- Kategori
- Ben Bildiriyorum
ilk görüşte aşk...

Yazmakla varolan kalbim yine yazmanın kucağında buldu kendini. Bazı anlarda durmadan yazmak beni yormaz gibi geliyor bana. Bazen de hiç istemiyorum yazmayı. İşte o anlar mutlu anlarım nedense. Mutlu olduğumda ihtiyaç duymuyorum kaleme kağıda, kendime anlatıyorum mutluluğumu... Hüzünlü anlarımda ise kendimle konuşur gibi yazıyorum. Bu karşımda duran yazılarım sanki benim suretlerim, durmadan beni anlatıyorlar.
Yazılarım benden çıktıktan sonra uzaktan bakınca sanki hiç benim olmamışlar gibi geliyor. Bu sıcakta dışarıda dolaşmak ya da farklı aktiviteler yapmak varken, ben yine kendimi bir odada, bir yazının başucunda buluyorum. Yazdıkça aslında benim olan benden daha farklı bir “ben” ortaya çıkıyor. Parçalanmış kağıtlarım olmadı hiç yazarken, hiç yırtıp atmadım, saçmalasam bile yazdım. Çünkü saçmalamışlıklarımız da bizim esas olan duygularımızdır aslında.
Sevdiklerimi de yazdım, sevmediklerimi de... Hayatı, hayallerimi, yorgunluğumu, hesaplarımı... Hep yazarken kendimle paylaştım. Yazıda yola çıkış amacım yok, rotam yok, hesaplamıyorum ne yazabilirim diye yazıya başlarken. Herşey “ilk görüşte aşk”gibi oluyor ve heyecanlanıyorum yazarken. Bu heyecanımı da paylaşmak beni daha da heyecanlandırıyor.
Ben hayatı böyle kolaylaştırdım biraz. Hayat bana yazıyla daha kolay geliyor. Daha ulvi, daha bilge geliyor. Yalnız değilim yazmak beni birlikte kılıyor bazı şeylerle hayattaki. Hayatta yapayalnız kalsam da biryerlerden tutunabilirim sanki yazılarımla birlikte... Onlar beni yalnız bırakmazlar biliyorum.
Yazarak yakaladım hayatın ucunu.
Tutundum tutundum da sonuna kadar gitmek pahasına.
Ne zaman biter hayat işte o zaman son bulur kalemimin gücü.
Alın saklayın dostlar...
Size emanet ederim tüm yaşamım olan bu hazinelerimi.
Bir kördüğüm kendimizle hesaplaşmalarımız.
Varın siz yazıya sığının.
O elbet sizin olanı size geri verecektir.
Amacım yazar olmak olmadı.
Bu aklımın ucundan geçmedi.
Kendime yazıyorum.
Bir “ilk görüşte aşk” işte.
Hiç hız kesmeden devam ediyor...