Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '07

 
Kategori
Öykü
 

İlk kez yargıç karşısında

İlk kez yargıç karşısında
 

(İlkokul öğretmenim, Ali Vural’a sevgilerimle)

-Ne yazdı, tahtaya Ahmet Dal söyle bakalım oğlum!

-Söyleyemem efendim !

-Neden söyleyemezsin oğlum?

-Çok ayıp şeyler efendim.

-Söyle diyorum sana oğlum, tahtaya ne yazdıysa Ahmet Dal (Yargıç ,çok sinirli ve sert)

11 yaşında, yargıç karşısına çıkan köylü çocuğu, yargıcın gözlerine bakamıyordu. O kadar öğrencinin içinden,

öğretmenin kendisini tanık olarak yazdırmış olmasına önce sevinmişti. Şimdi nasıl söyleyecekti, o ayıp sözleri.

Yargıcın gözü hep çocuğun üzerindeydi . Çocuğu baştan ayağa kontrol ediyor gibiydi. Çocuk, çatlak ellerini saklamaya çalışıyor, hafiften titriyordu.

Yargıcın, haydi söyle çocuk diye bağırması üzerine, ne kadar küfür sözcükleri varsa, dökülüvermişti dilinden.

Yargıç, şimdi gülümsüyordu. Köylü çocuk kızarmıştı, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Tahtaya yazılmış, küfür sözcüklerini sayarken birini fazladan söylemişti.

-. . . . yoktu efendim.

Yargıç, bir süre köylü çocuğu süzdü. Epey bir sessizlikten sonra:

-Başında ne vardı Ahmet’in ?

-Papak vardı efendim...

-Papak nedir, çocuğum ?

Yargıcın, papağı bilmemesine şaşırdı. Yargıç, bu sefer de devamlı ayaklarına bakıyordu çocuğun. Yargıç karşısına çıkacağım diye, bir çok giysisi arkadaşlarından ödünç alınmıştı.

-(Bağırarak )”Başa giyilir efendim” dedi. (Çocuğun dili açılmış gibiydi, biraz da sıkıntıdan sinirlenmişti.)

-“Ne bağırıyorsun, bana oğlum” dedi yargıç. İçinden sinsi sinsi gülerek.

Olayı olduğu gibi anlatmaya başladı, köylü çocuğu:

Son dersimizi yapıyorduk. Öğretmenimiz, küçük sınıfları evlerine göndermişti. Beşinci sınıflar kalmıştı okulda. Öğretmenimiz, beşinci sınıflara fazladan ders verirdi. Bizim okuyabilme şansımız, yatılı ortaokul, ya da öğretmen okulu sınavlarını kazanmamıza bağlıydı.

Öğretmenimiz, bize matematik yaptırırken, sınıfın kapısı sonuna kadar açıldı. Gelen Ahmet Dal'dı. Köyün tutma imamımın oğlu.

Gelir gelmez, geçip öğretmenimizin sandalyesine oturdu. Öğretmenimiz, Ahmet’e söyle baktı. Sesini çıkarmadı. Ahmet otuz yaşlarında iri yarı biriydi.

Öğretmenimiz, derse devam ederken. Ahmet tahtaya o "ayıpsı" sözleri yazdı efendim. Biz de gülmeye başladık. Öğretmenimiz, tahtaya döndü, yazıyı gördü, yüzü kızardı, sinirli sinirli Ahmet'e bakarak, tahtadaki yazıları sildi.

Ahmet’e dönerek, böyle şeyler yazılır mı burası okul dedi.

Ahmet: Burası gavur mektebi dedi. Baksana burada kız erkek karışık okuyor. Ben oğlumu zaten burada değil Mısır'da okutacağım dedi.

Öğretmenimiz sinirlendi. Ahmet’e sınıfı terk etmesini söyledi. Ahmet hiç aldırmadı. Kimseden korkmayan, kimseyi takmayan bir havası vardı. Öğretmenimizin sandalyesine iyice yerleşti.

Öğretmenimiz, dersi bitirmek için acelece bize birkaç ödev verirken, Ahmet, bu sefer daha farklı küfürleri yazdı tahtaya, bu sefer gülmedik.

Öğretmenimiz, tahtaya dönüp küfür yazılarını gördü ve sinirle Ahmet’e doğru yöneldi. Çık sınıftan, defol diyerek, Ahmet’i tuttu.

Ahmet de, güreşir gibi öğretmenimizi tuttu. Öğretmenimizden daha güçlüydü, öğretmenimizi yere atmaya çalışıyordu. Öğretmenimiz yere düşmek üzereydi ki, efendim ben yerimden fırladım ve Ahmet’in bacağını ısırdım. (Çocuk başın öne eğmiş yargıca bakamıyor. )

-Peki ya oğlum, sen kuduzsan ne olacak?

Köylü çocuk şaşırdı. Bir şey diyemedi.

-Tamam oğlum ifaden bitti. Seni adam ısırmaktan hapse atabilirim !

Çocuk yargıca baktı, yargıç çok ciddi duruyordu.

-"Ama şimdi gidebilirsin. Yalnız derslerine iyi çalış, yoksa karışmam"!

Çocuk, yargıcın odasından çıktı. Nedense, geriye dönme isteği duydu. Geriye döndüğünde, yargıcın ona el salladığını gördü. Köylü çocuk, yargıcı suçüstü yakalamıştı sanki. Göz göze geldiler. Bakışlar her şeyi anlatmaya yetti.

Ahmet Dal, Ağır cezada yargılandı. Hapse atıldı.

Ahmet Dal'ın annesi, köylü çocuğuna düşman oldu.

Çocuk, okula giderken, Ahmet Dal'ın evinin önünden geçmek zorundaydı. Korkusundan, okul yolunu değiştirmek zorunda kaldı.

O köylü çocuğu, öğretmen okulu sınavlarını kazandı. Bu başarı da öğretmeninin büyük payı vardı.

Bu öyküyü de, şimdi O'na adıyor . Ellerinden öpüyorum öğretmenim.

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..