Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '08

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

İlçemizde turunçgil üretiminde ve satışında yaşanan sıkıntılar ve alternatif çözümler

İlçemizde turunçgil üretiminde ve satışında yaşanan sıkıntılar ve alternatif çözümler
 

Turunçgil cenneti Erzin


Erzin İlçesi Tarım Alanlarının Dağılımı:

İlçemizde toplam 128.500 dekar alanda tarımsal üretim yapılmaktadır. Bu alanların dağılımı:

Ürün Cinsi Dikili Alan (dekar)

Narenciye 80.000

Tarla Alanı 24.160

Zeytinlik 24.000

Kayısı 340


Toplam 128.500

Erzin İlçesi Cinslerine Göre Narenciye Dikim Alanı ve Üretim Miktarları:

İlçemizde 80.000 dekar alanda 300.000 ton narenciye üretimi yapılmaktadır. Bu ürünlerin dağılımı:

Ürün Cinsi Dikili Alan(dekar) Üretim Miktarı(ton)

Portakal(Washington) 30.000 129.000

Mandarin(Satsuma) 34.500 100.000

Altıntop Çeşitleri 5.000 40.000

Portakal(Diğer Çeşitler) 4.000 15.000

Mandarin(Diğer Çeşitler) 3.000 14.500

Limon 300 600

Klemantin 3.000 600

Turunç 200 300


Toplam 80.000 300.000

Erzin İlçesinde Üretilen Narenciyenin Son Yıllardaki Satış Fiyatları:

Ülkemizde üretilen 2.000.000 ton narenciyenin %10’undan fazlası Erzin’de üretilmektedir. Özellikle ülke narenciye ihracatının (toplam 1.000.000 ton)%20 sinden fazlasını Erzin ilçesi karşılamaktadır. Böyle önemli bir potansiyele sahip olan ilçemizde narenciye son yıllarda büyük fiyat dalgalanmalarıyla karşı karşıya kalmış ve bir türlü fiyat istikrarı sağlanamamıştır. Bunu örneklerle açıklayacak olursak:


Mandarin;

İlçemiz özellikle mandarin cinslerinden olan satsumanın adeta üretim merkezi konumundadır. Yüksek kalitesi, dayanıklılığı ve lezzeti sayesinde Avrupa’nın ve Rusya Federasyonlarının en önemli süpermarketlerinin raflarında 1.sırada aranılan ürün olarak yerini almayı başarmıştır. Fakat bu ürünümüz son yıllarda bir türlü hakettiği değeri bulamamıştır. Yıllara göre baktığımızda:

Yıl Üreticiden Satış Fiyatı

2004-2005 350-400 YKR/kg

2005-2006 300-350 YKR/kg

2006-2007 200-250 YKR/kg

Görüldüğü üzere satış fiyatları artacağı yerde sürekli düşüş halindedir.2006-2007 sezonu satış fiyatları üç sene önceki fiyatların yarısına düşmüştür. Üreticimiz %100 gelir kaybına uğramıştır.Satış fiyatları sürekli düşerken mazot, sulama, elektrik, gübre gibi temel girdilerde sürekli maliyet artışı yaşanmaktadır.Bu artışlar da dikkate alındığında reel olarak üreticimizin kaybı %100’ün üzerindedir.Diğer ürünlerde de aynı durum söz konusudur.Bir sene önce 10.000 YTL bedelle sattığı ürününü aynı üreticimiz bir sonraki yıl 5.000 YTL’ye alıcı bulamamaktadır.

Globalleşen dünya şartlarında, turunçgil ticaretinde arz talep dengesi arz yönünde bozulmuş olup, kalite ve standartlar pazar payında en belirleyici unsur durumundadır. Ancak bu durum standartların tam anlamı ile oturmadığı ülkemizde üreticimizin üretim maliyetini düşürmek mantığıyla hareket etmesi ve yeterli kaliteyi yakalayamaması sebebiyle dış pazarda Türk mallarında bir kalite sorunu yaşanmakta ve pazarda pay kapabilmek çabasında olan ihracatçımız fiyat kırarak pazarda var olmaya çalışmaktadır. Bu da ekonomik olarak üreticimize yansımaktadır. Genel üretim giderleri; dikili olan alanlar verimli kullanılmadığı ve girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı dünya standartlarının üzerindedir.

Yıllardır sürdürülen hatalı tarım politikalarının neticesi çiftçimizin ürününe ekonomik nedenlerden dolayı iyi bakamaması ihracatçımızın dış pazarda önünü kapamıştır. Gerekli teknik alt yapı, verimliliği arttıracak yatırımlar, araştırma ve geliştirme çalışmaları destekleneceği yere üreticimize Doğrudan Gelir Desteği (10 YTL / Kayıtlı Dekara) , Çiftçi Yakıt Desteği (4 YTL / Kayıtlı Dekara) gibi zamanı kurtarmaya yönelik basit ve politik kaygılarla hazırlanmış politikalar izlenmiştir. Üstelik bu durum en fazla masrafla yetiştiricilik yapan turunçgil bahçelerimizle, nadasa bırakılarak tarım yapılabilen veya boş bırakılıp koyun otlatılan arazileri aynı kefeye koymuştur. Bu hatalı politikalar ile yapılan desteklerin hiçbiri tam anlamıyla istenilen neticeyi vermemiştir. Destekler alt alta yazıldığında çok yüksek meblağlar tutmuş ancak çok dağınık olması ve sistemin yanlışlığından dolayı esas amacına ulaşamamıştır. Ayrıca ihracatçımıza Devlet Fiyat İstikrar Fonu(DFİF) tarafından verilen İhracat Destekleme Primi mahsuben verildiği ve net olarak zamanında açıklanmadığı için yararlı olmamaktadır.

Üretim sırasında çiftçi ürün yetiştirme hakkında yeterli bilgi bulamamakta, bununla ilgili görevli kurumlar Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri vazife görememekte, esas işleri dışında gıda denetimleri ve destekleme prim dosyaları evrakları içinde boğulmuşlardır. Üniversitelerin Ziraat Fakülteleri araştırma yapmamakta sadece iş yapıyormuş gibi gözükmek için değişik yabancı yayınları çevirerek birkaçından derleme toplama yayınlar sunmaktadır. Ancak zor şartlar altında araştırma yapmaya çalışan sayın akademisyenlerimizi bu durumdan ayrı tutmak istiyoruz.

Tarımda şirketleşmeye ve kurumsallaşmaya müsaade edilmemiş, destek olunacağına her fırsatta bunun önü kapatılmıştır. Bu nedenle medeni hukuk gereği miras yoluyla küçük parçalara bölünen tarımsal işletmeler verimli ve karlı işletmeler olmaktan çıkmıştır. Şirketleşmeye de vergi durumu mani olmuştur. İç piyasada ürünümüz mevcut hal kanunundan dolayı tüketiciye ulaşana kadar birkaç el değiştirmektedir. Tüccar adı altında faaliyet gösteren bu kişiler bahçeden ürünümüzü çok ucuza almakta, ancak tüketiciye çok yüksek fiyatlarla ulaştırmaktadırlar. Bunun da en büyük sebebi hal kanunudur. Hal kanununa göre hal içindeki tüccar %1 KDV öder, hal dışında bulunan ihracatçı veya küçük pazar esnafı %8 KDV ile bir başka şehre götürürse ürününü %15 belediye kesinti payı öder. Bu durumda ihracatçının çiftçiden aldığı ürünün tamamı dış pazarda satılmayıp, özellikle standart dışı ürün iç pazarda satılacağına göre haksız rekabet anlamına gelir ki ihracatçı bu farkı zaten ürünü alırken çiftçiden çıkarmaktadır.

İhracat yapmak veya paketleme tesisi kurmak isteyen girişimciler şayet yaş sebze ve meyve hali dışında teşkilatlanmak isterse %8 KDV öder, ancak bunu sınırlı imkânları içersindeki, standart dışı hallerde yaparsa %1 KDV öder. Yani devlet bir bakıma ; ” Gelin standart dışı alanda paketleme yapın, sınırlı imkânlarınız olsun, hiçbir medeni standardınız olmasın ben sizden %1 KDV alırım, ama siz yatırım yaparsanız, hal dışında dünya paketleme evleri standartlarına uygun fabrika kurarsanız, kurum olursanız ben sizden %8 KDV alırım” demektedir.

Türkiye’nin dış pazarları ile ilgili sıkıntıları vardır. Bunların başında yaklaşık 250 milyon nüfuslu Rusya federasyonu gelmektedir. Sektörle ilgili ikili anlaşmaların olmayışından dolayı standart dışı mallar talep edilmekte ve buna bağlı olarak sevkıyat gerçekleştirilmekte ancak bu defa da alacak tahsili sorunları ile karşılaşılmakta ve firmalar batmaktadır. Bunun sonucunda da üretici parasını alamamaktadır. Ayrıca Rusya ile yapılan doğalgaz anlaşmalarında var olan kliring maddesinin mutlaka uygulanması gerekmektedir.

Turunçgil üreticilerinin son 3 yıldır içinde bulunduğu sıkıntının bir de sosyal boyutu vardır ki bu durumun en vahim kısmıdır. Turunçgil yetiştiriciliğini uzun yıllardan beri yapan Erzin Dörtyol gibi yörelerin ana gelir kaynakları çökmüş vaziyettedir. Borç batağına giren üretici ya bahçesini çok ucuza satarak veya tefecilerin eline düşerek yanlış ve sonu olmayan yollara girmektedir. Bunun yanında bankalardan alınan işletme kredileri de ödenememektedir. Sadece Erzin ilçesinin toplam kredi borcu (T.İş Bankası, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine) 50 trilyonun üzerindedir. Bu bölgelerdeki bahçelerimizin çoğu 35–40 yaşında bahçelerdir ve üreticilerimizin yaş ortalaması 45’in üstündedir. Bu yaştan sonra kendilerine başka bir iş kuramayacaklarına göre tek çıkar yol devlet tarafından desteklenmeleridir. Aksi halde ileriki nesiller hayattan beklentisi olmayan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan tam bir serseri mayın olan kişiler olacaktır.

Kısa vadeli tedbirler;


a) DFİF’in arttırılması ve bunun üreticiye de direk yansıması (mahsuben değil peşin ve ihracatçının bağlantı zamanında),

b) Hal kanunun iptali veya değişikliği,

c) Gübre, mazot ve elektriğe uygulanan KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi,

d) Doğal pazarımızı oluşturan ülkeler ile konuyla ilgili ikili anlaşmalar yapılması,

e) Yeni oluşturulan Turunçgil Tanıtım Grubu ve finanse edilerek tüketimi arttırmaya yönelik reklâm kampanyaları yapılmalı,

f) Kışla ve askeri üslerde ve okullarda turunçgil meyvelerinin tüketilmesinin arttırılması,

g) Kurumsal firma oluşumlarına destek vermek, sektörü kurumsal bir yapıya kavuşturmak. Kurumsallaşmayı teşvik için en az 10 yıl vergi alınmamalı,

h) İhracatçının önündeki bürokrasi minimuma indirilmeli,

ı) Yetkili kurum ve kuruluşların koordineli çalışabilmeleri için ilçe Kaymakamlıkları kanalıyla Turunçgil Çalışma Grupları oluşturulmalı,

j) 5200 sayılı 29.06.2005 tarihli Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan üretici birlikleri finanse edilmeli,


Uzun vadeli çözümler;


a) Tarım konusunda Ar-Ge çalışmalarına destek verilmesi,

b) İhracatçımızı ve bilinçli üreticilerimizi büyük sıkıntıya sokan zirai ilaç kalıntısı sorununu çözmek için reçeteli ve internet üzerinden kontrollü zirai ilaç satışı sistemine geçilmeli,

c) Ürünümüzün kalitesini garanti altına almak için EUROPGAP standartlarında hatta daha etkili olan TÜRKGAP uygulamasına geçilmeli. Bunun için gerekli altyapı oluşturulmalı,

d) Yaşlanan ve artık ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerimizin dünya pazarında kabul gören çeşitlerle yeniden tesis edilmesi için kredi veya sertifikalı fidan temini sağlanmalı, sağlıklı ve ismine doğru fidan üretimi desteklenmeli,

e) Özellikle bölgemizin dünyada kabul gören ürünü olan satsumanın paketleme sorununu çözmek için paketleme tesislerini arttırılması gerekmektedir,

f) Yaş sebze ve meyve ile ilgili hızlı tedbir ve karar alabilen kurum ve bunlara bağlı kanunların teşkil edilmesi,

g) Türk halkını memleketimizde üretilen meyve ve sebzeleri reklâm ve benzeri enstrümanlar kullanılarak tüketmeye yöneltmek, Turunçgil Tanıtım Grubunun desteklenmesi,

h) Üniversitelerin ziraat fakültelerini araştırma yapmaya yönlendirmek. Akademisyenleri sektörle ilgili araştırma yapmalarını sağlamak, çiftçi ve ihracatçılarla müşterek çalışmalar yapmaları temin edilmeli,

ı) Tarım il ve ilçe müdürlüklerinin esas işleri olan çiftçi ve bahçe sorunlarıyla uğraşması sağlanmalı,

j) Çiftçilere ve ihracatçılara müşterek hazırlanmış eğitim programları uygulanmalıdır.

 
Toplam blog
: 4
: 1221
Kayıt tarihi
: 13.08.08
 
 

Hatay/Erzin'de yaşıyorum, kamu sektöründe çalışıyorum, yeşilin her tonunu görebileceğiniz bir doğa h..