- Kategori
- Ekonomi - Finans
IMF'nin krizden çıkış tedbirleri...

Kapitalist Sistemin geçirdiği kriz, insanları değişik sistem arayışlarına itti. Ancak Kapitalist sistem içinde, emperyalistlerin temsilcisi konumundaki Uluslararası Para Fonu(IMF), bin bir çaba ile krizden çıkış arayan ABD ekonomisinde bulunan küçük ve değersiz bazı verileri itina ile seçerek öne çıkartıp, krizden çıkış işareti olarak lanse etti. Tüm dünya gibi IMF de bu çıkış(!) işaretine sarılarak, hemen bir krizden çıkış(!) senaryosu hazırladı.
Şimdi bu senaryoya bir bakalım ve ülkemizdeki uygulamalarla karşılaştıralım.
İşte; IMF uzmanları tarafından hazırlanan raporda:
Ülkelerin uygulayacakları “krizden çıkış stratejilerini " güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik büyüme için alması gereken tedbirler!
* Çıkışın zamanlaması ekonominin ve finansal sistemin durumuna bağlı olmalı ve talebe daha büyük destek ve finansal onarımdan yana olmalı. İletişim stratejileri ve beklenmedik durumlardaki uygulamaları umutların sağlam demir atmasına ve piyasadaki korkuların yatışmasına yardımcı olacaktır.
- Talebin arttırılması yönünde tedbir alınmasını isteyen IMF, Türkiye’de emeklilere fazla maaş verildiğini savunup, maaşların düşürülmesini istemedi mi? İktidar buna paralel olarak emeklilerin maaşını en düşük seviyede ayarlayıp, enflasyon karşısında bitme noktasına getirmedi mi? “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” misali…
* Bazı istisnalar dışında, ekonomi politikasının en önemli önceliği mali konsolidasyon (pekiştirme)olmalı. Para politikası, genel teşvikin arzu edilen düzeye ulaşmasını sağlamak için daha kolay ayarlanabilmeli.
- Ülkeyi iktidarla birlikte 8 yıl yöneten IMF, öncelikli olarak teşviklerin kaldırılmasını sağlamadı mı? IMF uygulanan ekonomik politika ile sadece borçlanmanın sürdürülebilir olmasını sağlamadı mı? Yani ülkeye kredi veren kuruluşların paralarını sağlıklı alabilmelerinden başka, hangi ekonomik tedbiri aldırdı?
* Mali çıkış stratejileri, kamu borcunun belli bir zaman dilimi içinde, ihtiyatlı düzeylere düşürülmesi hedefiyle birlikte saydam, etraflı ve açıkça tebliğ edilmeye hazır olmalıdır.
-İşte bu maddeye katılırım. Katıldığım bölüm. Saydamlık! Yoksa istenilen, sadece borçlanmanın sürdürülebilirliği! Bunun anlamı, borçlanmak için, borcun ve faizin zamanında ödenmesi! Yani fazla da riske girmemek gerekiyor. Bunun için borçların belli bir zaman dilimi içinde ödenmesi. Yatırım sonraki iş!
* Kriz bağlantılı önlemlerin geçici olmasını sağlayan hareketlerle birlikte başlayan, daha güçlü bir faiz dışı denge, mali ayarlamalar için anahtar sürükleyici güç olmalıdır.
- Ülkeyi iktidarla birlikte yıllarca yöneten bir kuruluş, kriz döneminde alınan önlemlerin geçici olmasını istiyor. 1999 yılı Gölcük Depreminden sonra konulan bazı geçici vergilerin halen devam ettiğini görmezden geliyor. Bu ülkeyi birlikte yönettiği iktidara, bu zamana kadar bu geçici vergilerin kalkması yönünde bir telkinde bulundu mu acaba?
* Faiz oranlarının yükseltilmesinden, alışılagelmiş sıkı para politikası uygulamalarından önce, geleneklere uymayan para politikalarının bırakılması gerekmez. Geleneklere uymayan para politikası önlemlerini sürdürmek, faiz oranlarında artışları engellemeyi gerektirmez.
- Yine emperyalistlerin işine gelecek ekonomik politikaların uygulanmasını istiyor. Yani ülke gerçeğine uymayan ekonomik tedbirlerin alınmasında bir sakınca görmüyor. Bu ülke IMF reçeteleri nedeniyle, yüz milyarlarca dolar tutarındaki dövizini emperyalistlere faiz olarak vermedi mi? Halen vermeye devam etmiyor mu?
* Finansal politika desteğinin ne zaman ve nasıl ortadan kaldırılacağına ekonomik koşullar, finansal piyasaların istikrarı ve piyasa bazlı (temelli)mekanizmalar karar vermelidir.
- Bizim ülkemizde sizin çizdiğiniz ekonomik politikalar uygulanırken, hangi Finansal kriter (kıstas)uygulandı? Uygulanan ekonomik politikalar için, hangi piyasa bazlı(temelli) mekanizmalar karar verdi?
* Çıkış politikalarının uyumlu hale getirilmesi tüm ülkelerin hâsılalarında iyileşmelere yol açacaktır. Eşgüdüm ‘senkronizasyon’ (eşleme) olmak zorunda değildir. Ancak ekonomi politikaları arasında eşgüdüm eksikliği karşı yayılma etkileri ortaya çıkarabilir.
- Yani bizim söylediklerimizi yapar ve bizim gözetimimizde krizden çıkış programı uygularsanız, tüm dünyada eşgüdüm sağlanır ve krizden çıkış daha kolay olur diyor. Oysa her ülkenin krizi birbirinden farklılık gösteriyor. ABD de finansal kriz olarak tüm dünyaya yayılan ekonomik kriz, bizim ülkemize gelinceye kadar Reel krize dönüşmedi mi?
Netice itibarı ile “Kelin merhemi olsa kendi başına sürer” diyerek, IMF’nin krizden çıkış stratejilerinin bir işe yaramayacağını söylüyorum.