Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

İleri demokrasi

İleri demokrasi
 

Son Dönem Türk Siyasetine AKP’nin kazandırdığı bir sözcüktür ileri demokrasi. Demokrasi sözcüğü Yunancadan gelir; demos, halk; kratos ise egemenlik demektir. Demokrasi, halkın egemenliği anlamına gelmektedir. 

Demokrasinin iki türlü uygulanışı vardır, bu ya doğrudan olur ya da temsilidir. Temsili demokrasilerde halk, kendisini yönetecek olan vekilleri seçer. Her yurttaşa cumhuriyet, seçme seçilme hakkı verir. Peki, her yurttaş milletin vekili olup parlamentoya girebilir mi? Elbette hayır, çünkü parlamentonun kapıları fakirlere her zaman kapalıdır. 

Milletvekili seçilebilmen için önce aday olman gerekecektir. Seni aday gösterecek partiye yüklü bir bağış yapmadığın sürece milletin vekili olamazsın. Yüklü bir bağış yapman da yeterli değildir aslında, seni aday gösterecek partinin başkanının seni kabul etmesi gerekecek. Aday olacağın partinin başkanına biat etmeyeceksen seni partisinden aday göstermeyecektir, yani aslında sen milletin değil, aday olacağın partinin vekilisindir. Bu nedenle aslında vekillere de milletin vekili denmesi çok yanlıştır, çünkü vekil milleti değil başkanını temsil eder, onun sözünü dinler, ona tabidir, milletin değil partisinin ve başkanının çıkarlarını korur ve gözetir. Başkanıyla asla ters düşemez, onun fikirlerini eleştiremez. 

İleri demokrasimizde paralı olmalısın ve başkanına biat edip milletin değil başkanının hizmetinde bulunmalısın. Ve partinin başkanıyla asla ters düşmemelisin. 

Başkanına biat etmeyi kabul eden ensesi kalın iş adamı veya nüfuslu kişi dokunulmazlık zırhını alacak ve yargının dokunamayacağı insanüstü bir güce kavuşacaktır. Peki, sorarım, vekil olma sevdasının nedeni millete hizmet etmek midir? Asla, millete hizmet etmek değildir, öyle olsa vekilin dokunulmazlık zırhına ihtiyacı olmazdı. 

İleri demokrasimizde vekillerimiz dokunulmazlık zırhıyla korunabilmektedir. Yargı kararları onları bağlamamaktadır. 

Seçilen vekil bir dönem görev yaptıktan sonra ömür boyu emekli sayılacaktır. Bu da bizim ileri demokrasimizin vekillere sunduğu saadet kaynaklarından biridir. 

Şimdi hep birlikte ileri demokrasimizin son dönemde uygulanışına bir bakalım. 

Muhalif gazeteciler, patronlarına şikâyet edilerek işten atılmaları sağlanmakta. Eğer patron muhalif gazeteciyi kapının önüne koymazsa yüklü vergi cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Emin Çölaşan örneğinde olduğu gibi. Gazetecilerden kurtulmanın diğer bir kolay yolu da onları sudan sebeplerle cezaevlerine doldurmaktır. Bu da bizim ileri demokrasimize sık karşılaşılan bir durumdur. 

İleri demokrasimizde Gülen hareketiyle ilgii basılmış ya da düşünülmüş her eser sahibinin yeri de cezaevidir. Hanefi Avcı ve Ahmet Şık örneğindeki gibi. 

İleri demokrasimizde harç paralarını eleştiren ve yumurta atan üniversitelileri biber gazı ve polis copuyla ıslatmak yaygın bir devlet görevidir. 

İleri demokrasimizde yandaşlar mahkemelerden kurtarmak, farklı düşünüşte olanları sindirmek var. 

İleri demokrasimizde her düşüncenin mecliste temsil hakkı yoktur, çünkü ülkemizde yüzde onluk seçim barajı vardır. 

İleri demokrasimizde herkesin telefonu dinlenebilir, herkes kendisini bir anda ne anlama geldiğini bilmediği bir suçtan içerde bulabilir. 

İleri demokrasimizde mahkemeler on yılarca sürer, suçluysan da yatarsın suçsuzsan da… Hem de paşa paşa… 

İleri demokrasimizde insan fişlemeleri devlet eliyle yapılmaktadır. 

İleri demokrasimizde seçmene beyaz eşya, kömür, gıda yardım yapılmaktadır, oylarını bu yardımları dağıtan partiye vermeleri karşılığında. Fakat ileri demokrasimizde asgari ücretliye zam yapılmamaktadır nedense. 

İleri demokrasimizde ihaleler eş, dost, hısım akrabaya verilerek siyasetin nimetlerinden faydalanmaları sağlanmaktadır. 

İleri demokrasimizi kanıtlayan ünlü vecizeler… 

“Ananı da al, git.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Anam ağladı diyen çiftçiye) 

“Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar” - 22 Nisan 2008 / Recep Tayyip Erdoğan 

“Köşe yazarları az yazarsa ülke huzur bulur”– 1 Aralık 2009/ Recep Tayyip Erdoğan 

“Ülkemizde bu şartlarda çalışacak çok insan var” -1 Ocak 2010 / Ömer Dinçer( Tekel işçileri için söylenmiş.) 

“Bize karşı çıkan kanı bozukları tahlil etmeli” - 23-Şubat-2010 / Ahmet Aydoğmuş 

AKP Çorum Milletvekili “İktidara karşı çıkanların kanını tahlile yollamak gerekir. Bu kanı bozuklar, gizli sözleşmeler yaparak ihanet etmişlerdir.“ diyerek AKP karşıtlarını kanı bozuk ilan etmiştir. 

Başbakan sensin, ister asar ister kesersin“ – 23 Nisan 2010 / Recep Tayip Erdoğan Başbakanın 23 Nisan’da kendi koltuğuna oturtulan çocuğa söylediği asmalı, kesmeli cümledir. Kendi gözündeki başbakan profilini çizmiştir. 

“Ölmek madencilerin kaderinde var” 19 Mayıs 2010 / Recep Tayyip Erdoğan 

"Şimdi biz onları fişliyoruz, sıra bizde" AK Parti Milletvekili Avni Doğan 

Demokrasinin ilerisi, gerisi olmaz, bir ülkede demokrasi ya vardır ya yoktur. Bilinçli her yurttaş bu ülkede demokrasinin olmadığını n farkında ve rahatsızlığında. Gerçek demokrasinin olmayışı da demokratik ilkelerin siyasetçilerimiz üzerinde yaygınlaşmamasından kaynaklanmaktadır. 

Gerçek demokraside hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması gerekir, peki ya bizim demokrasimizde? 

 

 
Toplam blog
: 47
: 781
Kayıt tarihi
: 20.10.08
 
 

1978 Hatay doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Edebiyat fakültesi mezunuyum. Edebiyat ve felsefe alan..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara