Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '15

 
Kategori
Güncel
 

İhanetin son perdesi

İhanetin son perdesi
 

Türkiye bu yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı'nın 95. yılını her yıl olduğundan daha çok içi buruk kutluyor.  

Neden mi?

Dilimizin döndüğü, kalemimizin ifade edebildiği kadarını açıklamaya çalışalım. Biliyorsunuz, 23 Nisan 1920 Türk için bir milattır.

Türk Milleti Mustafa Kemal Atatürk'ün Liderliğinde "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir " düsturu ile tanıştı.

Kula kulluktan, Anayasal haklara sahip birey kimliğine açılan yolun temeli; 23 Nisan'da atıldı. Sonra üzerine Herkesin bildiği çağdaşlığa giden devrimler tek tek inşa edildi.

Bu devrimleri kısaca hatırlamak gerekirse:

"-Harf Devrimi,

-Eğitim ve Öğretim Devrimi,

-Takvim Saat ve Ölçülerde Değişiklik,

-Kadın Haklarının Tanınması,

-Soyadı Yasasının çıkartılması,

-Şapka ve Kıyafet Devrimi,

-Türkiye'nin Yeniden İdari Teşkilatlanması,

-Saltanatın Kaldırılması,

 -Ve de Halifeliğin Kaldırılması" diye özetlemek mümkün.

Ayrıca Atatürk bu devrimleri yaparken, muasır medeniyete ulaşacak yolun bu devrimlerle mümkün olacağını biliyordu ve onun için altını çizerek Türk Milletine Muasır medeniyeti hedef gösterdi.

Cumhuriyet 1920'den 2015'e doğru yol alırken, elbette her şey güllük gülistanlık değildi. Bazen rejim kaza geçirdi, bazen yolu kesildi ama her şeye rağmen hedeften hiç sapmadı. Cumhuriyet ve Demokrasiden asla vazgeçmedi.

Tarih'i çok derinlere uzanan Türk Milletinin muasır medeniyete doğru yol aldığını gören iç ve dış düşmanlar boş mu duracak?

Elbette onlar da Cumhuriyetin yoluna barikat kurmayı, yol kapanı ile hızını kesmeyi denedi ve de uygulamaya kaldığı yerden devam ediyor.

Biz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramını kutlarken, yolumuza yol kapanı kuranlar da 24 Nisan 1915 Ermeni olaylarını soframıza getirerek ağzımızın tadını kaçırmanın hesabı peşinde.

Amerika Birleşik Devletleri-İngiltere ve Avrupa hatta Vatikan, Türk Milletini köşeye sıkıştırmaya uğraşıyor.

Hatırlayın!

-Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco'nun, "20. yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere yapıldığını" söylemesinin üzerinden kaç gün geçti?

-Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesini oy çokluğu ile kabul eden kararı üstünde ki duman hala sıcak değil mi?

Papa Francisco ve Avrupa parlamentosuna "Bir kulağımızdan girer öbüründen çıkar" demekten başka söyleyecek hiç sözümüz yok mu?

1915'ten 2015'e bir asır geçti. Türkiye hem ekonomik hem askeri hem de siyaseten en zayıf olduğu dönemde bile bu günkü gibi yok sayılmadı. 

Soykırım yapmakla suçlanmadı.

İktidarı elinde bulunduranlara sorsanız Türkiye Dışarıda saygın, içeride güçlü!

Hani nerede?

Unutmadan söyleyeyim,  "Ala: Biz tehcir yaptık - Davutoğlu: Tehcir insanlık suçudur"  demiş!  Anlayacağınız, Soykırım yaptık demelerine ramak kalmış.

Özür dilemeleri de pek yakın.

ABD ve Fransa'daki son çalışmalarını paylaşan MHP Millet Vakili Yusuf Halaoğlu'nun soykırım yalanıyla ilgili tırnak içindeki "Dünya sözde Ermeni soykırımı iddialarını görürken, bunların katlettiği 518 bin 301 Türk'ün adını bile anmıyor. Binlerce insan çoluk çocuk samanlıklarda, camilerde yakıldı. Papa ve Batı, katledilen Türklerden neden bahsetmiyor" tespitine  bir göz atalım ve Ala ile Davutoğlu'nun söylemlerini öyle değerlendirelim.

Aslında söylenecek çok şey var, en iyisi bozmayalım dilimizi, ısıralım dudağımızı dökülmeden yutalım kelimeleri.

Ve Konfiçyüz'e bırakalım sözü "Dil Bozulursa kültür bozulur, kültür bozulursa ahlak ve aile bozulur, ahlak bozulursa hukuk ve siyaset bozulur, hukuk ve siyaset bozulursa devlet çöker ve yıkılır".

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlayarak noktalayalım cümlemizi.  

 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..