Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İki aşk arasında

İki aşk arasında
 

Geçen hafta Mehmet Coşkundeniz' in Aşk Doktoru köşesindeki konu başlığı... Ne zamandır aklımda, hatta bir yazı da oluşmuştu aklımda ama diğer bloglarıma kafa patlatmaktan fırsat bulup yazamadım.

Hayatınızın aşkını buldunuz, herşey iyi gidiyor. ama öyle biri çıkıyor ki karşınıza... Şimdi ne yapacaksınız, demiş.

Evet ya, napacaksın şimdi arkadaşım? Hadi bakalım. Zaten bu köşe yazarları öyle bir konu atarlar ki ortaya, kalakalırsınız. Onun için vazgeçemem ya zaten; hepsine kocaman sevgilerimi yolluyorum.

O zaten süregelen ilişki için ne yapılması gerektiğini anlatmış. Ben kavuşamadığınız bir aşkın üstüne biri çıkarsa karşınıza, o zaman ne yapabilirsiniz, onu masaya yatırmak istiyorum.

Evet kardeşim, aşıksın, deli gibi aşıksın ama adam / kadın ortalarda yok. Gel dersin gelmez, gitmez de... e gitmesi de senin işine gelmez zaten... Ağlamalar, kadere sövmeler, nafile bekleyişler... Umutlar tükenmeye başlar, unutmaya karar verirsin. Ama nasıl? Yok öyle, karar vermekle olmaz aşk işleri. Kendini saldın bir boşluğa, yüzüyorsun...

Birgün, hiç aklında olmayan birşey oluverir. Bir başkası... Çok tatlıdır, çok güzeldir / yakışıklıdır. Senden de etkilenmektedir. Sen de etkileniverirsin ondan. Haydaa, noldu şimdi aşka? O bütün ihtişamıyla orada duruyor zaten ama acı, acıtıyor seni. Unutman da lazım. E yeni bir aşk gerekmez mi şimdi? İyi de, aşıksın zaten, nasıl olacak yeni bir aşk daha? Etkileniyorsun da, hem o da etkileniyor senden. Belki yeşil ışık yaksan, evlenebileceğin hayallerinin kadınını / erkeğini bulacaksın. Bu da bir ihtimal. Ne olacak şimdi? Aşık mı oldun şimdi sen? Yok canım, aşık olsam eskisinin hükmü silinir, kavga bile etmiyorlar yüreğinde, o saltanatını alabildiğine genişletmiş zaten, tahtında oturuyor. E bu ne o zaman şimdi?

Aşk olmadığı besbellidir bunun. Eğer yüreğindeki arsa payında eksilme olmamışsa aşkının, bu aşk değil. Belki de onun yüzünden yaşadığın başka birşey. Onu unutmak isteğinle oluşan... Ama kesinlikle aşk değil. Aşka dönüşür mü bilinmez ama aşk bir anda gelir teorisiyle düşünecek olursak, bu bir anda gelen duygunun yoğunluğu da aşkı çağrıştırmıyorsa sana, aşk değil bence. Hem aynı yazıda da devam etmiş sevgili Coşkundeniz; aşkın evreleri vardır ve hissettiğin en yoğun zaman ilk andır diye. O zaman aşk değil. Koskoca Aşk Doktoru yalan mı söyleyecek yahu?

E peki, şimdi bir daha düşünelim. Birine aşıksın, onu elde etme şansın sıfıra yakın. Aşk istiyorsun hayatında, böyle de bir aday çıkmış karşına. Aşk olmasa bile güzel şeyler yaşayabilme ihtimaline sahipsiniz sonuçta. Dokunabileceğin, sarılabileceğin biri, tutkulu ve romantik bir ilişki yaşayabileceğin biri, sevilebilme ihtimalinin olduğu yepyeni bir ilişki. Çok hoşlanıyorsun, heyecanlandırıyor seni. Ömür boyu aşk acısı çekerek, hiç gelmeyeceğini bilerek ama ümidini hiç yitirmeden bekleyecek misin yoksa yeni bir başlangıca şans verecek misin? İşte bu zor bir karar. Şimdi benden kesin çözüm önerisi bekliyorsunuz ama nafile. Aşk, ilişki iki kişilik ve kendine özeldir. Onun için verilebilecek kesin bir reçete yoktur. Ama birkaç çözüm önerisi getirebilir, artılarını eksilerini tartarak size yardımcı olmaya çalışabilirim belki.

Düşünülmesi gereken en öncelikli şey, aşkınız için bugüne kadar ne yaptığınız. Gidip itiraf ettiniz mi, ben sana deli gibi aşığım, dediniz mi? Eğer demediyseniz, önceliğinizi bu konuya ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Çünkü, alacağınız cevaptan korkup bir diğerine geçerseniz, hem aklınızdaki soru işareti her geçen gün daha da büyür, hem de belki de sizin aşkınıza aşkla cevap vermesi gibi bir şansı sonsuza kadar kaybedersiniz. Böylece yeni ilişkinize gereken enerjiyi veremez, kaçınılmaz olarak da mutlu olamazsınız. Öyle de böyle de aklımda kalacak aşkım demeyin sakın. Aşkı besleyen en büyük şey umuttur. Bir acabalar denizinde kaybolmak başka şey, aşkınızı yüreğinize gömüp, gerçekten aşıktım,vs. deyip onu unutmaya çalışmak başka. Onun için sakın ola ki, aşkınızı itiraf etmeden karar vermeyin.

Diyelim ki söylediniz, seviyorum dediniz ama yanıt olumsuz oldu. Korktuğunuza değmediğini gördünüz. Reddedilmek korkusunun verdiği kararsızlıktan da kurtulmuş oldunuz. İnsan asla yaptığı şeyden pişmanlık duymamalı zannımca. Yapmadığın şeylerden pişman olmalısın her zaman ille de olacaksan. Onun için, cesaret ve dürüstlük erdemdir. Kadın olman da bu gerçeği değiştirmez. Eğer, senin büyük aşkına karşılık seni cinsel obje olarak görüp, kullandıysa bile, o onun kişiliğinin pisliğidir, senin değil.

Neyse, konumuza geri dönelim. Yanıt olumsuz ve bu aşk yaşanmayacak, besbelli. O sizi sevmiyor. O zaman yapılacak en akıllıca iş yeni fırsatlara kapılarınızı açmak olabilir.

Pekii, işin bir de farklı bir yanı var. Ona değinelim şimdi de. Karşıdaki de aşık size ama ilişkinin olması mümkün değil. O veya bu sebeplerden. Ama genelde iki kişi birbirine aşık olduysa ve kavuşamıyorsa yüzde seksen bir taraf evlidir. Biz de bu örnekten yola çıkalım. Aşkınız evli, çocukları var, aile kavramına düşkün, çocuk için sürmesi gereken bir evliliği var. Ya da eşine maddi yönden bağımlı. Ne bileyim işte, bağımlı bir şekilde. Yani bu iş olmaaaz. O zaman ne yapmalı?

İşte bu anda durum biraz zorlaşıyor. Eğer karşılıklı bir aşk yaşıyorsanız, birgün gelme olasılığı var. Ama bu süre belli değil. Belki yarın koşup gelecek, belki de on sene sonra. Ne yapılması gerektiğine maalesef hep aşka burnunu sokmasına karşı çıktığımız o mantık karar verecek. İşte o zaman o sinir hesaplar yapılacak. Çünkü, yeni ilişkinize de haksızlık etmemelisiniz. Daha baştan duygusal bir ihanet sokmamalısınız ilişkiye.

Aşkınızı unutmaya ve yeni bir başlangıca karar verdiniz. Bu da doğru bir başlangıç olmalı. Aşka yakın duygular, tutkulu sevişmeler istiyorsanız, bu defa da yeni kişiye duyduğunuz hislerin analizini yapmalısınız. Aşka açık şeyler hissediyor olmalısınız. Bakalım neymiş bunlar, kısaca gözatalım.

* Onunla tokalaştığınızda ya da ne bileyim, yanlışlıkla size dokunduğunda ne hissediyorsunuz? İçinizden birşeyler akıyor mu, o elektrik çarpması oluşuyor mu?

* Fikirleriniz, zevkleriniz birbirine uyuyor mu?

* Onunla eğlenebiliyor musunuz?

* Eksik yönlerinizi tamamlayabiliyor mu?

* Asabi mi yoksa sakin bir yaradılışı mı var? Bu özellikle üzerinde durulması gereken bir konudur, çünkü aşkta bile asabiyet girerse işin içine o bile çekilmez, dahası bu gerçek bir aşk değil.

* Ortak arkadaşlarınız var mı?

* Kıskanç mı? Kıskançlığı tatlı bir boyutta mı kalır yoksa paranoyak mı?

* Size kısıtlamalar getiriyor, kurallar koyuyor mu ya da bu potansiyele sahip mi?

Dedik ya ilişkiler kişiye özeldir diye, bu listeye kendi olmazsa olmazlarınızı da ekleyip karar verme sürecinizi kolaylaştırabilirsiniz. Ama her zaman savunduğum şey şudur ki, önce aşk yaşanmalıdır. Aşkın peşinden gidilmelidir. Ama çabalar sonuç vermiyorsa da yapacak pek birşey yoktur. Aşkla kalın...

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..