Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '10

 
Kategori
Sivil Toplum
 

İnsanları kolay yaşamaya alıştırmayın

Dünyada ne işler, ne meslekler var. Ölümle burun burunalar her an. Dünyanın en çilekeş işçileri. Her an ölüm soluyorlar. En şerefli insanlar... Kimseden yardım dilenmiyorlar. ''Bu iş de yapılır mıymış? Devlat bize daha güvenlikli iş bulsun. Yoksa işsizlik maaşı isteriz.'', demiyorlar. Yiyeceklerini alın teri ve bilek güçleriyle ve en önemlisi de yürekleriyle kazanıyolar. En helalinden, en temizinden...

''Şili’de 5 Ağustos’ta maden çökmesi sonrasında mahsur kalan ve 17 gün sonra mucize eseri hayatta oldukları anlaşılan madencilerden kurtarılacakları gün saklanıyor. Kurtarma ekibinin başı Andres Sougarret, madencilerin ruhsal sağlığını korumak için en erken dört ay sonra göçükten çıkarılabilecekleri'', bilgisini almaktayız basından.

Bir haber de Türkiye’den: ‘’ ANKARA -AA- Ankara Valiliğince her hafta salı günleri düzenlenen "Halk Günü"ne katılan binlerce vatandaş sorunlarını dile getirirken, iş talebinde bulunan bir çok kişi, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından verilen işleri kabul etmedi.

İŞKUR İl Müdürü Talip Altuğ, son 1 ay içinde Halk Günü'ne katılan vatandaşlardan 51 kişinin iş talebinde bulunduğu için kendilerine yönlendirildiğini söyledi.

Söz konusu kişilerin başvuruları çerçevesinde İŞKUR Müdürlüğüne davet edildiğini kaydeden Altuğ, "Bu kişilerden 19'u hiç kuruma gelmedi. Gelen 32 kişiden de 7'si işe, 3'ü de meslek edindirme kurslarına yerleştirildi. 1 kişi yerleştirdiğimiz işteki maaşı az bulduğu için çalışmak istemedi. 1 kişi memuriyet istediğini, buraya zorla getirildiğini söyledi. 8 kişi Valiliğe para istemek için gittiklerini ancak kendilerinin buraya yönlendirildiğini belirterek, çalışmak istemediklerini söylediler. 12 kişi de teklif edilen işleri kabul etmedi" dedi.’’

Ortaya çıkan durum karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediklerini ifade eden Altuğ, "yardıma muhtacız" diye halk gününe katılan çok sayıda kişinin iş değil, para istediklerini sözlerine ekledi.

Bu arada İl Özel İdaresi Toplantı Salonu'ndaki "Halk Günü'nen başkanlık eden Ankara Vali Yardımcısı Turan Atlamaz, maddi yardım talebinde bulunanların taleplerini büyük bir hassasiyetle değerlendirdiklerini, uygun görülen kişilere yardımların yapılacağını söyledi.

Toplantı sırasında genç yaştaki kadın ve erkeklere iş teklifinde bulunan Atlamaz'a, bir çok kişi "hastayım, küçük çocuğum var, hamileyim, çalışacak durumda değilim" gibi bahanelerle karşılık verdi.

Öte yandan son "Halk Günü" toplantısına katılan yüzlerce kişi, para yardımı için uzun kuyruklar oluşturdu. Toplantı salonunu dışında kayıtları alınan vatandaşlar arasında zaman zaman tartışmalar çıktı.

Dünyadan iki ayrı manzara ile karşı karşıyayız: Biri ölümle burun buruna ekmeğini taştan çıkaranlar. Diğeri de iş beğenmeyip asalakça yaşamak isteyenler!

İnsanlar ya vahşi kapitalizm cenderesinde ezilerek onursuzlaştırılıyor ya da ymuşak sosyal demokrasi adına insanlara çalışmadan vererek tembelleştiiliyor, onursuzlaştırılıyor ve insanlıkları çürütülüyor. O benzi soluk gerçek onurlu yoksullar onurlarından ödün vermediklerinden, utandıklarından namertlere el açamıyorlar, kimseden yardım isteyemiyorlar. Soluk yüzlerine baksanız gerçek yoksulları hemen anlarsınız. O soluk yüzlerinin arkasında parlayan gözlerinin içinde pırıl pırıl yüreklerini görebilirsiniz. Yeter ki bakmasını bilin...

Dünyadan iki ayrı manzara ile karşı karşıyayız: ''Biri ölümlemle burun buruna ekmeğini taştan çıkaranlar. Diğeri de iş beğenmeyip asalakça yaşamak isteyenler!''

İnsanlar yoksul ve ivedi gereksinimler içerisinde olabilirler. Yoksulluk ayıp değildir. İnsanlar yamalı giysiler içerisinde olabilirler. Kaderin cilvesi... Başkalarından istemek ve dilenmek zorunda da kalabilirler. Ama asıl ayıp olan gücü kuvveti yerinde ve sağlıklı olduğu halde iş beğenmeyip beleşten Fak-Fuk fonuyla geçinmek isteyenler.

Sosyal Yardımlaşma Kurumu bence karşılıksız yardım dağıtmamalı. İnsanlar tembelliğe ve kolaydan geçinmeye alıştırılıyorlar ve yüzsüzleştiriliyorlar. Onursuzlaştırılıyorlar. Bunun yerine devlet karşılıksız yardım değil ''İstihdam Garantili Meslek Edindirme Kursları'' açmalı ve insanların yüzleri kızarmadan, başkalarına el açmadan ekmeğini kazanma fırsatı verilmeli. Bence en büyük yardım da bu olur. İnsanlara her gün balık veremezsiniz ama balık tutmasını öğretebilirsiniz.

İş çevrelerine milyarlarca karşılıksız teşvikler veriliyor ekonomiyi canlandırmak ve krizden kurtarmak adına. Peki aynı yardım ve teşvikler yoksul girişimciler için de verilemez mi? Meslek edindirme kurslarından sonra, devlet şirketleşen yoksul girişimcilere iş kurma teşvikleri veremez mi? Hiç gözlerini kırpmadan milyarlarca teşviki varlıklı girişimcilere verirken üç kuruşluk iş kurma teşviki veremez misiniz alın teriyle geçinmek isteyen şu gariban yoksullara? İnsanların onurlarını ayaklar altına alarak başkalarından yardım almadan, dilenmeden geçimlerini sağlamalarına yardımcı olamaz mısınız? Gerçek sosyal devlet olgusu, karşılıksız yardımlarla insanları onursuzlaştırmak değil insanlara onurlarıyla çalışma şevki ve teşvikleri vererek gösterilir.

İnsanlar ya kapitalizmin acımasız çarkları arasında ezilerek onursuzlaştırılıp yok ediliyor, ya da sosyal devlet olma gösterişi içerisinde tembelleştiriliyorlar ve yüzsüzlaştiriliyolar. Asıl yoksullar onurlarından ödün vermediklerinden, utandıklarından kimseden isteyemiyorlar. Soluk yüzlerine bakarsanız, gerçek yoksulları hemen anlarsınız. Bizler gerçek yoksulları, öksüzleri, kimsesizleri bulup onlara yardımda bulunmalıyız. Onların başı okşanılıp onlara iş kurma fırsatları verilmelidir. Cami önünde dilenen yüzsüzlerin bir kaç apartmanı vardır zaten. Onlara vermenize gerek yok.

 
Toplam blog
: 32
: 1827
Kayıt tarihi
: 07.08.10
 
 

1954 doğumluyum. Mersin'de doğdum. Emekli İngilizce okutmanıyım...