- Kategori
- Gündelik Yaşam
İnce ve kum tanesi...
Bu sabah da ilk ve en güzel buluşmamı gerçekleştirdim; değerli dostum büyük sanatçı Mustafa Şimşek'le telefonla görüştüm…
İnsanların vefasızlığından tutun, iyi zamanlarınızda yanlarında olduğunu insanların aniden uçup gitmesine varana kadar, hayatın içinde olan sorunlarımızdan bahsettik…
Bendeniz oldum olası neşeli olmaya çalışır hayatın her alanını alaya alırım. Şimşek benim başımda onca bela ve sorun varken nasıl bu kadar neşeli olduğum hep şaşırır, bugün de şaşırdı…
Ona dedim ki ben ölüm döşeğindeyken bize kahkahalarla güleceğimiz fıkra anlatarak son nefesini veren bir babanın Genç İbrahim’in” oğluyum…
Neyse bu bir Pazar sohbeti yazısıdır, erken uğurladığım tüm sevdiklerimizin sevdiklerinizin rahmeti bol mekanları cennet olsun, diyerek başlayalım sohbet yazımıza…
***
Karşı karşıya kaldığımız küçük problemler “kum taneciklerine” benzerler, elbette bizi rahatsız ederler
Ve her rahatsızlıkla neden bu derece acı verdiklerine eziyet çektirdiklerine şaşırırız…
Aslında bu biraz da korkaklığımızla ya da zayıflığımızla ilintilidir.
Buna rağmen şayet azimli isek cesur isek, her türlü sorunun üzerinden rahatlıkla gelebiliriz…
İnci süs maddeleri içerisinde bir canlı tarafından doğal ortamlarda üretilen tek “mücevherdir.” Yumuşak ve pırıltılıdır, hemen her dilde de güzellik ve “yüksek değer” olarak kullanılır…
İşte size yukarıda konu ettiğim sorunları büyütmenin hayata karamsar gözle bakmanın hiçbir işe yaramadığına en güzel anlatan bir hikaye…
***
Okyanusun dibinde yatan bir istiridye, su üzerinden akıp geçsin diye, kabuğunu açmış. Su içinden geçerken, solungaçları yiyecek toplayıp midesine gönderiyormuş.
Aniden, yakınındaki bir balık bir kuyruk darbesiyle kum ve çamur fırtınası oluşturmuş.
İstiridye de kumdan nefret edermiş; zira kum öylesine pürüzlüymüş ki kabuğunun içine kaçarsa son derece rahatsız olurmuş.
İstiridye derhal kabuğunu kapamış ama çok geç kalmış; Sert ve pürüzlü bir kum taneciği içeri girip, iç derisi ile kabuğun arasına yerleşmiş. Kum tanesi istiridyeyi ne çok rahatsız ediyormuş.
Ama kabuğunun içini kaplaması için kendine verilmiş olan salgı hücresini hemen çalıştırarak, minik kum tanesinin üstünü kaplamaya başlamış; ta ki, nefis, parlak ve düzgün bir örtü oluşana kadar…
İstiridye, yıllar yılı, minik kum taneciğinin üstüne katlar eklemeye devam etmiş ve sonunda müthiş güzel, parlak ve son derece değerli bir “inci” oluşmuş…
***
İşte sevgili dostlar bu haftanın “deniz ve güneş” tadında hikayesi bu…
Daha önce yazdığım gibi karşılaştığımız küçük problemler “kum taneciklerine” benzer diye. Şimdi bu hikayeye bakarak diyorum ki;
“Daha alçak gönüllü isteklerimizde daha kararlı olursak çevremizdekilerde yakın olup yardım istersek sorunlarımıza karşı daha dayanıklı olur daha rahatlıkla çözebilir,
Gücümüz inancımızla bize ümit ve ilham veren değerlerimizi “incilere” dönüştürebiliriz…”
***
Bu arada canım kardeşlerim doktor Fatma Fatma Koçak ve Celal Koçak'ın çocuklarının kum tanelerini “inci” tanelerine çevirmek için yaptıkları katkılara değinmek istiyorum.
Bu sabah sevgili Fatoş (Fatma Koçak) bakın nasıl bir yazı paylaşmış bizlerle, bayıldım ve çok duygulandım.
İşte o muhteşem yazı…
***
“GÜNAYDINLAR...
Bugün kızlarım DİLEM ve DİLGE, ADIM ADIM oluşumu içinde biri (DİLGE) KORUNCUK VAKFI yararına bir çocuğun tüm eğitim ve yaşam sorumluluğunu alarak, diğeri (DİLEM) OMURİLİK FELÇLİLER DERNEĞİ adına onlara hayatlarını kolaylaştırmak adına tekerlekli sandalye almak için; RUNTALYA maratonunda koşuyorlar.
Öncelikle kızlarıma yaptıkları bu hayır koşusu için GÜÇ diliyorum ve onlarla GURUR duyuyorum....
Sonra da benim ve kızlarımın duyurularına ses veren ve yardımlarını esirgemeyen herkese TEŞEKKÜR ederim...
SIRADA ROTERDAM MARATONU VAR...
Fatma KOÇAK
***
Tıpkı Fatoş gibi sevgi dolu yüreklerin kayıtsız kalmayacağını ve gereğini en kısa zamanda yapacaklarına YÜREKTEN inanıyorum…
Ayrıca tanıdığım en muhteşem insanların olduğu Ural, Taslakçı ve Koçak aileleriyle gurur duyuyor, Dilem Dilge ve bu arada dünya tatlısı Fulya’yı yürekten destekliyorum…
Ne yaparsanız yapın yüzünüzden gülücük yüreğinizden sevgi hiç eksik olmasın… Ve şuna mutlaka inanın; bizim gibi insanların başaramayacağız hiçbir şey yok...
Sevgiler…
Erdoğan ÖZGENÇ