İlahi Atom, sen çok alemsin !

Gözünüz ne kadar iyi görüyor? Peki her zaman gözünüzün gördüğüne mi inanırsınız? Yoksa gözünüzün göremediği ama bilimin ispatladığı şeylere de inanır mısınız? Mikroplar mikro organizmalardır, atomlarsa bilimin söyleyebildiği kadarıyla maddenin yapı taşı. Bunları gözlerimizle görmemiz mümkün değil, ancak mikroskoplar sayesinde kendilerinden haberdarız.

Atom, ortasında proton ve nötrondan oluşan çekirdek ve etrafında elektronların ışık hızıyla döndüğü, elektronlarla çekirdek arasında çok büyük bir boşluğun bulunduğu bir yapı. Öyleki atomu anlayabileceğimiz boyutlara yükselttiğimizde atomun çekirdeğini bir nohut tanesi kabul edersek ve bunu bir futbol sahasının ortasına koyarsak elektronlar sahanın etrafında dönüyorlar. Aradaki boşluğu tahmin edebiliyor musunuz? Ve bütün maddeler atomlardan oluşuyor. Bizleri de atomlar oluşturduğuna göre her birimiz birer boşluklar kümesiyiz. İçimiz boş. Boş dünya, yalan dünya denmesi hiçte yanlış değil.

Avrupa’da nötronlarla ilgili deneyler sürdürülüyor. Bilim adamları daha geçen aylarda üzerinde yüzlerce kere deney yaptıktan sonra nötronlara enerji verilmesi durumunda ışık hızını geçebildiğini söylediler. Bu olay büyük tartışmalara neden oldu. Bütün fizik kanunları acaba tekrar mı gözden geçirilmeli?

Siz hala ışık hızının son sınır olduğuna mı inanıyorsunuz? Yoksa siz hala enerji verilmiş nötron hızının son hız olduğuna mı inanıyorsunuz? Bilim ne kadar ispat edememiş olsada ben buna inanmıyorum. Işık hızından çok daha hızlı varlıklar mutlaka vardır. Size de hemen ispatlayayım. Her birimizin hayal gücü ışık hızından çok daha fazla. Işık hızı hayal gücümüzün yanında çok küçük, önemsenmeyecek bir hız kalıyor. Bir saniye içinde 1 milyon ışık yılı ötedeki bir gezegene gittiğinizi, orada dolaştığınızı ve geri döndüğünüzü hayal edebilirsiniz. Işıksa bunu yapabilmek için daha çok bekleyecek.

Gözümüzle göremediklerimiz mikrop ve atomlarla bitmiyor. Yıldızları görebiliyoruz fakat uzak galaksileri gözümüzle göremiyoruz. Biz Samanyolu Galaksisi içerisindeki milyonlarca yıldız kümesinden sadece biri olan Güneş sisteminde küçücük bir Dünya gezegenindeyiz. Samanyolu Galaksisi gibi milyarlarca galaksi sistemi olduğu biliniyor.

Bilimin bize sunduğu ve şimdilik bildiğimiz kadarıyla makro alemle mikro alem arasındayız. Peki sizce maddi alemler bu kadarla sınırlı mı? Atomlardan, miroplardan oluşan mikro alem, içinde bulunduğumuz Dünya ortamı ve yıldız kümelerinden oluşan makro alem. Ben hiç sanmıyorum. Teknolojimiz yetersiz diye atomları en küçük parça kabul etmek kanımca saçma. Bir atom tanesini samanyolu galaksisi kadar büyütüp içine bakabilseydik belki daha ne dünyalar ne canlılar olduğunu görecektik. Aynı şey belki de makro alem için geçerli. Belki de milyarlarca yıldız ve galaksi kümesi, bizim boyutlarımızdan çok daha büyük bir varlığın küçük bir parçasını oluşturuyor.

Söylediklerim çoğunuza deli saçması geldi. Hakkımda düşündüğünüz delilik ancak Galilei’nin dünyanın döndüğünü savunup buna inanmayanlarınki kadardır.

Çok saçmaladım.

Belki de.

Belki de saçmalamadım.

Boş verin. Evde ekmek var mı? Siz şimdi onu düşünün.

Saygılarımla,

Ertunç Alpman