Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

İlk "izinli" 1 Mayıs ve gözlemlerim...

İlk defa bugün 1 mayısa gittim. İşte bu ilk yüzünden heyecanlıydım. Hatta doğru düzgün uyuyamadım bile. Sabah olduğunda heyecanım 2 kat daha artmıştı. Aklımda soru işaretleri geçiyordu: "Acaba, bu seferde olay olacak mı?", "olaylar olursa ben zaten tek gidiyorum. O zaman ne yapacağım?"

Yani karışık duygular...

Bir taraftan heyecan bir taraftan korku...

Ama sonra...

Artık emekçilerin, sendikaların, sivil kuruluşların, partilerin toplandığı şişlinin merkezine çıktım. Polis çemberinden geçtim. Saat 9'u gösteriyordu. Ve her nedense kendimi artık onlardan gibi, bir emekçi gibi hissediyordum.

Özel bir derginin kortejine katılacaktım. Ama o kadar kalabalıktı ki bir türlü o korteji bulamadım. Bu yüzden sayıları on binleri bulan disk'in kortejine katıldım.

Davullar, zurnalar, halaylar, bandolar, şen kahkalar, sloganlar...

Kortejlerin yönetiminde biraz karşılıklık vardı. Büyük çoğunluk, "Taksim'e" gitmek için müthiş bir heyecan duyuyordu. Bu heyecanla sürekli öne geçmek istiyorlardı. İşte bu yüzden bir türlü kortejler yönetilemiyordu.

Anons otobüslerini kimse dinlemiyordu. Buda otobüsün üstündeki yetkililerin kendileri çalıp kendilerinin oynaması gibi tirajı komik bir durum yaratıyordu.

Çok yavaş bir biçimde Elmadağ'a yaklaştık. Orada polis kortejleri dikkatimi çekti. Beklediğimden de azdı sayıları...

Bu sırada arkadan çok büyük disk yazılı bir pankartın önünde disk bandosu davul ve zillerle ritm tutuyorlardı.Onun hemen arkasında basının hiç rahat bırakmadığı Rutkay aziz, Tarık akan gibi sanatçılar vardı. Onlarda Disk'e destek veriyorlardı.

Saat 10 buçuğa yaklaşırken artık sağlı sollu şeritleri kapatmış olan DİSK ve KESK'in yavaş temposundan sıkılıp. Taksim meydanındaki atmosfere bakmak için hızlandırdım adımlarımı.

Polis kontrolünden geçip meydana göz gezdirdim. İlk dikkatimi çeken sanki bir hapis gibi her tarafın engellerle kapatılmasıydı. Sonra cumhuriyet anıtının yanındaki Türk bayrağının dalgalandığı direk, propagandacıları engellemek amaçlı yağlanmıştı.

Cumhuriyet anıtı da aynı şekilde engellerle kapatılmıştı. Gerçi daha sonra o engeller aşılıp her taraf sol örgütlerin bayraklarıyla doldu ama...

Saat 11 gibi sevinç çığlıkları ile Taksime ilk KESK geldi. Sonrasında DİSK...

Tekrar başladı: "Davullar, zurnalar, halaylar, şen kahkalar...

Ve yaklaşık bir saat içinde Taksim meydanı insandan görülmez oldu.

Meydanda hemen hemen bütün sendikalar ve hakkını arayıp bulamayan emekçiler vardı...

Atatürk kültür merkezi' in önüne kurulan sahne ile kortejlere konuşmalar yapıldı, marşlar okundu, şarkılar söylendi...

Güvenliğin başka girişlerde de nasıl olduğuna bakmak için gezinmeye başladım. Ve büyük bir hata gördüm: "Hyat otel girişinde kontrol noktası yoktu... Bir kaç polis araçların geçişin engellemek için durmuştu. Ama kendi aralarında muhabbet ediyorlardı. Bunun haricinde her hangi bir engelleme yoktu...

Başka yerlere baktığımda güvenlik hat safhadaydı. (Tabi sadece girişlerde. Onun haricinde bariyerlerden atlayanların sayısı belli değil...)

Önceki yazımda da belirttiğim dileğim gerçek olmuştu çok şükür. Bir kaç gerilim haricinde hiç bir olay çıkmadı. Bu beni çok mutlu etti...

İsteyince nasılda güzel şeyler olduğunun en güzel kanıtı bu durum bana kalırsa...
Saat 13:00 gibi yavaş yavaş geri dönüşler başladı. Ama bundan da önce davranan HAK-İŞ, 11 de geldiği meydanı 12 de terk etmeye başladı.

Aslında, bu günü özetleyen en iyi durum Feriköy de bir büfede yorgunluktan oturduğum zaman oldu. Eski emekçilerden bir kişi yanındaki 2 arkadaşına şöyle diyordu oturduğu yerden: "Burada durmak beni çok üzüyor... Daha geçen sene Taksime gitmek için tam burada gaz bombalar, göz yaşartıcılar ve coplar yedik... Ama bugün buradayız ve rahatlıkla Taksime gidip döndük..."

VOLKAN KAHYALAR

 
Toplam blog
: 105
: 645
Kayıt tarihi
: 06.03.07
 
 

Eğitimim: Trakya üniversitesi İpsala Meslek Yüksek okulu 2. sınıf gümrük işletme okuyorum. Liseyi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara