- Kategori
- Gündelik Yaşam
İlginç bir Fizik deneyi
Özel eğitime muhtaç, zihinsel engelli çocuklar toplum tarafından dışlanırlar. Toplum hem bu çocuklara hem de ailelerine maddi manevi ağır bedeller ödetir. Üstün yetenekli ve zihinsel gelişimi yaşıtlarına göre iyi düzeyde olan çocuklar ise tam tersine, onlar toplumu dışlar. Toplum onlara ayak uyduramadığı için onlar topluma ağır bedeller ödetir. Her iki gruptakiler de sınırda yer aldıklarından özel eğitime muhtaç çocuklardır. Özellikle ikinci gruptakiler ıslah edilmezse ve gerekli önlemler alınıp iyi bir eğitim verilmezse toplumun başına onarılması güç yaralar açarlar.Tıpkı atom bombasını yapan Szilard gibi (Y.YILMAZ)
Hikayemizin kahramanı Erkan da ikinci grupta yer alanlardandı. Onu okulda zapt etmek tüm öğretmenler için oldukça zor bir işti.En iyi üniversiteyi bitirmiş ve iyi bir pedagojik formasyona sahip öğretmenlerin bile üstesinden gelmekte güçlük çektiği zor öğrencilerden biriydi.
Erkan sürekli faaliyet halinde olan bir yanardağ gibi her an çevreye zarar verebilirdi. Anne babaların veya eğitimcilerin “düz duvara tırmanır” dediği bir öğrenciydi. Kalın camları olan bir gözlüğü , fıldır fıldır dönen gözleri, sivilceli bir yüzü vardı. Elleri hiçbir zaman sıranın üstünde, cebinde değildi. Ortalama bir insanda olduğu gibi, olması gereken yerde değillerdi.Dişleri ve burnu oldukça sevimsizdi.En çok kullandığı laf “Manyak mısın lan oğlum” du. Sıra arkadaşının ders esnasında kulağını , burnunu çekmezse veya bir yerlerini kurcalamazsa asla rahat edemezdi.
Bu yüzden Erkan’ın sabit bir oturma yeri yoktu.Sınıftaki tüm sıralara misafir olur , herkes Erkan’ı misafir ederdi.Sırasını savan derin bir oh çekerdi.Öğretmenlerin bütün ikazları vız gelir tırıs giderdi.Öğretmenlerin, ümitsiz bir vaka dedikleri Erkan’ı kendi haline bırakmışlardı.
Erkan’ın kayıtlı olduğu bölümün en zor dersi olan elektronik-haberleşme dersi sınavında, lakabı “Otçu” olan ders öğretmeni(Öğrencilerini sigara içerken kıstırarak sigaralarını alıp içtiği için bu lakabı almıştır.)sınav sorularını hazırlar , fakat asla cevap anahtarını çıkarmaz yada çıkaramazdı.Sınav esnasında gelip Erkan’ın yanında oturması cevap anahtarını hazırlaması için yeterli olurdu.Yani unvanını sınavda da konuştururdu.
Okul yatılı olduğundan ders bitiminde öğrencilerin evlerine gitmek veya dışarı çıkıp stres atmak, okul ortamından biraz olsun uzaklaşma şanslarının olmaması öğrencileri zaman zaman kuraldışı davranışlara iterdi.Şüphesiz bu durumdan en çok elektriklenen , her an çarpmaya hazır, yüklü bir enerji kaynağı gibi dolaşan Erkan olurdu.
Okulun yurt binasının bir cephesi Ortaköy’ün en işlek caddelerinden birine bakıyordu. Ve caddeye bakan kısmında öğrenci yatakhaneleri mevcuttu. Yatakhanelerden Beşiktaş, Sarıyer veya Eminönü yönüne akan arabaları seyir etmek insanı dinlendiriyordu. Eğer bu yetersiz kalırsa boğaz tarafına bakan bölümüne geçerek gemileri seyredebilirdiniz .
Ders sonrası da öğrencilerin çoğu kıyafetlerini değiştirip bahçede dolaşmaya çıkar veya yataklarında dinlenerek yemek saatinin gelmesini beklerlerdi. Çok azı kitap okurdu. Arkadaşlarının uyandırmasını tembihleyen bazı öğrenciler de yemek saatine kadar kestirirdi.
Bu saatlerin birinde yurdun caddeye bakan tarafında büyük bir gürültü işitildi.Herkes merakla gürültünün kaynağına doğru yöneldi. Ve ne olduğunu bir an önce öğrenmek istiyorlardı.Araçlar birbirlerine girmiş ve araçlardan bazıları hurdaya dönmüştü.Ticari taksilerden biri çarpmanın tesiriyle büyük hasar görmüştü. Allah’tan sürücüsüne bir şey olmamış etraftan uzatılan su ve bez parçasıyla yüzündeki kanı silmeye çalışırken bir taraftan da ne olduğunu anlamaya ve olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu.
Taksici, önce kendisine çarpanın büyük elçiliğe ait bir aracın olduğunu sanmış ve bu araç içindeki sürücüye saldırmak istemişti. Ancak araç zırhlı ve güvenli bir araç olduğundan sürücüsü kapıları kilitleyerek dışarıya çıkmayı ret etmişti.Arabanın içindeki adam, etrafına toplanan kalabalığın da verdiği panikle araba içinden yatakhane camını göstererek bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ancak bütün bu uğraşılarının boşa olduğunu görmüş ve trafik polisinin gelmesini beklemişti.
Olay yerine gelen sağlık görevlileri, bazı yaralıları ayakta tevdi etmiş bazılarını da hastanelere sevk etmişlerdi.Ortalık biraz yatıştıktan sonra trafik ekipleri, kazaya sebebiyet veren sürücüleri tespit etmek için raporlar tutmaya başlamışlardı. Ortada garip bir durum vardı. Sürücülerin hiçbiri kusurlu olduğunu ve kazaya sebebiyet verdiğini kabullenmek istemiyordu. Herkes suçsuzdu. Okul yatakhanesini işaret eden büyük elçilik arabasının sürücüsü suçluyu ele vermişti.Suçlu Erkandan başkası değildi.
Bütün bunlara Erkan sebebiyet vermişti. Erkan, bir düzine balonu teker teker suyla doldurmuş yatakhane penceresinin yanına büyük bir özenle dizmiş ve balonları birer birer seyir halinde olan araçların ütüne bırakıvermişti.Araçlara isabet edip patlayan ve etrafa saçılan suları görmek Erkanı adeta
coşturmuştu.
Erkan, yatakhane penceresinden araçların üstüne bıraktığı balonlarının hedefine isabet etmesiyle büyük çığlıklar atıyor"Oleyyy Yaşasın! Tam isabet"diyerek el kol hareketleri çekiyor ve yerlerde yuvarlanıyordu. Fakat balonlardan birini biraz fazla doldurmuş olmalı ki balon, çarptığı araçta taş etkisi yapmış ve zavallı taksicinin ölümden dönmesine yol açmıştı. Aşağıda meydana gelen kaza, Erkan’ın eğlencesinin bölünmesine neden olmuştu.
Olayın adli yönü devam ederken okul idaresi de Erkanı disiplin kuruluna sevk etmiş ve Erkanın savunmasını istemişti. Erkanın savunması alınırken Erkan:
-Öğretmenim inanmayacaksınız biliyorum ama ben suyun çarpma etkisini ölçen bir fizik deneyi yapıyordum. Olay bundan ibarettir.İnanın bana. Söz veriyorum bundan sonra uslu bir çocuk olacağım ve deney falan yapmaya kalkışmayacağım. Aileme haber vermeyin ve beni okuldan atmayın .Ne olursunuz öğretmenim söz…. şeklindeki savunması disiplin kurulu üyelerinin sinirlerinin boşalmasına ve gülüşmelerine neden olmuştu.
Tek tesellileri böyle bir kazada can kaybının olmamış olmasıydı.
Olayın kahramanı liseden sonra gümrük memurluğu yüksek okulunu bitirmiş ve gümrük memuru olmuştur Evlenip iki çocuk babası olmuş, ancak şiddetli geçimsizlikten dolayı evliliğini devam ettirememiştir. Yeni yaşam tecrübeleri ve yeni deneyler için arayışları devam etmektedir