Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Aralık '10

 
Kategori
Felsefe
 

İktidar hırsı olarak ego

İktidar hırsı olarak ego
 

İnsan yaşarken, ego oyun oynamayı sürdürür. Tüm yaşamı boyunca başarı, iktidar ve bunların sayesinde elde edecekleri kabul görmenin, maddi zenginliğin, saygınlığın peşinde koşan insanlar vardır. Çoğu zaman bu iktidar hırsı, çok çalışmak adı altında neredeyse bilinçsiz olarak saklanmaya çalışılır ama eylemlerin temel nedenini bu arzular belirler.

İktidar arzusu, rekabetle beslenir ve kıyaslama olmadan varolamaz. Ancak tüm eğitim sistemlerinin, tüm dogmaların, tüm kültürlerin altında mutlak mutluluk arayışı ve güç isteği yatar.

Aslında sana verilen şeyler senin isteyip istemediğin sana sorulmadan dayatılır. Baban bir takım konularda başarısız olmuştur ve sen başarılı olursan, bu başarısızlıklarını tatmin edeceğini sanar. Annen bir takım konularda arzularını gerçekleştirememiştir ve böylece her çocuğa bu dünyaya ebeveynlerinin gizli arzularını yerine getirmeye gelmiş gibi davranılır.

Herkes çocuğunun önemli, saygın, büyük olmasını ister ama kim olduğuyla, yetenekleriyle, benliğiyle derinden ilişki kurmaz. Çocuğa keşfetmesi, araştırması, sorması, kendi düşüncelerini oluşturması için fırsat tanınmaz.

Çocuk büyükler gibi güç odaklı bir insan değildir, o varolduğu haliyle doymuş, tatmin olmuştur ve eğitim sistemi, ailesi ona iktidar arzusunu, gücü aşıladıkça zehirlenir.

Ebeveynlerin çocuklardan bekledikleri istekler, kendi boşluklarından başka bir şey değildir.

Güç odaklı olmadığında, iktidar arzusuyla başkalarıyla yarışmadığında, başkalarına hükmetme arzun kalmadığında, neşeli, huzurlu, tatmin olursun.

Diğer insanlar üzerinde hakikati yaşamadan, onları buyruk altına almaya çalışmak, diğer insanları bir araca indirgemek çok çirkindir. Bu kişinin derinlerde bir yerde içindeki boşluktan çok korkmasıdır. Onun kendi varlığını devam ettirebilmesi için başkalarına ihtiyacı vardır.

İktidar, insanın önce kendine sonra başkalarına zulmetmesidir. İnsanın kendine ya da başkalarına zulmetmesinin ortak noktası, şiddettir. Tarih boyunca kendine eziyet eden, bedenine türlü işkenceler yaşatan, kendine karşı saldırgan olan insanlar “aziz” gibi ifadelerle saygı değer görülmüş, önemli sayılmıştır. Kendini disipline etmek için yapılan işkenceler değerli görülmüştür.

Sözde azizlerin, dindarların arasında büyük bir rekabet vardır ve onlar hem kendi içlerine hem de birbirlerine hükmetmeye çalışırlar.

İktidar hırsının kaynağını insanın içindeki boşluk ve aşağılık hissi oluşturur. İnsan kendi içindeki boşluğu fark etmedikçe, onunla yüzleşmedikçe, iktidar oyunlarının oyuncusu olur.

Kendini bulman için hiçliği anlaman gerekir. Onunla yüzelştiğin zaman herhangi bir hükmetme arzusu bulamazsın.

İktidar hırsına yenilen insanlar sürekli olarak kendilerinden uzaklaşı kaçarlar çünkü eğer kendi hiçliğiyle yüzleşecek olursa artık ego yaşayamaz. Ego, iktidar hırsı, çatışmalar, gerginlikler, endişeler sen hiçliğinle yüzleştiğinde son bulur.

Kendini zayıf hisseden, aşağılık gören insanlar başkalarının üstünde güç kullanarak kendilerini ispat etmeye çalışırlar. Hiyerarşi böyle oluşmuştur, pek çok otorite böyle yaratılmıştır.

İnsan hiçliğiyle yüzleşmedikçe içindeki güç dönüşüme uğramayacaktır.

İnsan rekabet halindeyken, hırs içindeyken, saygınlık, para, güç, iktidar için hep mantığa, düşünmeye ihtiyaç duyar. Eylemlerini planlar.

İktidar hırsını, sistemin oyununu fark ettiğinde eylemsiz eylemi de anlar. O zaman gereksiz çabaya gerek kalmaz, onun yerini anlayış, sevgi, huzur alacak. Yarışın anlamsızlığı yerini kendin olmanın sorumluluğunu almanla yaratıcılığını, anlamını bulur. Her anın değerini yaşarsın, kendini zorla disiplin etmeye çalışmana, kendine eziyet etmene, sahte bir kişilik oluşturmak için çabalamana, iradeni güçlendirmene ihtiyaç kalmaz.

İrade, egonun kullandığı isimlerden biridir.

Başkalarından daha üstün olmana, daha başarılı olmaya çalışmana, daha kutsal biri olmana, “daha” olmana gerek yok. Daha söz konusu olduğu sürece ister bir iş yaşamında, ister dağ başında bir manastırda ol, fark etmez, mücadelen zirveye çıkmak, sonra da zirvede kalmak içindir.

Ne kadar çok rekabet, kaygı, stres varsa, ne kadar çok mücadele ediyorsan, başarı peşinde ne kadar çok koşuyorsan kendinden o kadar uzaklaşırsın. Giderek daha endişeli, daha mutsuz olursun, korkun büyür.

Başarılı olmak, büyük başarısızlıktır. Kimse başarılı insanlar kadar başarısız olmamıştır, çünkü her an başarısızlık korkusuyla yaşamak, başarıyı hedeflemek, bir şeyler elde etmek için, ideallerin, gölgelerlin peşinde koşarsan hayatı kaçırırsın.

Farkındalığın şu anda olursa, rahatlarsın. Sürekli kendini yormana, zihnini meşgul etmeye çalışmana, mutlu olma çabasına, aktivitelerle oyalanmana gerek yok, sadece şu anın içinde olman yeterlidir. Herhangi bir gelecek tasarısı yerine şu anında içinde rahatlamaya, farkında olmaya başlarsan mutluluğu içinde duyabilirsin. Çünkü ancak o zaman dans etmene, şarkı söylemene, şiir okumana, ıslıkla dolaşmana zamanın olur.

Başka birisi olmak zorunda olmadığını keşfettiğin an, gevşersin. Kim olursan ol, kendin olma ve kendini gerçekleştirme sorumluluğunu aldığın zaman, zenginliğe, iktidar hırsına, saygınlığa, tanınmaya, kabul görmeye ihtiyacın kalmaz.

Dışarıdan herhangi biri olabilirsin ama sen kendinin farkındasın ve kendinle mutlusun.

Zirveye tırmanmak arzusu, sürekli rekabet halinde olmak, içindeki hırsı, şiddeti, öfkeyi, güç arzusunu iktidar elde ettiğinde göstermek içindir. O yüzden ne zaman iktidar ele geçirilse, geçmiş ve tepkiler, ezilmişlikler ve hırslar da ortaya çıkar.

İktidar senin potansiyelini gerçekleştirmen için büyük bir fırsattır ama ne yazık ki çoğu insan kendi içindeki boşluğu, biliçsizliğini, içgüdülerini tatmin etme ihtiyacını gidermek amacıyla iktidarı arzular.

İktidar çoğunlukla kötüye kullanılmıştır çünkü onu kullananlar içlerinde çirkin, arzularına yenik olarak yaşamışlardır.

Şayet sen şu andan büyük bir keyif alıyorsan, bilinçaltında zehirli, yıkıcı şeyler yoksa, hiçliğinle yüzleştiysen iktidar sana bir şey yapamaz.

Anlayış geldiğinde, ne iktidar hırsı kalır ne de güçlü olma arzusu…

 
Toplam blog
: 48
: 2763
Kayıt tarihi
: 15.09.10
 
 

Sanskritçe: Kendini bilen ve kendinin ustası olan. Doğdu, büyüdü, ölecek. Sonsuza kalmak için değ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara