Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İki film birden

İki film birden
 

Acelemiz var, davet edildiğimiz yere geç kalacağız böyle giderse. Çok sevdiğimiz bir kardeşimiz Zeytinalanın da, aylardır inşaatı süren evinin çatısına al Bayrağımızı dikebilmişti.”Bu akşam gelin de hep beraber üst katın terasında, körfezi seyrede, seyrede çay içelim! Peynirli; Enişte içinde kıymalı börek yaptım ellerimle, gecikmeyin Orti’nin(Ortanca bizim kuçu, kuçu-Orti = kısaltılmışı) akşam gezintisini burada halledersiniz” dünya ahret kardeşim demiş demesine ama Balçova sınırlarında, trafik duvar örüverdi yolumuza! Vakit eğlenceli geçsin diye eşim arabamızın sol tarafından, bende sağ tarafından, çarşamba pazarına, (iki tekerlekli meşhur pazar arabalarını çekerek) gelen, gideni başladık saymaya, zor değildi. Çarşambaya gidenlerin arabaları boş, gelenlerin renkli çevre DOSTU plastik torbalara doldurulmuş, sebze, meyve giysi, don atlet, balık tavuk yumurta ile dolu.

Dakikalar geçtikçe eşim bu oyundan sıkılmaya başlamıştı! Arka koltukta sere serpe uzanmış Orti’nin hiçbir şey umurunda değildi, ne kadar gecikirsek bir o kadar uzun arabanın içinde kalabilecekti, onun için bu önemliydi. Oto kolik ti bizim siyah beyaz tüylü, pasif kuş avcısı (lügatimizde avlanmak diye bir fiil olmadığından ona av kuçu, kuçu su diyemiyorduk)

Bence eşim dilimizi epeyce çözmüştü çözmesine, işte lâf olsun, beklemekten sinirlerim bozulmasın, terden giysilerim üstüme yapışmasın, akşam berbat olmasın diye hipnotize olduğum trafik tıkanıklığından gelebilecek manevi zararları bertaraf etmek, oyalamak için konuşmalarına soru sorarak başladı(böyle bir anda yanlış bir taktik)

…Şu sağ taraftaki büyük tabelada ne yazıyor hayatım!

-Hiç!

…İnanmam! Upuzun bir cümle HİÇ öyle yazılmaz, üç harften oluşur senin dediğin, kuyruklu “C” ile yazılır.

-O bir “Ç” ve kuyruksuz!

…Sen kendin demedin mi?

-Aklında yer etsin diye, senin alfabende bu şekilde yazılan harf olmadığından, anladın mı?

…Evet, ama o tabelada –HİÇ- yazılmış olduğuna inanmıyorum!

-Ben – HİÇ- derken önemsiz yani bizi ilgilendiren bir şey değil demek istedim!

…O koca tabela, herkesi ilgilendirir bence.

-Sen! Sebze meyve, çanak çömlek, açık deterjan satıcısı mısın?

…Hayır!

-Kamyonetin var mı?

…Hayır!

-“Salçalık domat, 5 kilo bi lira, Ödemiş’in sarı patates.” Bir elin de mikrofon, diğerinde direksiyon avazın çıktığı kadar çığırıyor musun?

…Niye böyle acayip sorular soruyorsun? Tabii ki hayır.

-Öyleyse bu tabela seni ilgilendirmez!

…Ben yinede ne yazıyor bilmek isterim!

Orti sayesinde etrafımız da ki kalabalığı fark etmiştik; Bize mi, bizi çembere almış ahaliye mi, yoksa kafasının yarısını açık camdan içeriye sokmuş trafik polisine mi kafa tutuyordu bilinmez. İnanılmaz bir nezaketle, ” Hanım efendi! Niçin tabelada ne yazdığını söylemiyorsunuz Müstehcen falan değil, yasaklanmış bir parola da. Arkadaşınız bilmek istiyor, yurdumuza gelen yabancılara yardımcı olmalıyız değil mi?”Artık canıma yetmişti

-Memur Bey! Arkadaşım değil Beyefendi benim, dile kolay 25 yıllık eşimdir, on beş senedir ülkemiz de yaşamakta ve çalışmaktadır, öğrensin efendim dilimizi!

Şaşkına dönen Eşim, hemen savunmaya geçmişti:

…Ben Türkçe güzel konuşamıyorum ama ben anlıyorum genelde, demek istiyorum, ne demek? “ Balçova sınırları, içinde neyle neden satış yapılamaz” onu anlayamadım!

O anda eşimin ve polis memurunun imdadına, kravatı elinde gömleği pantolonun dışın da bir lise öğrencisi yetişti!

…Bak! Ağbicim Balçova turistik bir yer. Norveçliler şifalı sulara geliyorlar! Hani şu hayvan haklarını bir yerlerine takmayan kara liste başında gelen üç ülkeden bir tanesi( Rusya Japonya diğerleri) Ananelerine çok bağlılar ataları gibi, (mumla aydınlanma devrinde ataları balinanın başını makinelerle ezerek, kurum yapmayan mum üretiminde kullanacakları yağı elde ederlermiş. Bu yöntem İngiltere’de şimdi yasaklı mı? Bilmem) Her hali karda balinaların hâlâ peşini bırakmıyorlar. Eti dişi yağı için daha nerelerde kullanıyorsalar. İşte onlar gürültüden rahatsız oluyorlarmış you understand? Mikrofonla satış -sale -bağırmak NO! Valla başka bi şi yazmıyor, abla sende bi şi söylesene!

Polis memuru tekrar söze karışmasının gerektiğini düşünerek:

-Mösye! Sen CAR ı kenara çek, istersen yoluna devam et!

Eşim çabuk parlayan cinsten olmasına rağmen, suskunluğa bürünmesi gerektiği anları da bilirdi! Bende kendimi sakinleştirmek için her zaman kullandığım metodu tatbike koyuldum. Çocukluğuma döndüm! Başladım tek tük güzelliklerin hayalini kurmaya. Hoparlörün nesi kötüydü:” bu akşam saat 8.3o da yayla sinemasında iki film birden, turist Ömer: Sadri Alışık Çolpan İlhan, Tarzan: Jonny Weismüller çıta ve beyaz kadın” Kapımızın önünden geçerdi hoparlörlü kamyonet, haberdar etmek için.

Hiçbir kabahat işlememek gerekirdi gün içinde, yoksa sinema yasağı vardı işin ucunda!

Şanslıydık biz televizyon yasağı ile tanışmadık! Orta ve lise öğrenimini anasının vatanında bitirme ve Aziz Nesinin eserlerini okuma onu tanıma şerefine nail olan oğul, gönül almayı çok iyi bilirdi, yanlışlıkla kırıverdiğinde; Böcekten, çiçekten bahsediver dimi, ananın yelkenleri suya iniverirdi!

…Anne biliyor musun çita bu hafta 75 yaşında olmuş! Nerdeyse anneannemin yaşında! Doğum gününde kaymaklı pasta yemiş, 12 film çevirdikten sonra 1992 de emekli olmuş, şu anda Kaliforniya-Palm Spring de yaşıyormuş! Dan Westfall adında bir bakıcısı varmış! Dünyada bilinen en yaşlı şempanze olarak GUINNESS rekorlar kitabına geçmiş! Yazık ben onun filmlerini görmedim! Sen gördün mü?

-Evet, oğul ben Çita’yı tanırım yaşadığını bilmiyordum, çok sevindim! Doğum günü kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..