Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Ekim '11

 
Kategori
Anılar
 

İkinci el yüklemleri

İkinci el yüklemleri
 

Deklanşör çırağı


Tozuyla gurur duyan, tesadüfi karşılaşmanın uzun zamandır olmadığı, sepyacı ışığıyla çekimser bir mazi takıldı serçe parmağımın iyi kesilememiş tırnak ucuna.

Günübirlik yaşanan hayatın farkındasızlığı, akan suyun çekingen haline kağıttan bir gemi yapmayalı epeyce zaman olmuş meğer. Ellerini ceplerinde unutan çocuklar kadar kanıtsız bir şüpheyle aradığım, bugüne ait gereksiz bir eşyaydı belki de ama beni inatla farkeden ve dürten alıngan ve inatçı bir fotoğraf albümü olmuştu. Çok direnemedim.

Kucağımda ağırlığıyla beni bir zamanlar zorlayan, her sayfasını koca bir tablo gibi çevirdiğim, siyah beyaz duruşlu aile albümüne göz atarken; bakışlarımın ağırlığıydı bu sefer beni zorlayan.Ellerim kollarım büyürken, gözbebeklerim h bebekti sanki. Bu günden kaç çıkmıştı; elde kalanı hangi vakite ekleyerek anlamlı bir an bulunabilirdi. Garipçe haz duydum, dünden bugüne mektuplar yolladım, bütün pulları uslu bir çocuk tükürüğüyle ıslattım. Postacıya yanağımdan makas aldırırıken yine çaldım bütün zilleri, kaçtım yalnızlıklarından evde olup da kapıyı açmayanlardan.

Şimdiki çocukları betonlaşan dünyalarında, tanıdık bir körebe oyunuyla ebeledim. Klavyenin üstüne pastörize sütünü döküp de uykuya dalan tüm çocukların üstlerini, 21. yüzyılın bozuk termometresiyle örttüm.


Derinden annemin bana seslendiğini işittim, arkadaşlara mahcup; ama olağan bir ifadeyle baktım.

Koştum geçmişe ait tüm çocukluğumla büyüyene kadar koştum; vakur, şefkatli, kucaklayıcı o hiç değişmeyen sesine doğru annemin. Okşandım, öpüldüm, koklandım bu durumdan çocukça  ''tam da sırasıydı''  sıkıldım; ama belli etmedim fazla.

Kara önlüğümün bembeyaz yakalığıyla çıktım kara tahtanın önüne, atılan tokatın zelzelesiyle unuttum rakamları. Her cümleye büyük harfle başlamayı seviyordum.Bana en sevimsiz gelen noktalama işaretiydi nokta. Yar kokulu silgimle durmadan usanmadan sildim, Ali gelmesin artık diye...

Kurallar zinciriyle, kısır hayal gücüne vurulan gemlerin sığlıyla oturdum karalanmış sırama. Hayaller kurdum sonra, sorulan sorular karşılığında kaldırılan parmaklar arasında bütün soruları cevapsız bıraktım. Kırmızı bir kurdela taktım tembel göğsüme, iğnesini yüreğime düşürdüm zil çaldı, teneffüsüm nefesimde kaldı; sevgili sınıfta...

Karanlık, akşama tanıklık ederken evde sıcak bir çorbanın buğusunda minik burnumu utangaçça çektim, sobanın kırmızı yanağına dayadım yanağımı, hayallerim yansa da yeni korlar edindim, ürkekçe; ama bana göre erkekçe. Gözyaşlarımı kızgın sobanın üstüne damlattım, buharında flu bir mutluluk kaldı.

Pencere kenarı canımın kenarı... Sokak lambasına kaçamak bir bakış attım,çat kapı düşecek bir kar tanesiyle sokakları örttüm. Ödevler için defterimin kapağını kapattım, pişmanlığım arada kaldı;ben birden bastıran karın altında kaldım. Eldivenlerini giyindim sevgili. Sığmadı parmaklarım, buz kesti ısırığımda parmak uçlarım; ama ben sana tebessümlü kocaman kardanaşık bir adam yaptım. Kalbimin üstündeki kıvrımdan sana doğru ilerleyen kızağımla kırıldım, düştüm düşlerimle yandı canım, hiç ağlamadım kirpik uçlarımdaki kırçlardan habersiz.

Lapalaşan kar,ayak değmemiş yolların ıssızlığında uzadı,bir cümlenin anlatacağı konuyu bir türlü bitirememesi gibi. İçimdeki satıra sığmayan kelimeler, düşen kar tanelerine karışacak kadar çoğaldı. Kükreyen yalnızlığın sağır telaşında, atan kalbin dinletisi yayıldı tek vücut baştan aşağı; benden yokuş yukarı bilenmiş tiz bir hüzün...

Beyazlığı karanlığa hükmeden akşamın geç bir yelkovan dilimiydi artık. Siyah uzun paltosuyla tipiye dönüşen karda, beni merak eden babamdı. Üşümediğime dair inanılası bir poz verirken gülümsedim hayatın doğru dürüst sorumluluk çehresini kalbine giyinmiş babama ve de onun arkasından yürüyen kardeşlerime;umudumla.


Sokak lambası, ışığını kara kışa teslim etmeyen bir gece işçişi gibi onurluydu.Yüreğim kadar soluyordu hasretim. Bir albümün eprimiş koynunda unutulmazı unutulmaz kılıp kapattığımda, yaşamın telvesinde bir benlik senden bahsediyordu hala; ben sessizce dinliyordum, kar durmak bilmiyordu.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 28
: 422
Kayıt tarihi
: 29.11.07
 
 

 İzmir'de yaşıyorum. Yazmaya başlamanın en iyi yöntemi ''biran önce yazı yazmaya başlamaktır ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara