- Kategori
- Futbol
İlk maç, ilk heyecan, ilk umut

cok kotuydu, cok!
Aslında hazırlık maçı izlemeyi hiç sevmem, ama bu sene ilk maç olduğu için ve yeni transferleri merak ettiğim için Beşiktaş-Catania maçının ilk yarısını izledim. Neredeyse tüm yeni transferler sahadaydı, İsmail Köybaşı, Ferrari, Fink, Erhan Güven.
Aralarında en çok açık ara İsmail’i beğendim. Bu genç çocuk, Fenerbahçe’de beğenerek takip ettiğim Gökhan Gönül’ün sol bek versiyonu hissi uyandırdı. Çok hızlı ileri çıkıp, çok hızlı geri dönüyor. Çok fazla top kapıyor, eğer Serdar Özkan yerine ‘topları ezmeyen’ bir partneri olsaydı, her pozisyon potansiyel atak olurdu. Tello ile çok daha iyi bir ikili olacağına inanıyorum. Verilen bonservis ücreti çok anormal olsa da, İsmail’in geleceğin yıldızlarından olacağına , milli takımın değişmez sol beki olacağına inancım tam.
1 numaralı hayal kırıklığım ise Ferrari oldu. Stoper mevkii, en zor alışılan pozisyonlardan biridir, kabul ediyorum ama maçta uzaylı gibiydi. Inanılmaz tutuktu, Catania hücum hattına çok fazla pozisyon verdi, gol de onun kendi adamını kaçırmasından geldi. Aklı TV yıldızı sevgilisinde kalmış diye düşünmedim değil (!) Ferrari uzun yıllar Serie A’da görev yapmış, tecrübeli bir stoper, uyum sorununu aşarsa Beşiktaş’a yararlı olacağına inanıyorum, ancak şu anki görüntü pek iç açıcı değildi.
Fink ve Erhan Güven, parlayan yıldızlar görüntüsü vermeseler de, sırıtmadılar, ama kesinlikle doğru yerlere yapılmış transferler.
Takımda hala bir 10 numara sıkıntısı ve tek forvet oynama kaynaklı hücum eksikliği var. Delgado’nun geri döneceği ya da Beşiktaş’a bir fayda sağlayacağı yok, bunu yıllardır görmeyen gözler bile artık anladı. Yusuf ne kadar yararlı olursa olsun, Şampiyonlar Ligi’ne 90 dakikayı çıkaramayacak 34 yaşında bir oyuncu ile girmek büyük risk. Bu nedenle Beşiktaş’ın mutlaka oyunu yönlendirecek, takımın oyun içindeki lideri olacak bir ‘10 numara’ya ihtiyacı var. Delgado’nun sözleşmesini askıya alacağımıza zararı neyse karşılayıp göndersek, benim için mutlulukların en büyügü olacak. Hücum eksikliği de Holosko-Nihat ve Bobo’nun en az ikisinin oynamasıyla çözülecektir. Elbette ki bu takımın gollerini Uğur İnceman atmayacak.
Transferlerle ilgili soru işaretlerim olsa da, geleceğe dair ümitliyim. Her yeni başlayan macera heyecan doludur, biz de çifte kupanın verdiği gururla bu sene lige daha bir heyecanlı ve umutlu giriyoruz. Ama lig kadar, hatta ligden de önemlisi, Şampiyonlar Ligi’dir. Beşiktaş 8-0’dan sonra Avrupa’da dalga geçilen bir ekip oldu, bundan kurtulması için bu sene en azından gruplardan çıkması ve adından söz ettirmesi şart. Tüm Beşiktaşlılar’ın beklentisi, özlenen Avrupa başarısıdır.