- Kategori
- Ben Bildiriyorum
İki evsizin öyküsü ve Tellak İbrahim

Evsizler,sokakların vazgeçilmez misafirleri!
Maltepe parkında çok sevimli bir minik adam, kısa boylu, konuşkan, sokakta yaşayanlara göre sokulgan, çünkü çoğu kendi içine kapanmış, iletişim kurmayan, kuramayan kişiler. Bu minik adamın adı Hasan Hüseyin ama o adını sorduğunuzda o "Hasanseyn" demeyi seviyor; çok sigara içiyor, içkiye düşkün; aslında hemen yargılayıp, içki içtiği için ayıplayanlar olabilir, fakat bu aklımıza çok güzel bir kzılderili atasözünü getiriyor "Komşunun makosenlerinde 40 gün yürümeden, onu yargılama"
Hasan ile hergün sohbet etmeye, ona ufak tefek katkılarda bulunmaya başladım, sonra bir baktım, çoğalmaya başladılar, kaynak bulunca benim gibi (!)yararlanmak istemeleri doğal, insanoğlunun fıtratında yani yaradılışından gelen bir özellik bu! "Yaşamak için, yaşamı sürdürmek için gerekli gereksinimleri elde edebilmek, kaynak uygunsa "her yol geçerli!
Erdoğan adında başka bir evsiz belirdi. Hasan'ı tinerci çocuklar çok hırpalıyorlarmış, parasını, giyisilerini neyi varsa ondan alıp, bir de dövüyorlarmış! "Ben Hasan'a yardım ediyorum, Hasan olmasaydı, terminalde yatardım, orası sıcak" dedi!
Hepsinin hikayesi farklı, çoğu zaman yalan ile gerçeği ayırt edemiyorlar, yalan daha işlerine geliyor...
Yalana insanlar daha çabuk inanıyorlar, yalan söyledikleri zaman, insanlar onlara para, giyisi, yiyecek alıyorlar!!!
Neyse yazmak istediğim, Hasan ve Erdoğan'a kalacakları sıcak bir yemek yiyip, sıcak bir yerde uyuyacakları bir yer bulmak istedim. Bu konuda çalışan bazı kurumlarla iletişime geçtiğimde, başka birine yönlendirmeyi, mümkünse sorumluluk almamayı tercih eden görevlilerle karşılaştım, birisi "polisi aramalısınız, sabıkaları var mı, yok mu öğrenmelisiniz demez mi!
-5 derece soğukta sokakta yatıp kalkan birinin sabıkası bile olsa, önce ona yiyecek, sonra barınak sağlamak insan hakkıdır! Sayın ( !) Öcal'ın özel bir korunmada olduğunu düşünürsek, bu garibanlara sıcak bir yatağı çok görmemek lazım!
Hasan ve Erdoğan'ı hiçbir hamam kabul etmedi! Ulus'ta Marmara Hamamın'da çalışan tellak İbrahim Özkan önce kabul edemeyeceklerini söyledi; ben "Bunlar eğer kadın olsalardı yıkanmalarına yardımcı olacağımı ama erkek oldukları için elimden birşey gelmeyeceğini söyledim.
Arabama bindirdiğimde Erdoğan ve Hasan'ın kokularını tasvir etmem imkansız! Hasan kakasını yapmış defalarca; korkunç kokuyordu!!!
Pencereleri açtım, bana yardımcı olmak üzere iş yerinde görevli Murat ve Zübeyir'de bayağı zorlandılar.
Arslan tellak İbrahim bunları iyice yıkadı! yeni ve temiz giyisilerini giydirdi, sonra berber traşlarını yaptı, yemek yiyelim beraber dedim; Hasan yemek yemiyor, sürekli sigara içiyor, çay ve kahve seviyor ama hiç yemek yemek istemiyor!
Ulus Şefkat Evi, Bakım Evine götürdük evsiz Hasan ve Erdoğan'ı. Ankara kalesinin alt kısmında bir bakım evi, yalnız yazın kimseyi almıyorlarmış!
Kıyak emeklilik kanununa baktığımızda ömür boyu güvence isteği tüm insanlar için geçerli, herkes eşittir ama bazıları daha çok eşittir kafaları karıştırıyor!
Bu arada arabamı parka çekmişler! Gülveren park yerine; bir ayda bu ikinci! Bu konuda da Emniyet Trafik Amirine bir çift sözüm olacak! Başka bir yazımda!
Bakım Evine gittik, burada 40 evsiz varmış, Hasan ve Erdoğan'a en üst katı açtılar, temiz yatak, tuvalet, duş yapacakları yer, sabah ve öğle yemeği yok, yalnızca akşam yemeği veriliyormuş.
Sabah 8:30 akşam 6:00 ya kadar dışarıya çıkabiliyorlarmış, ama saat 6:00 'da Bakım Evine geri gelmeleri gerekiyormuş.
Ben züğürt ağa, arabam parka çekilmiş, soğuk ve yağmurlu bir gün; üstelik, öğüre öğüre içim dışıma çıkmış vaziyette "Sizi ziyarete geleceğim, bakın burada rahat edeceksiniz, temiz yatak, kalacak güzel bir yer, çalışanlar vicdanlı insanlar!!!
Veda ettim evsizlere, ertesi gün aradım telefon ettim, Hasan çıkmış, dönmemiş, bugün aradım içki içmiş, içki içenleri kabul etmiyorlar doğal olarak!
Bugün Pazar, ben Cuma günü bu iki kişiye, Murat ve Zübeyir'in destekleriyle yardımcı olmaya çalıştım, ama tekrar sokakları tercih ettiler, önce kızdım, söylendim fakat bu kolay gerçekleştirilecek bir misyon değil, güven kazanmaları, süreklilik önemli, ben bu güçte miyim? Hayır! Vazgeçip "aman elimden geleni yaptım bak kaçtılar, karışmamamalı mı" diyeceğim? Hayır. İnsanoğlu çok karmaşık bir yapıya sahip, vazgeçmeden, umudu yitirmeden, devam...
Yarın sabah Bakım Evine gidip, ziyaret edeceğim, eğer orada yoklarsa nasıl bir yol denerim henüz bilmiyorum ama azimli olmak, vazgeçmemek, güven duygusunun yapılanması çok ama çok önemli!!!