüş, çorabı sıyrılmış bir adamın suçunu duyduğunuzda biliyorsunuz ki, bu suç sizin ülkenizde işlenseydi, cezası bu olmazdı. İran'da geçerli din dayanaklı yasalar bu cezayı kabul edilebilir gösteriyor. Ama bize kabul edilebilir gelmiyor.
İnsanın insanlığından kaynaklanan suçlar hep varoldu ve olacak. Bunun karşılığında verilecek cezalar da cezayı alanın ve verenin yaşadıkları toplumun uygarlık düzeyinin göstergesi olacaktır.
Bu cezaya layık görülenin ölmemesi, ölememesidir verilecek en ağır ceza!