Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '10

 
Kategori
Projeler
 

İl olma yolunda ilerleyen Silifke

İl olma yolunda ilerleyen Silifke
 

Eğer SilifkeTam anlamıyla bir il olmaya hazırlanıyorsa,ÖnceYaşanablir bir kent çevresi ve alty


Sevgili Silifkeli Hemşehrilerim,

Silifke'mizin yolları ve kaldırımlarının bizlere yakışmadığını düşünüyorum. Sizin de bu konuda ki düşüncenizi öğrenmek isterim. Silifke'mizin yollarının ve kaldırımlarının daha üst düzeyde ve AB ölçütlerine uygun olması gerektiğini düşünüyorum. Sizler?

Daha önceden kentleşmeyle ilgili benzer bir konuyu Silifke Forum'da tartışmıştık.

Avrupa Yaya Hakları Bildirgesi, 1988

İNCELEME

AVRUPA PARLAMENTOSU, 1988

1. Yayanın; fiziksel ve ruhsal sağlığını korumaya uygun koşullar sunan kamu alanlarının nimetlerinden özgürce yararlanma ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır.

2. Yayanın; motorlu taşıt değil, insan ihtiyaçlarına göre şekillenmiş kent merkezlerinde yaşama hakkı vardır.

3. Çocuklar, yaşlılar ve engellilerin kendi zaafiyetlerini şekillendirmeyen ve kolay sosyal ilişkiye izin veren kentsel düzenlemelere sahip olmaya hakları vardır.

4. Engellilerin bağımsız hareketliliklerini sağlayacak ulaşım sistemlerine, kamusal düzenlemelere, uyarı, işaretleme sistemlerine ve taşıt araçlarına sahip olmaya hakları vardır.

5. Yayanın, izole yaya bölgelerine değil kentin düzeniyle uyumlu, ulaşılabilir, kısa ve makul bağlantıları olan yaya alanlarına sahip olmaya hakkı vardır.

6. Yayanın özel olarak;

o Motorlu taşıtların bilimsel olarak tolere edilebilir kimyasal ve ses yayma standartlarına uygunluğunun sağlanmasına,
o Toplu taşım sisteminin tümünün hava ve ses kirliliği kaynağı olmamasına,
o Kentsel alanlarında ağaç dikimiyle yeşil akciğerler oluşturulmasına,
o Yaya ve bisiklet trafiğini korumak üzere yol sistemlerinin uyarlanmasına ve hız sınırlamaları yapılmasına,
o Motorlu taşıtların uygunsuz ve tehlikeli kullanımını teşvik edici reklamların engellenmesine,
o Görme ve duyma özürlülerin ihtiyaçlarını da dikkate alan etkili bir işaretleme sistemine,
o Yaya ve motorlu araç trafiğinin kolay geçiş ve durma özgürlüğünü sağlayacak ölçütler belirlenmesine,
o Risk yaratanların sonuçlardan sorumlu olacağı bir risk yükümlülüğü sisteminin kurulmasına,
o Sürücü eğitim sisteminin yayaları ve yavaş kullanıcıları gözetecek şekilde tasarlanmasına hakkı vardır.

7. Yayanın tam ve engelsiz hareketini sağlayacak bütüncül bir taşıma sistemine, özellikle de;

o Ekolojik kapsamlı ve iyi donanımlı toplu taşım sistemine,
o Kentsel alanlarda bisiklet kullanımına ait donanımların sağlanmasına,
o Otoparkların yaya hareketlerini engellemeyecek ve yayaların mimarı olarak özelleşmiş alanlardan alacağı keyfi etkilemeyecek şekilde konumlanmasına hakkı vardır.

8. Her üye ülke, yaya haklarıyla ve alternatif ve ekolojik taşım biçimleri ile ilgili kapsamlı bilgiyi uygun kanallardan yaymalı ve çocuklara, öğrenime başladıkları andan başlayarak iletmelidir.

Beş kez yurtdışına çıkma fırsatım oldu. Bunlardan dördü Avrupa ülkeleridir. Yurtdışında bulunduğum sürelerde ülkemizle eksi ve artıları bakımından karşılaştırma olanaklarım oldu. Ben kendim adına söyliyeyim, ben bir birey olarak Avrupa Birliği'ne katılmaya çok hevesli biri değilim. Kendi kültür, inanç ve soy birliğimizi kurmamızın daha akılcı olduğu düşüncesi var bende.

Büyümek, gelişmek, çağdaş ve gelişmiş bir ülke olmak için ekinsel değerlerimizi yozlaştırarak küreselleşmemize, inanç ve soy bağlarımızdan koparak sekülerleşmemize -geçmişle bağlarımızı koparmadan başarabilmeliyiz.-, palyaçolar gibi bize yakışmayan görüntülere bürünerek Avrupa'yla bütünleşmeye hiç gerek yok. Bizim batılılaşmaya, Avrupalılaşmaya değil, çağdaşlaşmaya ve çağdaş ülkelerin en önüne geçmeye gereksinimimiz var.

Evet Avrupalılara biçimsel olarak öykünmek yerine özde ve işin can alıcı noktalarını yakalayarak çağdaşlaşma çabası içerisinde olmamız gerek. Avrupa ülkelerine her gidişimizde biz neden bunları başaramıyoruz, neden gelişmeleri çok geriden izliyoruz diye düşünürüm. Oysa ki biz bütün dünyaya insanlık ve uygarlık aşılamış şanlı bir ulusun torunlarıyız. Üzüntüyle belirtelim ki şu anda biz onlardan uygarlık ve teknolıji alma çabası içerisindeyiz.

Avrupa çoktan kentleşmeyi tamamlamış. Kent planlarını insan gereksinimlerine göre düzenlemişler:
Yayalar için sağlıklı bir çevre oluşturmuşlar. Yolların iki tarafları doğanın akciğerleri ağaçlarla ve parklarla donatılmış, Kent soluk albiliyor.

Yollar insanların gereksinimlerine göre oluşturulmuş. Kaldırımlar her özellikte insana: çocuk, yaşlı, engellilere göre planlanmış. Engelliler de zorluk çekmeden kullanabiliyorlar. İnanmazsınız belki otobüslerin son iniş basamağı tam kaldırım düzeyinde. Ayağınız bir yere takılmadan adeta metro platformuna çıkıyorsunuz gibi engelsiz çıkabiliyorsunuz. Bütün kaldırımlar otobüsler dikkate alınarak yükseklikleri her yerde aynı.

Engelliler için kaldırımlarda engelli araçlarının tırmanabilmesi için rampalar konmuş.

Trafik işaretleri çok düzenli. Herkes kesinlikle işaretlere uyuyor ve herkes acele edin diye kornaya basmıyor. Bütün yayalar karşıya yaya geçitlerini kullanarak geçiyor ve kesinlikle hiç bir yerde yaya geçidi olmayan yerden koşarak, yol kenarlarındaki demir parmaklıklar üzerinden zıplayarak geçmiyor.

Özellikle Almanya'da yolda üskünlük yayalarda. Ben bilmiyordum. Hep trafik ışıklarının yanmasını bekledim. Orada önce yayalar haklı; olabilir ki yayalardan biri veya birkaçı yaşlı, işitme veya görme engellidir. Yayaların her zaman engelli olma olasılığı vardır ancak engellilerden sürücü olamaz. Bu nedenlerden ötürü üstünlük yayalardadır her zaman.

Bazı yollar ve sokaklar, özellikle tarihi bölgeler motorlu araçlardan arındırılmış, yalnızca yayaların gezinebileceği sessiz sakin gezinti alanlarına dönüştürülmüş. Önüme aniden bir araba çıkar mı korkusu olmadan rahatlıkla gezinebiliyorsunuz. Yollar motorlu araçların gereksinimlerine göre değil, yayaların gereksinimlerine göre düzenlenmiş. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler hiç bir yardıma gereksinimleri olmadan yoldan güvenle geçebiliyorlar.

Trafik lambası düğmeleri engelli ve çocukların erişebilecekleri yükseklikte. Bazı bölgelerde düğmeye basıyorsunuz, bütün trafik durup sizi bekliyor. kırmızı ışıkta yol boşken bile hiç bir kimse geçmiyor.

Yaya olarak yolda yürürken kesinlekle patlak eksozlardan çıkan dumanlarla burnumuz ve genzimiz yanmıyor. Sürücüler gereksiz ses ve ışıklı uyarılarla yayaları rahatsız etmiyorlar. Bağırıp çağırma, küfür, arabadan inip başka sürücülere saldırma olayı yok. Arabalar kesinlikle duraklarda duruyor ve yolu gereksiz yere tutmuyorlar. Kent içerisinde ağaç dikimi yapılarak adeta yol kenarlarına yeşil akciğerler oluşturulmasına özen gösterilmiş. Yaya ve bisiklet trafiğini korumak üzere yol düzenlemeleri ve hız sınırlamaları yapılmış. Yol işaretleri görme ve işitme engellilerin gereksinimleri de dikkate alınarak etkili bir işaretleme sistemi kurulmuş. Yola yaya inince, o anda bütün trafik birden bire durur. Duramıyacakları kadar aşırı hızla gidemezler. Tehlikeli bir durum oluşturan sürücüler yayanın kaza anında yaralandığında bütün işsiz kaldığı günlerin ücretini, hastane harcamalarını öder. Yaya yaşamını kaybederse geride kalanlara kan parası öder. Bu demektir ki Avrupa'da sürücü olmak çok ciddi ve zor bir iştir. Kent içerisinde kaza geçirme korkusu olmadan, güvenle, bisikletçilere özel yollarda bisikletle gezinebilirsiniz. Yollarda kesinlikle araçlar uygun olmayan yerlerde park edemezler. Hele hele bizde olduğu gibi bir araç yetmedi onun yanında bir araç daha yol içerisinde park edemez. Kesinlikle araçlar yaya kaldırımına park edip yaya geçişlerini engelliyemezler. Kent alanları araçlara göre değil, insanlara göre düzenlenmiştir.

Eğer Silifke
Tam anlamıyla bir il olmaya hazırlanıyorsa,
Önce
Yaşanablir bir kent çevresi ve altyapısı

Hazırlaması gerekir.

İnsanca aşanabilir bir kent özlemi içerisinde
Belediye Başkanımızı
Ve
Bütün hemşehrilerimi
Selamlıyorum!

 
Toplam blog
: 32
: 1827
Kayıt tarihi
: 07.08.10
 
 

1954 doğumluyum. Mersin'de doğdum. Emekli İngilizce okutmanıyım...