Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '12

 
Kategori
Blog
 

İdare, uykusundan sıçramalı, "reform" yapmalı. Yoksa bu böyle gitmez!

İdare, uykusundan sıçramalı, "reform" yapmalı. Yoksa bu böyle gitmez!
 

Yeryüzünün 3 ncü büyük blog’u olan Milliyet Blog ‘un üyesiyiz bu güne bu gün. Hürriyet, sıralamada 4 ncü. Amerika, İngiltere’den sonra  Milliyet Blog, dünyada 3 ncü geliyor. Büyüklük ve işlev bakımından.

Zaman zaman bunalırız. “Bizi kim okur?” diyerekten. İdarenin yayınladığı raporu, ümitsizce okuruz. Şu kadar erkek, şu kadar kadın tarafından okunduğumuzu. Pek de inanmayızdır doğrusu.

Bakmayın şimdilerde  işler kırık. Araya Ramazan girdi. Sıcaklar girdi. Blog’da yeni yüzü yaratanlar, editörlerin en kıymetlileri oluyor. Devran, teknik üzerine. Teknik editör deniyor onlara. Bu sıralar yeni yüz, gittikçe yatak yüzüne, döndü ha dönecek! Her yerden kırışıklıkları  artıyor. Sevabına bir el atıp düzelteni yok. İdare, her isteğe cevap veremiyor.

Blog çarşısı durgun. Sinek avlıyor. Eskiler yenilere, yeniler de eskilere elense çekiyor. Yoklama macunu çekiyor tanımak için. Nafile. Herkesin burnu havaya kalkık. Kopukluk var.

Bu blog’da herkes, kendisine göre “as” yazar. Asıp  kesip biçiyor da. Eskiler “lahavle” çekiyor durumlara bakıp bakıp.

Blogcu’lardan idareye öneriler gidiyor. İdare, hiç birine cevap vermediği için, temayülleri de bilinemiyor. Bloğun daha da üst düzeyleri, yaptıkları işin  kutsallığına, güzelliğine ve verimini anlamakta müşkülpesent davranıyor. Kökten bir revizyon istiyor Blog idaresi. 7 bini geçen üye sayısı, sayı olarak idareyi tatmin içinse, esas gaye de bu kuru kalabalıksa, biz sözümüzü geri aldık.

İdare, yazarları klase etmeli. Katkı paylarına, içeriklerine bakmalı. Blogda bir ağırlıkları var mı, o irdelenmeli. Blogcular içinden,  belli kategorilerde  “en” ler seçilmeli.

İdaremiz; kaliteyi teşvik, insanları bir arada tutmak, ilgi odaklarına devamlılık sağlama bakımından, çeşitli dallarda kompozisyon  yarışmaları açmalı, ödüllendirilmeli,

İdaremiz, kaliteli yazıları seçerek, Milliyet ana sayfaların ve eklerine taşımalı. Aksamakta olan haftalık bültenlerden insanlar taşmalı, yayılmalı.

İdaremizin ileriki mesuliyet sahipleri, kuma gömdükleri başlarını kaldırarak, daha üst kademelere öneriler götürmeli. Bu da alt kademelerden başlar. Alt kademeli cesur olmalı.  7 yıllık gecikmiş raporlarını, çarşaf çarşaf üst idareye, gözler önüne sermeli. Bunları yapmak için de, gazetelerde pek tanımlanan “gölgesinden korkar” olmamalı

Kalın taş duvarları arasına başlarını gömmüş patronlar, “aşağı katlarına n’oluyor?” diye revizyona gitmeli bir RÖNESANS yapmalı. Uykusundan sıçramalı, reform yapmalı

Bu devirde eşek eşeği ödünç kaşırken, idare, belli kıstaslara sahip belli bir statüye geçirilen yazarlarına ücret ödemelidir. Yoksa, içimizden  cımbızlamadan çekilip götürülen kişilere  “milliyetkomtere” yazarlığı payesi, verilmemeli. Diğerlerinde de bu işlere bakıp bakıp “ Ellere var da bize yok mi? “ veya “ Bizim başımız kel mi?” diyenleri de algılamalı.

Milliyet Blog, büyüklüğü oranında icraat yapmıyor kanımızca. Bu büyüklüğünü, bir “süs” olarak görüyor. Revizyonist davranmıyor. Kendisine bel bağlayanları sükuta uğratıyor. Orda, burada, övünç olarak, öyle algılanmasını istiyor.

Ama dışarıya bir göz atarsanız, medyayı takip edenler, güzelliklere, uygunsuzluklara karşı hassas ve hareketli. Bir misal verecek olursam, Bir Vali, milliyet blog’un devamlı okuyucusu olursa, benim gibi blocuları,  vali memleketine çağırıp, bize de yazdıklarını burada da anlat diyebiliyor.

Bir superonline’den duyduğumuz  acıyı, bu sütunlarda dile getiriyoruz. Adamlara demediğimizi bırakmıyoruz. Vatandaşa yapılan yanlışları dile getirip halkı uyarıyorsunuız. “ Aman ha, sakın ha.  Bunlarla alışverişi kesin. Elinizi verdiniz mi, kolunuz gider” diyoruz. Çünkü vatandaşa  eziyet çektirdiklerine  bire bir şahit oluyorsunuz.

Super online ne yapıyor, “ meseleleri biliyorum. Sorunları asgarı hale getireceğim” diye yanıt veriyor. Yazarına teşekkür ediyor. ( Alttaki e-mail)

Sayın Temiztaş,

 Turkcell Grup ve Turkcell Superonline olarak müşterilerimizin memnuniyeti daima önceliğimizdir. Bu nedenle tüm müşterilerimizin, yaşadığı olumlu ve olumsuz deneyimlerini bizimle paylaşması çok kıymetlidir ve süreçlerimizi daha da mükemmel kılmak için bizlere ışık tutmaktadır.

 Bu doğrultuda, Millyet Blog yazarlarından Sayın Muzaffer Cellek’e de görüşlerini paylaştığı için teşekkür ederiz. Kendisi ile gereken görüşmeler yapılmış, mevcut durum hakkında bilgi alışverişinde bulunulmuştur. Sayın Cellek’in yorumları doğrultusunda da, ilgili birimlerimiz bilgilendirilmiş olup, iş süreçlerimizle ilgili iyileştirme alanı var ise mutlaka değerlendirilecek ve gerekli aksiyonlar alınacaktır. 

 Saygılarımızla,

Turkcell Superonline 

Alttakie-mail mektubunda ise, Dikili Festivaline, bu sütunlarda sahip çıktığımız için övgü alıyoruz. (Altta) Belediyedeki basın sözcüsüne sordum " Bana yolladığınız bu teşekkür mektubunun başına niye "Yönetmenim" diye yazdınız, diye. Cevaben, bu yazının aslını Blog İdaremize yollamışlar. Bir suretini de bana yollamışlar, bigi edineyim diye.

 

Demek ki blog dışı çevreler, bizleri okuyor. Kiminin eteği tutuşup, düzeltme yolunda cevaplar gönderiyorlar, kimileri de duydukları hazdan dolayı teşekkür yolluyorlar.

Bizim idare ve daha üst idare n’apıyor? 7 bini aşkın ordusuyle olan bitenlere mütebessim, böyle şeyler olagan,, olacağı zaten buydu.  Ha , o mu, sıkma canını” diyen tavırlarla seyrediyor  tebessüm ederek. Bir kedi gibi olan bitenleri izlerken, hazdan yumulu  gözlerle olayları, dışardan biri gibi seyrediyor.

Biz dışardakilerin ise, canı yanıyor.

Hak mı?

İdare, saçının kakülünden bir demet kesip, ortaya koymalı. Düşünmeli. Hımmm demeli.

Dediği an zaten  “hepcek” kurtuluruz. İyiye, güzele, kaliteye doğru uçarız. Kimse bizleri tutamaz.

Değil mi sayın yönetmenim Temiztaş?

Bütün bunları niye yazdım durup dururken “pat” diye? Ölü toprağı var üzerimizde. Elbirliği ile üzerimizden atalım. Top daima idarede oldu.  Bir önayak olunsun bakalım, ortalık nasıl hareketlenecek.

Şahsen, kendim için bir şey istemiyorum. Blog’da kıymetli kalemleri gördükçe kahroluyorum. Neden bir yolunu bulup da  yeryüzüne bunlar çıkarılmaz diyorum. Yazı hayatı, bu kadar ucuzladı mı diyorum. Kendim, bütün ulusal gazetelerde çalışmış biri olarak en son 53 yıllık gündelik bir gazetede, halen daha köşe yazarlığı yapmakta olan bir arkadaşınız olarak, gözümün hala daha Milliyet Blog folluğunda olduğunu da belirtmek istiyorum.

Gelecek, internet medyasında. Bizim yaptığımız da zaten internet gazeteciliği. Bu hakikati zımmen kabul edenler, gözlerini başka yöne çeviriyor. İnternet gazeteciliği,  “bir gün mutlaka hakikat  olacak,” pat diye o ağır damga, ister istemez ALINLARA ŞIRAK DİYE YAPIŞACAK. Ve dünya, bu internet medyacılığın kaçınamayacak

Bizler, bu akımın öncüleriyiz. Niçin arkada kalalım?

Di mi?

Ört ki, ölem ! 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..